Prova tradutor Inglês
3,341 parallel translation
Her ne kadar öncesinden prova yapmış olsanız da.
Even if it's rehearsed.
Beğenirlerse rolleri dağıtır, prova yaparız.
If they like it, we cast, rehearse.
Prova yapalım hadi.
Let's rehearse.
Orkestrayla her şeyi prova ettim.
I went over everything with the band.
- Ama prova ettiğimiz bu değil.
- This isn't what we rehearsed.
Onunla çalışmıyorsun. Sen vekilsin yani senin işin benim prova yapmamı izlemek ve ardından sahneyi, ışık ayarları için yeniden canlandırmak.
You're a stand-in, so your job is to watch me rehearse, then recreate the blocking exactly so they can light it.
Prova yapacağımızı bilmiyordum.
I didn't know we'd be, uh... Rehearsing.
"Prova yapalım" ın bir şifre olduğunu mu düşündün?
You thought "let's rehearse" was a code?
Kendini toparlayabileceğin prova saatimiz var normalde ama biliyorsun ki, zamanımız yoktu.
Well, normally we'd have a rehearsal period so you can get your bearings, but, you know, we just didn't have time ;
Belki ilerde prova edebilirsin.
Maybe you can rehearse in advance.
... ve dondurma, suitimizde de prova yemeği var.
... and ice cream, in our suite after the rehearsal dinner.
Evet, ders öncesi prova yapmayı seviyor.
Yeah, he likes to rehearse before class.
Daha çok prova yapman gerekiyorsa öyle yap.
If you need more reharsals, then just do it.
Evet, prova kahvaltısını temizliyorum.
Yeah, I'm clearing the rehearsal breakfast.
Neyse, prova yarın saat tam 8.00'de.
Okay. Rehearsal tomorrow, 8 : 00 a.m. sharp.
Acaba bana prova yapmamda yardım eder misin?
You think you could help me practice?
Prova filan mı yapacağız?
So, are we gonna practice or something?
Üzgünüm, Q. Terk edip gitmemiş ve bütün yıl boyunca prova yapmış kızlara haksızlık olur.
Well, I'm sorry, Q, but that wouldn't be fair to the girls who've been practicing all year long, who didn't quit.
Önemli olan Whitney'nin "The Star-Spangled Banner" yorumunu hemen prova etmeye başlayacak olmam.
What matters is that I start rehearsing Whitney's version of "The Star-Spangled Banner" immediately.
Tanrım, Whitney Houston'un "The Star Spangled Banner" yorumunu... -... bütün gece prova ettim ama hâlâ söyleyemiyorum.
Oh, my God, I've been practicing Whitney Houston's version of "The Star Spangled Banner" all night, and I still can't sing it.
Ve özür dilerim ama sadece sensiz hayatın nasıl olacağını prova ediyordum.
And I'm sorry. But I'm just... trying to practice what life is going to be like without you.
Beraber yapacağımız çok az sayıda prova kaldı.
I mean, we only have so many left together.
Bütün şan ve dans dersleri ve ayna karşısında gecenin geç vakitlerinde saatlerce prova edilmiş Oscar ödülü kabul konuşmam hak ettiğini bulmak üzere.
All of the singing and dancing lessons and hours spent until late into the night practicing my Oscar acceptance speech into a mirror are just about to come home to find purchase.
- Evet ama yeterince prova etmedin.
Yes, but you haven't rehearsed it enough, okay?
- 3 haftadır Phantom of the Opera'yı prova ediyorum.
Uh, I have been practicing Phantom for the last three months.
Sydney Opera sarayında kalırken o yaz Hugh benimle prova yapmıştı ve eminim ki o da şarkı yorumundan en az benim kadar etkilenirdi.
Hugh trained with me the summer I was in residence at the Sydney Opera House, and I'm certain that he would have been... as impressed with what you did with that song as I am.
- Mezuniyet Kraliçesi zafer selamımı prova ediyorum.
I am practicing my Prom Queen victory wave.
Rachel büyük bir ihtimalle parçasını ses telleri kanayana kadar tekrar, tekrar prova ediyordur.
Rachel is probably practicing her songs right now, over and over again, until her vocal chords bleed.
Biz prova yaparken, coğrafya çalışıyor.
Hey, cool out! He's studying for geography while we're trying to rehearse! It's bogus!
3 saattir durmadan prova yapıyoruz.
We've been rehearsing for three straight hours.
Evet, gerekirse bütün gece de prova yapabiliriz.
Yeah, and we'll rehearse all night if we have to.
Prova iyi gitmiyor mu?
Rehearsal not going well.
Evet, prova, iş..
Yeah, rehearsal, the job.
Altı aydır prova yapıyoruz ve hala bu hareketi yapamıyorsun.
God, six months of rehearsing, and you still can't do that move!
Otele giriyoruz, hemen duş alıyorum ve sonra da otelin salonuna gidip prova yapıyoruz.
We check into the hotel, I shower real quick, then we go to the hotel's common room to rehearse.
Altı aydır prova yapıyorduk.
We've been rehearsing for six months.
Prova yapıyoruz, geri zekalı.
We're rehearsing, you idiot.
Carter her şekilde seninle baş başa prova yapmak isteyecektir.
Either way, Carter's gonna wanna rehearse with you alone.
Prova yapmış gibi olsun istemiyorum.
I don't want it to sound rehearsed.
Prova beş dakika içinde.
Woman : Rehearsal in five.
Prova yapmak istemeyen sendin.
You didn't want to rehearse.
Hayır, 7'ye kadar prova yapıyoruz, o yüzden üzerimi direkt orada değiştirip, geleceğim. Merak etme.
No, no, no, we rehearse till 7 : 00, so I'll just change at the rehearsal hall and come straight over.
Prova uzadı.
Rehearsal went late.
Bir prova alıp, nasıl olduğuna bakabiliriz.
We could try it once.
Biz prova yaparken, sen de Diana'nın peşinden git ve müşterisinin randevusunu iptal etmediğinden emin ol.
While we rehearse, you go after Diana and make sure she doesn't cancel her client's appointment.
İkinizin de dün onun prova stüdyosunda bir ölüm vakası olduğunu duyduğunuzu varsayıyorum?
Well, I'm assuming you've both heard there was a death yesterday at her rehearsal studio?
Jade'in prova stüdyosunda olan, bir cinayet hakkında onunla konuşmamız lazım.
We need to speak to her about a homicide that happened at Jade's rehearsal studio.
Prova yapıyoruz.
We're rehearsing.
- Prova saat üçte. Kayıt yedide.
- Rehearsal at 3 p.m. Taping at 7.
Prova zamanından çalmak istemiyorum.
Oh, I don't want to take up rehearsal time.
Saat 10.00'da prova alanında olacağım.
I'm going to the rehearsal space at 10 : 00.