English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ P ] / Programs

Programs tradutor Inglês

1,543 parallel translation
Ne programları?
What programs?
Çünkü enstitünün araştırma programı, süresiz durduruldu.
Because the Institute's research programs have been suspended indefinitely.
Enstitünün programları süresiz olarak durduruldu.
The institute's research programs have been suspended indefinitely.
Şu tarihi programlardan birisiydi. Programda Joan Arc'ta beyin tümörü olduğuna karar verdiler.
You know, it was one of those historical forensics programs... and they decided that she had a brain tumor!
Gayet yüklü burs ve bağış fonlarımız var.
We have some very generous scholarship and grant programs.
Tamam bakın, diğer 3. dünya ülkelerinde mutlaka uzay programları vardır.
All right, look, there's gotta be other Third-World countries with space programs.
Meksika uzay programının aya gitmek için füzeleri var mı?
Does the Mexican space programs have rockets that can go to the moon?
Erkekler hükümetin programlarında eğitiliyorlar ve eğitim programı sonunda iş de yok. Çünkü kesinti var. Vietnam'daki savaş ve Washington'dan gelen federal bütçe üzerine istekler yüzünden bu eğitim programlarında bile kesintiler oluyor... ve bir sürü insan işten çıkarılıyor ve gidecekleri bir yer de yok.
The men are trained in government programs and there's no jobs at the end of the training program because of the cutback, because of the demands on our federal budget in Washington and the war in Vietnam there... even these training programs are being cut back,
Bu nedenle, Güney Harmon Bilim Okulu Kampüsü'ne deneysel programına devam etmesi için bir yıllık deneme süresi verilecektir.
Therefore the South Harmon Institute of Technology will be granted a one-year probationary period in which to continue its experimental programs.
Programlar?
The programs?
O program, buralarda bir yerde saklanmış olmalı.
That programs gotta be hidin'up in here somewhere.
Bishop'ın diski teslim ettiğini, programların birleştiğini ve virüsün çalıştığını varsayıyoruz.
We assume Bishop already delivered his disk... which means the programs have merged, and the worm is operational, ready for delivery.
Hapisteyken birçok kursa gitmiştim.
I graduated a lot of programs when I was in prison.
Hammond'ın devletin kök hücre programlarını açık bir şekilde eleştirmesi onun Beyaz Saray tarafından "gelişmenin önündeki engel" damgasını yemesine neden oldu.
Hammond Senior's outspoken criticism of government stem-cell research programs has caused him to be labeled by a White House spokesperson : an obstacle to progress.
Evet, eminim bunlar güzel programlar, ama benim kendi yöntemlerim var.
Y - yeah, I-I'm sure these are fine programs, uh... but I have my own methods.
- Vay canına. Okul sonrası programlara çok fazla zaman harcıyorsun.
You spend way too much time in after-school programs,
Bu modelde tüm okul müfredatını içeren çok gelişmiş programlar mevcut.
This model has been already loaded with highly-developed programs for all aspects of the school curricula.
Yabancı haberciler gidin!
Foreigner news programs to leave!
Ne kitle imha silahı, ne başka bir şey.
There are no WMD programs. There is nothing.
Sonra şu okur yazarlık programlarından birine gittim... ve şimdi bakın bana.
And then I took one of those literacy programs, and now look at me.
Dün iki yerde inişlerde gecikmeler yaşandı, biri Atlanta, diğeri O'Hare.
Yesterday, we had two ground delay programs. One at Atlanta and one at O'Hare.
Vakıf, insanlara yiyecek yardımı, eğitim programları...
There were a lot of these things at the foundation... Giving food to people, the programs of education.
Bir sonraki bölümümüzde, BM Güvenlik Konseyi'nin... oybirliğiyle aldığı dünya çapında doğum yasağı kararı... ve BM'nin devlet destekli, zorunlu kürtaj programını onaylamasıyla... ortaya çıkan yıkıcı kanadı ele alacağız.
In our next segment, we will be serving the often destructive wing left by the UN Security council's unanimous decision to enforce a worldwide ban on childbirth and the UN's embrace of state-sponsored, involuntary abortion programs.
Bir sene kadar önce yapılan bir araştırmada insanların politik haberleri gazeteler veya haber programlarından daha çok... Leno, Letterman, John Stewart, Tom Dobbs ve Bill Maher'den aldıkları sonucu çıkmıştı.
( news anchor ) There was some research done saying more and more people are getting their political news from Leno, Letterman, Jon Stewart, Tom Dobbs and Bill Maher more than from newspapers and actual news programs.
Lojistik ve ceografik programlarınız ne olursa olsun, savaşınızı tam bulunduğunuz bu odadan yapabilir ve senin uygulanabilir bir engelleme, savunma ve karşı koyma programı bulmana yardım edebiliriz.
No matter what your logistic and geographical programs are, we can fight your war for you, right here in this room and help you find a viable interception, defense, and retaliatory program.
Bütün ordu ilaç araştırmaları iptal edildi.
All military drug-testing programs have been canceled.
Ama bu otomatik, rutin programlar içinde yaşadığımızdan göremiyoruz çünkü beynimiz bildik tanıdık olanla işliyor.
But because we live in those routine automatic programs... we're unable to see because we're processing mind from the familiar.
Fatura ödeme programları, indirilen müzikler.
Bill-paying programs, music.
Harold, senin gibi insanlara yardım edecek programlar var.
Harold, there are programs that help people like you.
Bak, burada kendine ait bir işaret bırakmak istiyorsun ve bu çok hoş birşey ama... Plansız programsız o odaya girip orayı karıştırmak istemezsin.
Look, I know that you wanna make your mark down here and, and that's really sweet, but, you can't just go messing around with the snibbits door room, willy-nilly.
- Bağışlananlar var, üniversiteler var.
- Willed-body programs, universities.
Geri dönüşüme sokulmuş ve senin silahına dönüşerek, Noel zamanı beleş bir hediye olmuş.
It was turned in to one of those buy-back programs three years ago turn in your gun, get a free gift at Christmas time.
Her gün düzinelerce kanalda bir sürü program oluyor.
There are lots of programs on dozens of channels every day, all day.
Eğitim programları, her türlü belgeseller her insan izlemez onları, ama yine de televizyondalar.
There are educational programs, all sorts of documentaries... not many people watch'em, but, well, they're on.
12,000 kişilik buluşmalar 1,300 organize program sunabilir durumda, burada hıristiyanvari ipuçlarını birbirleriyle paylaşabilirler, bu ipuçları evlilikten, köpekleri gezdirmeye çıkarmaya kadar her şey üstüne olabilir.
The 12,000 strong congregation can also attend 1,300 organized programs where they can meet to exchange Christian tips on everything from marriage to dog walking.
Evrim öğrettiğim için şeytanın bedenimde olduğunu... iddia eden mektuplar alıyorum. Burada Colorado'da yetkililer var ki öğrencilerden, biyologlara meydan okumalarını istiyorlar, sınıflarda biyoloji öğreten biyoloji öğretmenlerine.
I've had my fair share of vitriolic letters and messages from parents saying that I'm Satan's incarnate for teaching evolution, and there are ministries here in Colorado Springs that indoctrinate students in summer programs to challenge biologists,
3 farklı bilgisayar programı ile Denedim.
I've tried three different computer programs.
5 yıl içinde, umuyorum ki ülkenin 25 farklı şehrinde 25 program olacak.
In five years, hopefully there'll be 25 Art Start programs in 25 other cities in this country.
Evet biliyorum tabii. Sık sık izlerim programınızı. Evet oradaydım.
I've heard about it, I watch your programs all the time.
Enflasyon konulu saçma sapan programlar ya da çingene müziğiyle ilgili filmler mi yapayım?
Programs about gas prices going up, or about gypsy fiddlers?
Bilgisayar Kulübü gerekli bir çok programı yüklemiş, bu sayede işimiz kolaylaştı.
The Computer Society had installed most of the necessary programs so it was pretty simple.
Devlet programlarından nasıl yararlanacağımı bilmiyorum.
I don't know how to take advantage of government programs.
Ama gelişimlerine uygun programları!
Sure, suitable stuff, nature programs.
"Elimizde diğer ülkelerin de benzer programlar üzerinde çalıştığını gösteren kanıtlar var."
We have evidence suggesting that other countries have similar programs.
Kafayı bulduğum zamanlarda televizyonda doğa programları izlerdim.
When I used to get high, I'd watch nature programs on the "beeb."
Ve sanırım iyi oldu, çünkü bu işi yapmak... Sacred Cross Hastanesi için bazı programlar başlattım ki bence bu bayağı umut verici oldu.
And I think it was for better,'cause I'm doing this work... uh, starting some programs for Sacred Cross Hospital, which I think is very promising.
Briar Tepesi ; programsız av gezisi.
Briar Hill ; unscheduled hunting trip.
Yüzbaşının yazdığı programlardan bazılarını çıkarabildik.
We were able to pull some programs off our directory.
Yelkenle açılmam ya da ev dekorasyonu programlarını seyretmem.
I don't go sailing or like watching home improvement programs.
Peki, tamam ama yemek programı izlemek yok.
Give me the clicker, now! OK, fine, but no cooking programs.
Beni asıl şaşırtan şey kişisel gizlilik gruplarının bizden geliştirmemizi istediği şifreleme programlarını kullanıyor olmaları.
You know, what amazes me here is that they're hiding their messages using the very same encryption programs that the privacy groups hired us to develop.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]