Pür tradutor Inglês
111 parallel translation
Şimdi, beni dikkatlice izleyin Bayanlar, pür dikkat izleyin beni.
Now, just watch me now. Girls, watch me very carefully.
Pür dikkat sizi dinliyoruz, Hemşire.
You have our... undivided attention, Sister.
Pür neşe.
Pure delight.
Dantel değil, bu gıpür.
It's embroidery, it's not lace.
Bilmelisiniz ki bu maç an itibariyle 2 saat 50 dakikadır devam etmekte ve bütün stadyum halen pür dikkat yerlerinde oturmakta.
You should know that this match has been going on now for 2 hours and 50 minutes and that the whole stadium is still on the edge of their seats, with...
Pür dikkat bakmanızı istiyorum.
I want you to pay strict attention.
Derslerime yeni ve pür dikkat bir üyenin katıldığını farkettim.
I noticed that my lectures gained a new and attentive member :
Evet, pür dikkat ilgileniyorum.
Oh, yes, yes, yes, yes. Nose to the grindstone.
Kimileri rolünü sapa savruk, kimileri ise pür dikkat oynar.
Some play them negligently, others with great care.
Pür dikkat ona baktığını görmedin mi?
Haven't you seen him give her those looks?
Hepsi pür dikkat kesilmiş.
Every hair at attention.
Pür neşe bir biçimle hoplayıp zıplamazsam bağışla beni, bu konuda sicilin pek temiz değil de.
Forgive me if I don't jump up and down with glee, your record is not exactly a hundred percent.
Watson, pür dikkat.
Watson, pay close attention.
Pür dikkat dinleyeceğim.
I'll just hear about it.
Pür dikkat kesildim sizi dinliyorum bayım.
I will receive it, sir, will all diligence of spirit.
Pür dikkat dinliyorum.
I'm all ears.
Bayanlar ve baylar, kapanışta size söylemek istediklerim..... ileri gitmek,..... akıllıca komuta etmek,..... sağduyulu öğüt vermek,..... pür dikkat korumak..... ve özenle yargılamak.
So, ladies and gentlemen, what I have to say to you in closing..... is to go forth,..... to command wisely,..... to advise prudently,..... to protect with vigilance... .. and to judge with care.
Pür dikkat kesildim, sizi dinliyorum bayım.
I will receive it, sir, with all diligence of spirit.
Pür dikkatliyim...
I'm all ears...
O kadar pür, o kadar pürsün ki... başkalarının elleri...
Thou art so pure, so pure... Of other people's hands...
Karşıdaki yakuza üyeleri ilgi dolu gözlerle pür dikkat sana bakıyorlar.
You reckon? So where's the real teacher?
Birinin seni pür dikkat dinlemesi inanılmaz.
It is amazing to have someone give you such focused attention.
Ah, yüzmek ne de pür neşelidir birşeydir.
All right, men, here i come.
- Neden şu anda beni pür dikkat dinliyorsunuz?
Why are you paying attention to me, right now? ... Hm?
Ayrıca çenesini kırmadan önce beni hiç dinlemezdi ama artık beni pür dikkat dinliyor.
And before he broke his jaw he never listened, but now he takes to heart everything I say.
Pür dikkat seni dinliyorum.
I'm all ears.
Baban da bana hep böyle derdi : "Pür dikkat seni dinliyorum."
Your father used to say that to me all the time. "I'm all ears."
- Seni pür dikkat dinliyorum.
You have my undivided attention.
Doğrusu mösyö, daha dün Mösyö Vaudreuil'ün talebini pür dikkat dinledim.
To be honest, monsieur, only yesterday I'd have lent half an ear to Monsieur de Vaudreuil's request.
Bakın, bu kısım çok önemli, onun için herkes pür dikkat beni dinlesin.
Now this part is especially important so I need everyone's full attention.
Hadi Bayan Pür Neşe.
Come on, little Miss Mary Sunshine.
Ordaki pür dikkat ufaklık şerifin oğlu.
The little reckly-faced kid out there, he's the sheriff's son.
Eğer daha iyi bir fikrin varsa, pür dikkat seni...
If you got a better idea, I'm all ears- -
Sakin olmak, telkin etmek ve pür dikkat dinlemek icap eder. "
"Be calm and reassuring, and listen carefully."
Festival gecesi pür silah emrine hazır olacaklar.
On the night of the Festival... they will be under your sole command.
Hal-ü pür melalimü izah etmek isterün. Eşrefoğlu beyliğünün son elçisiyün.
I am the last envoy of the late Eþrefoðlu fiefdom.
Bay Addy, pür dikkat olmanıza ihtiyacım var.
Mr. Addy, I require your full attention.
Yine de pür dikkat olacağım.
But I'll give it to you.
Tamam, içeri girdiğinde sessiz olalım ve pür dikkat onu izleyelim.
Okay, when she gets here, let's be quiet and give her our full and complete attention.
Neyin pür dikkat olduğunu göstereyim.
I'll tell you what's already at full attention.
Lütfen, pür dikkat dinliyorum.
Please. I'm all ears.
Üçüncü sıradaydım, pür dikkat dinledim.
I was in the third row, hanging on every word.
İyiymiş. Ama ABD'deki gibi tamamen pür mü?
That's good, but is it all "clean", like they say in the United States?
Bilgi için teşekkürler. Ama tek ilgilendiğim pür olması.
Thank you for the information, but my only concern is that it's "clean".
Siz ikiniz pür dikkat Bay Dunn'ın kafa içi basınç bulgularını izleyeceksiniz.
You two will vigilantly monitor mr. Dunn's elevating ICP's.
Öğretmenini pür dikkat dinle, tamam mı?
But what you do have to do is pay attention to the teacher.
- Pür dikkat dinliyorum.
- I'm all ears.
Pür dikkat dinledim, çok etkilendim.
I'm riveted. I'm fascinated.
Pür dikkat.
Intently.
Pür dikkat, hanımefendi!
Ma'am, most heedfully!
Ah, yüzmek ne de pür neşelidir birşeydir.
Oh, what jolly fun swimming is, with a splishy-splash and a hold-your-breath dive.