Pow tradutor Inglês
830 parallel translation
Soygunun tartışıldığı toplantıda bir kız da bulunuyor.
There's a girl present the night of the big pow-wow.
Bir esir kampında nalları dikmeye niyetim yok.
I won't kick the bucket in a POW camp.
Sonra uzun bir süre hiçbir haber almadım. Ta ki ansızın bir esir kampından mektup gelene kadar.
Then I heard nothing for a long time, until suddenly a letter came from the POW camp.
Kocası esir kampında.
Her husband's in a POW camp.
Yaşadığını ve Singapur'da esir kampında olduğunu duyduğumda çok sevindim.
I was so happy to hear. that you were alive and well in a POW camp in Singapore.
- Ryker'la pow-wow mu?
- Pow-wow with Ryker?
Neden olmasın?
Why not? Pow!
Voom-voom pow!
Voom-voom pow!
Kafamızı çıkartmamızı bekleyecekler... ve vuracaklar.
All they gotta do is wait till we stick up our heads, and... pow.
Pov, pov, pov!
Pow, pow, pow!
Hayır, savaş esiri olmanın onurlu olduğunu düşünüyorlar.
Nah, they think being a POW is honorable.
Savaşta esir düşmüştüm ama esaretin bile belli bir süresi vardı. Ama Dufton'da sanki ömür boyu esirdim.
You know, I was a POW at least there was a limit to the time that you serve, but Dufton it seemed like a lifetime sentence.
Bana esaret tecrübelerinden bahsetmelisin ama artık başka zamana...
You must tell me about your POW experiences but some other time.
Jack Whales da esirdi.
Jack Wales was a POW too.
Bir savaş esiri ne yer sanıyorsun?
What do you think a POW gets to eat?
Ja. "Merhaba, hayatım," bumm?
Ja. "Hello, darling," pow?
Hemen arkasında bir esir kampı var.
Just beyond that is a POW camp.
Cape Canaveral'da bir şey ters giderse özel bir düğmeye basarlar ve füze havaya uçar!
In Cape Canaveral if missile goes wrong, they press button and pow! It blows up.
Ben sadece işimi yapıyorum... ve pof!
I just do my work... and pow!
Bir ısırık ve...
One bite, and pow.
Doktor bana dinlen diyor, sonra Amiral göreve dönmemi emrediyor...
First, the doctor tells me to rest. Then the admiral comes in and orders me back to duty, then pow.
Genç bir serserinin düşüşü.
- Pow! Pow! - Cracko jacko!
Bilirsiniz, yani -
You - You know, like pow.
Böylece birinin istediği bir takım mı var şak diye alimin altında olacak.
You know, that way any suit anybody wants, pow! Put my finger on it right away.
Esir kampına gidince bizi ayıracaklar. Siz bir subaysınız.
When we get to the POW camp, they'll separate us you being an officer.
Bir yerlerde esir tutuluyor.
He is a POW somewhere.
Sen öldün.
Pow, you're dead.
Yani Yucatan'a gidip arabayı satacağız... kendimize dalgıç kıyafetleri alacağız... ve hop diye Cortes'in servetine konacağız.
So, we drive to Yucatán, we sell the car, buy us a load of deep-sea diving gear and "pow," we hit the Cortés jackpot.
Sonra onlara Tekmeyi basacağım
"And then I'm gonna kick them cats" "In the pants, pow!"
Anzio şimdi Avrupa'daki en ucuz esir kampı. Kendilerini besleyen elli bin adam.
Anzio is the cheapest POW camp in Europe. 50,000 men who feed themselves.
Sen bir savaş esirini öldürdün! "
You killed a POW! "
- O düğmeye bastım, sonra da...!
I just touched that button right there, and then "pow."
Yere koyarsanız değil ayakların üzerine koyarsanız... bom!
Not if you put it at the base but if you put it up high on those braces - pow!
Görüyorum ki küçük toplantımız etkisini gösterdi ha?
I see our little pow-wow has had some effect, ey?
Birazcık daha... üff!
A bit more... pow!
Görevleri Hollanda kıyılarını savunmaktı. Savaşın sert yüzünü görmemişlerdi. O nedenle kendilerini ateşe atmaktansa....... esir kampına gitmeyi memnuniyetle karşılarlardı.
They'd been guarding the coast of Holland, never seen a shot fired in anger, and they'd have been delighted to move peacefully into our POW camps without having to indulge in this horrid war - that was the sort of mentality.
Puh!
Pow!
Neden savaş esirleri kampına gönderilmedin?
Why are not you in a POW camp?
Görüşmek için geldik, beni dinlemelisin.
We come to have pow-wow and you must listen to me.
Sonra, bow, bir kaya gibi sertleşiyor!
Then, pow, it's hard as a rock!
Sol kroşemi gördün mü?
Did you see that left? Pow!
Baskın yapacağız.
We show up and... pow!
Fransa'da bir toplama kampına.
In France, in a POW camp.
Gücü kapatmayı denem...
Don't try to shut off the pow...
Kapıları fırlatıp aç ve suçlu gibi davran.
You fling open the doors, and pow!
Dikkat et Mike!
- Watch it, Mike! Pow! Whack!
Buum!
Pow!
Pow!
Pow!
Moruğu nasıl mıhladım, gördün mü?
Pow. You see me drop that old cat?
Yani şöyle...
He means like... pow.
Bom!
Pow!