Pray tradutor Inglês
10,831 parallel translation
- Seni ona dua ederken duydum.
I heard you pray to him.
İkimiz de Tanrı'nın önünde diz çöküp lütfu için dua ediyoruz.
We both kneel before God and pray for his blessing.
Güvenle ibadet edeceğiniz bir yer.
A safe place to pray.
Tapınağa saygıları varsa burada dua edebilirler.
If they respect the temple, then they may pray here.
- Dua edelim mi?
Shall we pray?
Kutsal Ruh'un bana yol göstermesi için dua edeceğim.
I will pray that the Holy Spirit will guide me.
Seni öpmek gözlerin için dua etmektir.
To kiss you is to pray for your eyes.
Şimdi izninizle biraz düşünüp kocama bunu nasıl anlatacağımı çözüp beni affetmesini dileyeceğim.
Now if you will excuse me, I'm going to figure out a way, to tell my husband and pray that he forgives me.
Tanrı, seni hayal kırıklığına uğratmama izin vermesin.
I pray to God I won't let you down.
Nasıl dua edeceklerini öğrettim.
I taught'em all how to pray.
Dualarımız denizde tehlikede olanların yanında olsa da onlardan biri olmak için çok yaşlıyım.
Although we pray for those in peril on the sea, I am too old to be one of them.
Kimse sizin iyiliğinizi benden daha yürekten isteyemez.
No-one could pray for your good fortune more heartily than I.
Taanrım, umarım bu sana ulaşır.
Oh, God, I pray this gets to you.
Umarım bu dosya sana bir şekilde ulaşır Rachel.
I just somehow pray that this file gets to you, Rachel...
Spence, sadece oraya gidip onu görmen, dediklerini dinlemen ve Tanrı'ya çantasında bıçakla gelmediğine dua etmen gerekiyor.
Spence, you just need to go there, see her, face the music, and pray to God she doesn't come at you with a fucking knife.
Hata yaptığımızı sanmıyorum Tobias. Umarım senin için de hata değildir.
I don't think we're a mistake at all, Tobias, and I pray you don't, either.
Hadi kardeşimiz Ben için dua edelim.
Let us pray for our brother Ben.
Herkesin istediği gibi biri olmak için dua ederdim.
Just pray to be like everyone wanted me to be.
Ondan sonra dua et seni bir daha görmeyeyim.
After that, pray I don't see you again.
Tanrı adamı ruhuma dua etmeye mi geldi?
A man of the Lord come to pray for my soul?
Umarım yolculuğun bitmez acıyla "
"I pray your journey does not end in woe."
Lütfen söyle senin Carsen'ın hangisi?
What type is your Mr. Carsen, pray tell?
Seyahatinin... "
I pray your journey... "
"Seyahatinin..."
"I pray your journey..." - "... does not end... "-"... does not end... "
Onun için dua eder misin?
You can pray for him.
Dua mı?
Pray for him?
Geceyi atlatması için.
Pray he lives through the night.
Benim için dua eder misin?
Can I ask you to pray for me?
Onun için dua etmemi istedi ama yapamam işte.
He asked me to pray for him, but I just... I-I can't.
Dua etmeni istemem yanlış mıydı?
Was it wrong to ask you to pray?
Birine onun için dua edeceğime söz verdim ama sonradan fark ettim ki dua senin yerine benden gelirse bu ikiyüzlülük olurdu.
I promised someone I'd pray for them, and then I realized it would be hypocritical coming from me but not from you.
Kimse çorba istemesin diye dua edersin.
( laughs ) You just pray nobody orders soup.
Otuz dokuz gün süren bu seyahatte yatağa girmeden önce her gece ertesi gün gelmesin şuracıkta öleyim diye dua ettim.
Everytime before I sleep... I always pray. Please don't let tomorrow come.
Dua edelim.
Let us pray.
Ve rica ediyorum, eğer bir-iki küçük büyü yapacak olursanız hiç kimse bunu hakaret olarak algılamayacaktır.
And I pray, do not think it would be considered an insult lo the company if you were to perform a trick or two of magic.
... hatırla beni, kırlar üstünde, yıldızlar altında...
I pray remember me, upon the moors, beneath the stars.
Dua et.
Pray.
Hadi el ele tutuşup dua edelim.
Let's all hold hands and pray.
Ben de her zaman dua ederim ama bunlar bana hiç olmadı.
I pray all the time and that never happens to me.
"Dua et, hedefinden kopma." Birinin de sesi şöyle bir şey :
"Pray on it, stay on it." One's just kind of like a noise :
Alak ve bebeğin sağ salim eve dönebilmeleri için sadece Rayetso'ya dua edebiliriz.
We can only pray to Rayetso that Alak and the baby can find their way home.
Bu arada bir sürü polisin arasında sarhoş olmaktan rahatsız olsam da, kardeşimin dosyaları çözmesi için dua eden arkadaşları için kadeh kaldırmaktan onur duyarım çünkü iki eliyle kıçını bulamaz.
And while I'm not totally comfortable getting lit with a bunch of cops, I am honored to raise a glass to my brother's friends, who I pray help him close cases, because he can't find his ass with both hands.
Herkesin iyiliği için umarım beyazsındır.
I pray to God you're white, for everybody's sake.
Hatta olmaması için dua ediyorum.
In fact, I pray to God he wasn't.
Onu kesip açacağım, parmaklarını çapraz yap. Umarım akciğeri kötü durumda değildir. Sonra onu tekrar dikeceğim sonra kan kaybından masada kalmaması için dua edeceğim.
I cut him open, cross finger, hope his lung is not too bad, and then I sew him back up and pray he doesn't bleed out on table and die.
Dua ediyorum.
And I pray.
Ellerime bulaşan onca insanın kanı için tanrıya dua ediyor ve bağışlanmayı diliyorum.
I pray to God for forgiveness for all the blood that's on my hands.
Gazlı bezlere şükran borçluyuz diyebilirim.
We pray to gauze around here.
Dua eder misin?
do you pray?
- One Caress #
♪ And I pray to the only one
Dua edelim.
Let's pray.