Punkın tradutor Inglês
742 parallel translation
Akşam ne yedinde de böyle saldırmaya başladın sen!
That punk must have eaten something bad!
Hangi cüretle usta dövüşçü, Eski Eğitim Bakanı ve Emekli Başbakan Kim Eung Boo'nun tek oğluna kafa tutmaya kalkarsın?
You punk now dare to put your knife at my neck, the youngest son of Kim Eung Boo, who used to be Minister of Education and the former prime minister?
Yakalayın şunu!
Catch that punk!
Yakalayın!
Catch that punk!
Ne yapacaksın serseri?
What are you gonna do about it, punk?
O serseriyi buradaki sağ kolun mu yapacaksın?
Make a favorite of that punk around here?
Bir serseriye düzgün davranırsan, dünyanın en büyük adamını öldürüp sana getirir.
If you treat a punk right, you can get the biggest man in the world killed.
Çünkü bir serseri ve bir hırsızsın!
Because you're a punk, a thief!
Ne yaptın seni çılgın?
What'd you do, you crazy punk? What'd you do?
Söyle bakayım serseri, ne yaptın?
You punk. What did you do? What did you do?
Sen hiçbir şeysin. Sen kendini hiçbir şey yaptın salak!
You're nothing, because you've made yourself nothing, you conceited little punk.
Garsonların kapıyı çalmak gibi bir hakları yoktur. Ve bir acemi çalışan bile buraya gelip beni rahatsız etmeye cürret edemez.
The help have got orders to knock... and no punk would be sap enough to come back here and stick me up.
- Başarısız bir şekilde adam etmeye çalıştığın genç serseriler tarafından.
- All by young punk hoodlums who you've tried unsuccessfully to reform. Is that correct?
Biliyorsun, Barberosa'nın gözünde sen sadece kiralanmış bir başka tetikçisin.
You know, with Barberosa, you're just another hired punk.
Hey, şu saçma sapan işini bırakmalısın dostum.
Hey, pal, you oughta quit that punk job of yours.
Şuna bakın.
LOOK AT HIM! LOOK AT THE PUNK.
Üzerine biraz tereyağı koyarsan yanmasını alır.
This punk threw acid on my hand. You'd better watch it, Carmine, that dame, she slashed me with a knife.
Dinle Greeny... o serseri gösteriye çıkmazsa paranı alamazsın.
Listen, Greeny... if this punk don't show, Maish, you don't get paid.
Okudukça kafan öyle karışmıştı ki boksör müsveddesi, ikinci sınıf biri az daha seni haklıyordu.
And they bugged you so much, that he almost flattened you A second-rate, no-good, washed-out punk almost flattened you. And why?
Sayın Başkan, bu Koministin bize bok atmasına müsade mi edeceğiz.
Mr. President, are we going to let that Commie punk vomit over us?
O inatçı serserinin kaç yalanını yüzüne vurduk, yine de bana mısın demiyor.
We've caught that hard-nosed little punk in 50 lies and he still admits nothing.
Lanet olası Moran'ın adamlarından birisi az daha onu öldürüyordu.
Damned if a punk of Moran's don't up and turn a chopper loose on him!
Bu züppe kesin birkaç karıyla bir yere çekilmiş kafasını dinliyordur.
That punk shacked up in some pad, tee-veeing it with a couple of broads to take his mind of the commercials.
Kendi deyiminle, sen bir serserisin... hem de oldukça ikinci sınıf bir serseri.
In your own idiom, you're a punk... and a pretty second-rate punk at that.
İkinci sınıf serseri demek?
Second-rate punk?
Peki, puşt, şanslı mısın?
Well, do you, punk?
Beni böyle bir karmaşanın içine de ancak senin gibi bir acemi sokardı.
It takes a little punk like you to get me in a mess like this.
- Serserisin, haytanın tekisin!
- You're a bum, you're a punk
Haytanın tekisin ve borcun var.
You're a punk, a deadbeat.
Silah kullanabildiğini zanneden... tüm köylü çocukları toplanmış... Waco kid'e karşı şansını denemek için şehre gelmişti.
Well, it got so that every piss-ant prairie punk who thought he could shoot a gun would ride into town to try out the Waco Kid.
Serseriyi parkın içinden dışına kadar kovaladım.
I chased some punk all over the park.
Çünkü az önce Joe Stenson'ın yanında yaptığın gibi ağzını açtığında bir serseri olduğunu fark ederler ve yanına yaklaşmazlar.
Because the minute you open your mouth, like you did with Joe Stenson when they find out you're a punk, they won't come within a mile of you.
Elindekini oyuncak mı sandın lan sen?
What are you doing with that, punk?
Syracuse takımının hocası ve baş serserisi.
He's the coach and chief punk on that Syracuse team.
Bunun hesabını verceksin, serseri.
You're gonna get it, punk.
Nasıl çalınacağını bilmene gerek yok, punk olman yeter.
You don't have to know how to play, all you gotta do is be a punk.
Bu serseri karımın çantasını çekmeye devam etti, karım da bırakmadı.
This punk kept pulling my wife's purse and she wouldn't let go.
Adamların sokaktaki her küçük serseriyi yakalasın!
I want your men to pick up every little punk
- Bu da mı hıyar yoksa? - Hepiniz hıyarsınız!
- And maybe he's a punk too?
- Siz punk mısınız?
I'm sorry. That's okay.
Punk Rock yıldızlarınızı çok seviyorum.
I like very much your punk rock stars.
O soysuz hırsızların evinize girmesine göz yummak kabahat olur.
It would be a crime to let some punk burglar break in and take all of your...
Seni yine o serseriyle yakalarsam onun suratını dağıtacağım.
I catch you with that punk again, I'll rearrange his face.
Serseri olduğun ve insanların sana güldükleri günleri unuttun.
You forget when you were a punk and those guys used to laugh at you.
Bunun bir eşek şakası olmasının mümkünatı yok. Ne yani birisi telefona bir çeyreklik atıp, bizim şifrelerimizi mi kırdı?
There is no way a high-school punk can put a dime in a telephone and break into our system.
Yaşlı kadınların canını yakmak hoşuna mı gidiyor pislik?
You like hurting little old ladies, hey, punk?
serseri seni... anne biraz daha sessiz lütfen! tanrının müziğinden daha mı iyi?
Better listen the song of God, you punk!
Ne dediğimi anladın mı, sümüklü?
See what I mean, punk?
Sen de benim gibi beyaz bir kasaba punkçısısın.
You're a white suburban punk, just like me.
- Beş para etmez hırsızın tekiydi.
- He's just a punk thief.
Saat ikide pompanın etrafında dolaşan bir serseri var.
There is a little punk hanging around the pump at two.