Radisson tradutor Inglês
69 parallel translation
Radisson'u mu ayarlamış?
Did he get the Radisson?
Radisson.
The Radisson.
Burası Radisson, yani oldukça iyidir.
You know, it's the Radisson, so it's pretty good. Yeah.
Parayla birlikte Dayton Radisson Park alanının üst katına gelmeni istiyorum. 30 dakika sonra.
I want you to put this money in the Dayton Radisson parking ramp, top level, 30 minutes, Jerry, we wrap this thing up.
Bana Radisson'da bir oda tuttular.
Uh, they got me over in town, at the Radisson.
Herkes Raddison'da kalamaz değil mi?
We can't all be at the Radisson, can we?
Raddison'da kalıyor.
He's over at the Radisson.
Tabii sevişmenin sonunda otelin adını bağırana kadar öyleydi.
Until he screamed out "Radisson" at the end.
Radisson da bir oda kiraladım.
AND RENTED A ROOM AT THE RADISSON.
- Çok hoş bir yer olduğunu duydum.
I hear they have a real nice Radisson.
- Bu dünyanın en iyi otelcilik okullarından biridir. Oysa siz ikiniz iki saatlik bir ders alacaksınız.
You, however, are taking a two-hour course at the Radisson.
Greg ile buluşmaya gidiyordum. Radisson'da.
I'm actually on my way to meet greg... at the radisson, no less.
Radisson Hotel'e gidelim.
Radisson Hotel.
Yani Radisson'a vardoğımızda..
So when we get to the Radisson,
Radisson, insana tuhaf bir hava veriyor,
Radisson, it just gives out this vibe.
Orası tam "Bakın Radisson'da sadece iş konuşulur" gibi bir yer.
It's like, "Oh, I'm doing business at the Radisson."
- Radisson'a hoş geldiniz.
- Welcome to the Radisson.
Radisson'da mı?
Radisson?
İşteyken de geri aramazlar, Orlando'da iki geceyi onlarla birlikte bir Radisson Oteli'nde geçirdikten sonra da aramazlar.
They don't call you back at work and they don't call you back after you spend two nights with them at a Radisson in Orlando.
Marriott veya Radisson otellerinden birinde yer var mı baksana?
Look, do you have a Marriott or a Radisson?
Yapabileceğim en iyi şey size Radisson'dan bir süit ayarlamak.
The best I can do is get you guys set up a suite at the, Radisson.
Radisson'dan?
At the, Radisson?
Scranton Radisson otelde bir ay kalmaktan iyiydi.
A lot better than a month at the Scranton Radisson, I'm sure.
Radisson tipi kral dairesi!
Radisson-style penthouse suite!
Radisson, Goa'ya hoş geldiniz.
Welcome to Radisson, Goa.
Radisson oteli bile yok.
We don't even have a Radisson.
Hayır, sen ve hislerin evde kalabilir ve Radisson oteline gidiyorum.
No, you and your feelings can stay at the condo, and I'll be at the Radisson.
Bilemiyorum. Radisson'da bir de.
I don't know, it's all the way up at the radisson.
Oh, Radison yok mu?
Oh, the radisson.
- Çünkü Kahire Radisson Oteli'ndesin!
'Cause you're in the Cairo Radisson.
Bay Radisson-Hilton.
Mr. RadissonHilton.
Doğru ya. Burası Radisson Oteli, sen de odanı beğenmedin.
Like this is the Radisson and you don't like your room?
- Burası neden Radisson değil?
Why isn't this the Radisson?
İyi akşamlar, Radisson Concord'a hoş geldiniz.
Good evening. Welcome to the Radisson Concorde.
- Onu Radisson'a yerleştirdim.
- I put him at the Radisson.
Radisson, 11 : 00 on Pazartesi, Çarşamba, ve cuma.
Radisson, 11 : 00 on Monday, Wednesday, and Friday.
# # Ben Profesör Radisson ve bu da Felsefe 150, dersi.
♪ ♪
PROFESOR RADISSON : Bu doğru olmayabilir.
( Professor Radisson ) Well, that would be incorrect.
PROFESOR RADISSON : Tanrı ölüdür.
( Professor Radisson ) God is dead.
önceliklerini sıralamalı ve karar vermelisin artık. hayatındaki en önemli kişi kim? Ben mi yoksa Professor Radisson mu?
You need to prioritize and decide who's the most important person in your life, me or Professor Radisson?
PROFESSOR RADISSON : hala bir yerlerde dünyanın düz olduğuna inananlar var. hala üstün bir ilahi gücün varlığına inananlar. gerekli olduğu için mi yoksa kişisel kanıtlamamı veya her ikisi mi?
( Professor Radisson ) But there are some flat-earthers out there who still consider the existence of a supreme deity to be either necessary, or self-evident, or both.
Tanrıyı duruşmaya çağıracağız. Professor Radisson savcı olacak ben de savunma avukatı olacağım. ve sizler de jürisiniz.
We're going to put God on trial, with Professor Radisson as the prosecutor, and me as the defense attorney, and you as the jury.
Evet, sanırım kendinden oldukça gurur duyuyorsun artık!
( Professor Radisson ) Well, I imagine you're quite pleased with yourself.
PROFESSOR RADISSON : Bilmiyor musun?
( Professor Radisson ) You don't know?
Tamam öyleyse, Tarihte yaşamış bilim alanındaki en üstün akıl Tanrı gereksizdir diyor ama üniversitede daha ilk yılında olan öğrenci hayır Tanrı gereklidir diyor.
( Professor Radisson ) Okay, so the greatest scientific mind in all of history says that God is not necessary, but a first-semester freshman says,
PROFESSOR RADISSON : hadi Mina bu benim içim çocuk oyuncağı.
( Professor Radisson ) Come on, Mina. This is fun for me.
PROFESSOR RADISSON : harika.
( Professor Radisson ) Excellent.
PROFESSOR RADISSON : iyi bir fransız Merlot şarabı bu yemeğin yanında iyi gider.
( Professor Radisson ) Nothing like a nice merlot to take the edge off.
"kendini bilmek demek" sevgilim kendini bilmek.
( Professor Radisson ) Oh, it's "Know thyself," darling, know thyself.
Professor Radisson'nun gösterdiği gibi
As Professor Radisson pointed out,
Raddison Oteli'nde.
At the radisson.