Pleased tradutor Inglês
7,986 parallel translation
- Çok memnun oldum.
Oh, so pleased to meet you.
Sizinle tanıştığıma ne kadar memnun oldum anlatamam, Müfettiş.
I cannot tell you how pleased I am to have met you, Inspector.
Bundan memnun olmalıydım.
I should have done as I pleased in this matter.
Seni burada gördüklerine mutlu olacaklarını mı sanıyorsun?
Do you honestly think they'd be pleased to see you here?
Randall kesin olarak keyifli olmasa da en azından kendinden çok memnun kaldı.
Hmph, well, If Randall was not precisely joyous, he was at least very pleased with himself.
John Howlett, memnun oldum.
John Howlett. Pleased to meet you.
Bundan sonra yan yana çalışacak olduğumuz için mutluyum.
So I am pleased to announce that we will now be working side by side.
Bu yılın kazananını açıklamaktan mutluluk duyuyorum.
And so I am very pleased to announce this year's winner.
Tanıştığıma memnun oldum.
Very pleased to meet you.
Tehlikeli bir görevdi, aynı zamanda da başarılı.
It was a dangerous mission... and a successful one. The Centre is very pleased.
Gelebildiğinize çok sevindik.
We're so pleased you could come.
Şunlardan bir tane alayım.
Pleased to meet you, Livi.
Ben de gayet sevinçliyim.
Yes, I'm quite pleased.
Babası da çok sevinecek.
And Daddy will be so pleased.
- Çok mutlu oldum.
I'm so pleased.
Baldız, Seni burada görmekten gerçekten memnun oldum.
Sister-in-law, I'm really pleased to see you here.
İkinizin anlaştığını görmek ne kadar güzel.
I am pleased to see you two getting along again.
Kimliğimi açığa çıkarmadaki beceriniz ve zekânızdan çok memnun kalacağından eminim ya da belki de özenle belirlediği planlarını kesintiye uğratmanızı ödüllendirmeyecektir.
I'm sure he'll be most pleased at your skill and acumen at uncovering my identity, or... perhaps your disruption of the duke's carefully laid plans will not be rewarded.
Eğleniyor olduğunuzu görmek beni ziyadesiyle mutlu etti.
Pleased to see you enjoying yourself.
Memnun olacağını düşünmüştüm.
I thought you'd be pleased.
İkinizin geçmişteki ihtilâfları geride bıraktığınızı görmekten memnun olduğumu söylemeliyim.
I must say, I'm pleased to see you two have moved past your differences.
İnancınla ilgili bazı endişeler var, lakin memnun olacağını düşündüm.
There is some concern about your faith, but I thought you would be pleased.
Çok memnun oldum.
I'm so pleased.
Kral'ın sesini duymaktan memnun olmadınız mı?
Weren't you pleased to hear the King?
- Memnun olmalısın.
You must be pleased.
Lorenzo sevinecek.
Lorenzo will be pleased.
- Bunu duyduğuma sevindim.
I'm pleased to hear that.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
- Pleased to meet you.
Beyler, General Atlanta'daki başarımızdan çok memnun.
Gentlemen, the general is very pleased with our success in Atlanta.
~ Tanıştığımıza memnun oldum.
Pleased to meet you.
Tanıştığımıza memnun oldum.
Pleased to meet you.
Memnun oldum Meira.
Pleased to meet you, Meira.
Şimdi kadehimi, onlara ilk kez bu şekilde hitap ederek kaldırmaktan çok mutluyum.
And now I am very pleased to raise a glass and introduce for the first time ever...
Son seansının sonuçlarını inceledim ve memnuniyetle söyleyebilirim ki sedimentasyon oranın monoklonal eritrositlerinin çok iyi şekilde arttığını gösteriyor.
I just reviewed the latest results from your last session, and I'm pleased to report that your sed rate indicates a robust monoclonal erythrocytic rebound.
- Tanıştığıma memnun oldum leydim.
- Pleased to meet you, m'lady.
Memnun oldum.
Oh, I am pleased.
Kırmızı eldiveniyle çok mutluydu.
She was so pleased with her red gloves.
Bu sabah gördüğüm sunumun akıcılığından çok memnun kaldım. - Hepimiz memnunuz.
I'm very pleased with the direction I saw this morning.
Geri gittiğinde böylece seni görmekten memnun olurlar.
Then they'll be pleased to see you when you do go back.
- Duyduğuma sevindim.
I'm pleased to hear it.
- Babam çok memnun olacak.
Father will be most pleased.
Benim birliğimde olmadığı için çok memnunum.
I am most pleased it was not added to my herd.
Sizi iyi gördüğüme memnun oldum İmparatoriçe.
I'm greatly pleased to see you well, Empress.
Yardımseverliğiniz çok memun etti, Vali'm.
His Benevolence is most pleased, Governor.
Babam merkezden bu kadar insanın geldiğini görse sevinirdi.
Yeah. My pop would have been real pleased that so many guys from the precinct showed up today.
Ne için olursa olsun Melekler Şehrine döndüğüm içim mutluyum.
In any case, I'm pleased to be back in the City of Angels.
Tanıştığıma memnun oldum, Ms. Spencer.
Pleased to meet you, Ms. Spencer.
Sıcaktan pişiyorum, terliyim, yorgunum ama gerçekten mutluyum. Buralar tamamen değişti, çiçekler yok oldu.
I'm hot and sweaty, tired, but really pleased and the place has completely changed - the flowers have gone.
9. binadaki depo için hijyen belgesi aldığımızı duymaktan memnun olacaksınız.
You'll be pleased to hear we just got a clean bill of health on the storage room in building nine.
George'un sagliginin düzeldigini, en azindan kendi oyunu kullanabilecek seviyeye geldigini ögrenmekten memnuniyet duyacaksinizdir.
You will be pleased to learn that George's health has progressed, at least to the point where he is able to cast his own vote.
Beyaz Saray ilan etmekten memnuniyet duyar.
The White House is pleased to announce that this morning, President Grant nominated