Protégé tradutor Inglês
436 parallel translation
"Koruduğunuz kişiden bir şeyler anlatacağım size, aklınıza bile gelmeyecek şeyler."
"I'll tell you things about your protégé, things you do not suspect."
"Merhum Hiram Phelps mağazasının yarısını varisi Tommy Rogers'a bıraktı."
"The late Hiram Phelps wills half interest in his department store to his protégé, Tommy Rogers."
Senin himayen altındaydı.
Your protégé.
Kuzen, bu himayem altındaki, Aline de Gavrillac.
Cousin, this is my protégé, Aline de Gavrillac.
- Scott Andrews diye biri var, benim yardımcım.
- There's Scott Andrews, a protégé of mine.
Miura'yı senin himayende sanıyor.
He thinks Miura is your protégé.
Hamisi olduğunuz genç iyi dans ediyor.
Your young protégé is a fine dancer.
Bir koruma var.
It's a protégé
- Sevdiğiniz öğrencilerinizden miydi?
- Was he a protégé of yours?
Roosevelt'in gözdelerinden biriydi.
Well, he was a personal protégé of FDR.
Ober benden ve himaye ettiğim kişiden memnundu.
Ober was pleased with me and my protégé,
Himayesindeki bir gence yazdığı mektup var "Londra yollarında".
There's a letter he wrote to a young protégé en route for London.
Dom Diaz tarafından korunmak istemez misin?
Don't you want to be Dom Diaz's protégé?
Üçte kapatmanla randevum vardı.
I had a date with your protégé at three.
İlk olarak, kız benim himayem altında.
Firstly, that girl is my protégé.
Görüyorsunuz, Sarışın'ın tazminatı ödeniyor.
As you can see, your protégé enjoys certain perks.
"Victor Madison, Crane'nin himayesi."
" Victor Madison, Crane's protégé.
Bay Tai lütfen, Çin Mahallesi'ndeki insanlar Komiser White'n eşinin öldürülmesiyle, sizin bağlantınız olduğundan söz ediyorlar.
Mr Tai, people in Chinatown are saying Ronnie Chang was your protégé, and his involvement in the murder of Mrs White implicates you.
- Benim öğrencim.
- He's my protégé.
Duyduğuma göre buranın şefi... - Bir yanık kokusu alıyor musunuz?
Do you know, I heard that the chef here was a protégé of...
1965'te Max Brown öldüğünde yerine geçmeden önce onun yerine geçecek olan kişi bendim.
It's true I was Max Brown's protégé... and was elected to his seat when he died in'65.
Parti liderliğini, kendi yetiştirdiği biri için istiyor.
He wants the party leadership for a protégé.
Ben de birini himayem altına almayı düşünüyordum.
I've been thinking about a protégé.
Kariyerinin başlarındayken beğenirdim. O zaman benim korumam altındaydı.
At the beginning of his career when he was my little protégé.
Himayem altındaki ilk insansın.
You're the first protege I ever had. - Protege?
- Annemin himayesindeki kişi!
- He's Mother's protege!
Himayem altında birinin olması.
Having a protege.
Bu kişinin tam olarak ne yapması gerekiyor?
Mm-hmm. Just what does a protege have to do?
Bu iyi ama himaye altındaki kişinin de belirli sorumlulukları var.
That's fine, but a protege has certain responsibilities also.
Onu himayeme aldım.
He's my protege.
Himayene aldın demek.
Oh, your protege.
- Annemin himayesindeki kişi.
- It's Mother's protege.
Ne de olsa sizin himayenizdeki kişiyim.
After all, I'm your protege.
Genç yetenek artık genç değildi.
The young protege was no longer young.
Duyduğuma göre seninki evlenmiş.
Your protege is married from what I hear.
Demek ünlü koruman bu.
Ah, my dear cousin, THIS is your celebrated protege.
Seni öğrencisi olarak almaktan menun olacaktır
He will be glad to have you as his protege
Hamiliğini üstlendiğim genci tanıştırayım, Kaspar.
I should like to introduce my young protege...
Size hamiliğini üstlendiğim genç Kaspar'ı tanıtayım.
Allow me to introduce my young protege to you.
Affınızı rica edeceğim.
Excuse me please, my protege.
- Ljupce'la olan tavrınla ilgili.
- It's about your protege Ljupce.
Ya öğrencimin ölümü ne olacak?
And what about the death of my protege?
Belki yardımcım onu göze kaldırdı ve bana söylemeyi unuttu.
Maybe my young protegé slipped her into a drawer and forgot to tell me.
Sana ek olarak yıllık 5000 daha getirmesi şöyle bir kenara dursun Peterson'ın göz bebeğiydin, ayrıca inanıyorum ki,... onun en iyi arkadaşıydın.
Apart from the 5000 more you're going to be earning per year. You were Peterson's protege and also I believe, one of his best friends.
Kendisi öğrencim olur.
- He's my protégé.
Duyduğuma göre buranın şefi...
I heard that he was a protégé of...
Kim'in çırağıyım. Kim'le balolara gidiyorum, ona yardım ediyorum, ütü yapıyorum.
I'm the one that's Kim's protége, because I go with Kim to the balls, help him out, help him iron.
- Çocuk.
- It's "protege."
Demek öyle.
Yes, her protege.
Hey, imtiyazli kelimesini sever misiniz?
Hey, you like the word "protege"?
- Seninkinin bir kardesi var.
- Your protege's got a brother.