Portland tradutor Inglês
1,588 parallel translation
Selam, Portland.
Hey there, Portland.
Günaydın, Portland.
Good morning, Portland.
Harika Portland'da fırtına yaklaşıyor.
The greater Portland area is on storm watch.
Portland'ın Lux Cassidy'si.
Portland's own Lux Cassidy.
Hunter Portland Danışmanlık A.Ş.
Hunter portland advisors, incorporated.
Ben Hunter Portland.
I'm hunter portland.
Çok kötü değilmiş ve Portland'a gidecek kadar idare edebilirmiş.
Nothing catastrophic, but enough that we'll have To divert to portland.
Uçağın Portland'a gitmesini sağlarsın.
Mm-hmm. Force the plane down in Portland.
Portland'da ne yapacağız hala bilmiyorum ama işler daha kötü olabilirdi.
I still don't know what to do about portland, But I guess things could be worse.
Günaydın Portland.
Good morning, Portland.
Teşekkürler, Portland.
And thank you, Portland.
Sen ve Gavin bizim için gerçekten Portland'ı terk eder misiniz?
You and Gavin would really leave Portland for us?
Ona Portland'ın Sesi diyorlar.
They call her the Voice of Portland.
Portland'da yaşayan bir tane?
One that lives in Portland.
Nasılsın, Portland!
What up, Portland!
Portland, San Fran.
Portland, San Fran- -
Bayan Krabappel, Portland'a gitmek zorunda kaldı.
Mrs. Krabappel had to go to portland.
Portland, Oregon'da başlayacak, oradan Los Angeles'a : Phoenix, Houston'a.
You start out in Portland, Oregon, work down the coast to L.A., Phoenix, Houston, end in New Orleans- -
Portland, Oregon mu?
Portland, Oregon?
Portland'ta daha önce çaldım.
I played Portland before- - nice folks.
Murray Portland'da kaldı.
Murray stayed in Portland.
- Portland.
- Portland.
Bir iş için Portland'a gitmiştim, bu taraflara gelmişken... Portland pek bu taraflarda sayılmaz...
I had to drive to Portland on a job, and since I was in the neighborhood... well, Portland's not in the neighborhood.
Portland'a taşınıyormuş.
Why? He's moving to Portland.
Portland'e gittin sanıyordum.
Hey. I thought you were in Portland.
Raporlar yağmaya başladı. Portland'da 7.6 büyüklüğünde deprem.
Reports are flooding in... a 7.6 earthquake in Portland, 8.1 in Boston,
Portland'daki ev arkadaşlarım ;
And those friends I was staying with in portland were like,
Portman Michaels.
And there's Portland Michaels.
Portland'daydım.
It was Portland.
Portland'a, kardeşimin yanına gideceğim.
It's in Portland with my sister.
Sen de onunla mı gideceksin'Verimli Arkadaş? '
You going to Portland, too, Mr. Friends With Benefits?
Onun ve onun milis salaklarından biri için, adı Reese Portland'da bir mücevher dükkanını soydu.
Him and one of his dumb militia men, Reese, knocked over a jewelry store in Portland.
Belki de Portland'a taşınmalıyım, aileme yakın olurum.
Maybe I should just move back to Portland, be close to my family.
Pek bir şey yok. Mia'ya Portland'da bir konser ayarladım.
Not much, just, uh, booked a show for Mia in Portland.
Portland'daki K-100 festivalinde sahne alacaksın.
You're playing the K-100 festival in Portland.
Portland. Sen ve ben.
Portland, you and me, it'll be fun.
Portland'daki 84 numaralı yola girersek,... bizi 80 numaralı yola geri götürür.
If we get on the 84 in Portland, it'll take us back to the 80.
Frankel ve Portland, Manilow ve 3M hepsi beşe dört oyla bitti.
Frankel vs. Portland, Manilow vs. 3M... all five-four decisions.
Portland'ın bu bölgesinde benim yaptığımı yapabilecek kimse yok.
no one this side of Portland is doing what I'm doing.
Bir adam alabilir aşağı Portland.
I could get a guy down from Portland.
Out Portland.
Out of Portland.
Ve siz Portlandlı vatandaşlar, evinize hoş geldiniz.
And for those of you who are from Portland, welcome home.
Portland'ın en iyi pizzaları Rocco's da.
Best pizza in Portland. Voodoo donuts.
Günaydın, Portland.
Good morning, Portland!
Hoş geldin, Portland.
Welcome back, Portland.
Tam burada Portland'da...
Right here on Portland's own...
Adının Hunter Portland olduğunu söyledi.
He told me his name was hunter portland.
- Portland Caz Festivali'nden.
- From the Portland Jazz Fest.
Betsey'nin Portland'da bir teyzesi var.
Betsey has an aunt in portland. She's flying down tonight.
Birkaç hafta önce beni Portland'a götürdüğün için sana hiç teşekkür etme fırsatı bulamadım.
So... I never really thanked you and it was really good for me to get out of town and gain some perspective.
Tanıştığımıza memnnun oldum Portland.
Nice to meet you, Portland.