Qusay tradutor Inglês
35 parallel translation
Omlet masasının önündeki Qusay Hussein mi?
Is that Qusay Hussein at the omelet bar?
$ 15 million each for the whereabouts of Uday and Qusay Hussein, Saddam's sons, and a $ 12 million budget to go after one of the most dangerous men of all... this man.
$ 15 million each for the whereabouts of Uday and Qusay Hussein, Saddam's sons, and a $ 12 million budget to go after one of the most dangerous men of all... this man.
Bu göt için Uday ve Kuday'a, kız kardeşimi bile satardım.
I'd sell your sister to Uday and Qusay.
Görünen o ki, burası eskiden Uday ve Kuday'ın sigara fabrikası idi.
This was apparently Uday and Qusay's cigarette factory.
Kusay, kardeşine sahip çık
Take care of your brother, Qusay.
- Kusay burda olsaydı onu vurabilirdim..
- If Qusay was here, I could shoot him.
Bir dahaki sefere Kusay'ı getireceğim.
Next time maybe I'll bring Qusay.
Kusay, şunu bir izle.
Now, watch this, Qusay.
Şunu izle Kusay.
Watch this, Qusay.
Kusay, yemekte babana söyler misin gazetelerde beni öven yazılarla bir ilgim yok.
Qusay, at lunch, be sure to tell your father I am not behind these articles praising me in the newspapers. Please.
Değil mi Kusay?
Don't you, Qusay?
Örneğin Kusay'ın kayınbabası General Raşid.
Men like Qusay's father-in-law, General Rashid.
- S.ktir git, Kusay!
Fuck off, Qusay!
Kusay.
Qusay,
Şu anda etrafımız düşmanlar ve işbirlikçilerle çevrili Kusay.
We are currently surrounded by enemies and collaborators, Qusay.
Kusay güçleniyor.
Qusay is becoming powerful. He is the
Bu gizleme komitesinden ben sorumlu olmalıyım.
Not Qusay's. It should be me in charge of this consignment committee.
- Kusay buradasın.
Ah, Qusay. You are here.
Daima savunmada olmalıyız Kusay. Daima!
We must always be on our guard, Qusay.
Baban Kusay'dan ötesini görmüyor. Uday çılgına dönüyor
Your father cannot see past Qusay.
Tarık ve Kusay operasyonu denetleyecek.
Tariq and Qusay will oversee the operation.
Ama sen bunu değiştireceksin, Kusay.
But you will change that, Qusay.
Mustafa'nın kendisini beklemesini istiyor.
Qusay called. He wants Mustapha to wait for him.
Uday, Kusay ve Kusay'ın oğlu Mustafa. - Hayır.
Uday, Qusay and Qusay's son, Mustapha.
Uday ve Kusay'ın başına da para konmuş.
There's a price on Uday and Qusay's head as well.
Uday, Kusay ve küçük Mustafa öldürüldü.
Qais? ! Uday and Qusay and little Mustapha have been killed.
Kusay ve ağabeyi Uday yıllarca Saddam Hüseyin'in imparatorluğunun merkezindeydiler.
For years, Qusay and his older brother Uday were at the very centre of Saddam Hussein's empire.
Kusay Irak'ın güçlü ve oldukça korkulan güvenlik sisteminden sorumlu olan babasının varisi olarak ortaya çıkan bir taktikçiydi.
'Qusay was a tactician who emerged as his father's heir apparent'in charge of Iraq's powerful and widely-feared security apparatus.
Uday, Kusay ve Mustafa'yı öldürdüğünüzü sanıyorsanız size söylüyoruz yanılıyorsunuz. Çünkü onlar ülkemiz gençliğinin bir parçası.
If you think you have killed Uday and Qusay and Mustapha, we tell you, you are wrong, because they are but part of the youth of our nation.
Ulusumuzun ve Irak'ın bütün gençliği cihatta Uday, Kusay ve Mustafa'yı takip edecekler.
All the youth of our nation and all the youth of Iraq will follow Uday, Qusay and Mustapha into jihad.
Saddam Hüseyin'in Uday ve Kusay dışında yüz oğlu daha olsa...
If Saddam Hussein had 100 sons other than Uday and Qusay,
Erkek kardeşim olsun istedim, ama babam benim "Kusay" a ihtiyacı olmayan bir "Uday" olduğumu söyledi.
I just wanted a baby brother, but Dad said I was one "Uday" who didn't need a "Qusay."
- Qusay?
- Qusay?
Bağdat'ta sarayın bodrumunda dostların Uday ve Kusay'ın, vatan hainlerini ağaç öğütücüsüne verdikleri söyleniyor.
It's been said that in the basement of the palace in Baghdad, enemies of the state were fed into a tree chipper by your pals, Uday and Qusay.
- Kusay.
'It's Qusay, Hussein.