Pity tradutor Inglês
7,122 parallel translation
Lanet olsun doktor.
Pity! what the fuck, doctor.
Acımakmış. Bundan daha iğrenç bir şey düşünemiyorum.
I can't think of anything more disgusting, more vile than pity.
Edward merhamet kabul etmez.
Well, Edward doesn't take pity.
Yazık, hepsi süslenmişti.
What a pity, he's all tarted up.
Kendine acıyıp hiçbir şey yapmayacaksan sen de aynı şeyleri göreceksin, anlıyor musun?
If you're gonna wallow in self-pity... and do nothing, then you're gonna watch the same thing... you understand?
- Çok yazik!
What a pity!
Çok yazık.
It's a pity.
Yazık ki Denniston aynı fikirde değil.
Pity Denniston disagrees.
Ne yazık ki kız arkadaşı var ve bu sebeple sizinle hemfikir değilim Bay Alexander.
It's a pity he has a girlfriend, but that's why I disagree with you, Mr. Alexander.
Ne şansizlik ki işler hep böyle olmaz.
It's a pity things didn't work out. Tonight was gonna be amazing.
Birçok aptal için çok merhametli hissediyorum ne demek istediğimi anlıyor musun?
I feel like I have so much pity for so many fools, you know what I mean?
Ne kötü.
It's a pity.
Acımıyorum, kırıldım.
It's not pity. I'm hurt.
Allah. Acı bana. Acı... "
Allah. pity. pity... "
Allah'ım, acı bana... "
my God. pity... "
Merhamet partisi resmen sona ermiştir.
The pity party officially ends today.
Belki ben ona acıyabilirim ya da onu kurtarmaya çalışabilirim, O yaşamamalı!
I may feel pity and save my brother any moment, he mustn't live!
Ben bir yardım projesl değilim.
I'm not some pity project.
Ve aslında sizden gelecek herhangi bir acımaya da ihtiyacım yok.
And I actually don't need any of your pity.
Acımanıza ihtiyacım yok, bana sarılmanızı da istemiyorum!
! I don't need any of your pity, I don't want any of your hugs!
Yazık.
That's a pity.
Acımak yok.
No pity.
Ne kadar yazık.
Now that is a pity.
- Denemiş olman bile bir şey.
Such a pity. But still... you tried.
- Bunu bana acıdığın için yapıyorsun.
You're doing this out of pity for me.
Şimdi bir daha yap ama bu sefer kendini bu kadar acındırma..
This time, do it again, but a little less self-pity.
Çok acındırma kendini tamam mı?
Less self-pity. Got it?
Size gerçekten acıyorum.
I pity you very much.
- Çocukların acıyorum.
- I pity your children.
Daha önce buluşmamış olmamız yazık olmuş.
It's a pity we didn't meet earlier.
Ne yazık ki aynı şey kuzen için geçerli değil.
It's a pity the same could not be said for my cousin.
Merhamet duygusunu canlandırırsan geri çekilirler sanıyorsun.
You think if you arouse their pity, they'll back off.
Tamam, çocuklar, zavallı partiler yok.
Okay, guys, no more pity party. It's fine.
Buraya sadaka veya merhamet bulmaya gelmedim.
I do not come here a seeker after charity or pity.
Ne sadaka veriyorum ne de merhamet ediyorum.
You have neither charity nor pity nor debt.
Bundan sonra bütün zavallı bakışlı- -
I will kill all pity...
Bu yaşına kadar alıştırıldığın şekilde sana acımayı reddediyorum.
I refuse to pity you in the manner in which you are accustomed.
- Acımanızı istemiyorum.
- I do not want your pity!
Biz de yetişkinler olarak buna acıyoruz.
And we as adults, we pity this.
Bu çok yazık.
That's a pity.
Bu şehirdeki bütün petrol şirketlerinin beni yüzüstü bırakmasına da yazık.
That's also a pity that I've been turned down by every oil company in this city.
Bana acıyın..
Have pity on me.
Kendi kendine acımayla çok mu meşguldün, Sam?
Does your self-pity prevents that you care about that, Sam?
Ama evet, bazen sen kendi kendine acımaya meyilli oluyorsun.
But, yeah, you know, sometimes I think you might have a penchant for self-pity.
Bazen onlara acıyorum.
Sometimes I pity them.
Bana acıyor ama sevmiyorsun.
You pity me but you don't love me.
Diğerlerini bana acımaları için zorladım.
I forced the others to pity me.
Acımanı istemiyorum.
I don't want pity.
Acımıyorum ama cuma gününden beri bu konuyu düşünüyorum.
I don't pity you but... I've been thinking about it since Friday.
Çok kötü.
It is a pity.
Yardıma gelememen çok üzücü dayı.
Pity you weren't there to help, Uncle.