Raiser tradutor Inglês
494 parallel translation
Penny Baxter gibi mısır yetiştiren kimse yoktur.
There's no corn-raiser like Penny Baxter.
Holly orta nokta yeni ve şaşırtıcı bir şey tasarlıyor.
Holly's hatched up a new hair-raiser for that centre spot.
- Ama kalbiniz varsa dikkat edin.
- It's a hair-raiser.
- Ne iç açıcı konu!
- Now there's a morale raiser!
Sen tam bir cehennem avcısısın.
You're a true hell-raiser.
Para toplayacağız ve yardıma ihtiyacımız var, şeylerle...
We're gonna have a fund-raiser, And we need some help with some...
Los Angeles Polisinin Cumartesi günleri gönüllü araba yıkaması var.
LAPD's having a car wash fund-raiser on Saturday.
Molly Friedrich beni Chez Voltaire restoranındaki yardım toplama yemeğine yeni davet etmişti.
Molly Friedrich's just invited me to a society fund raiser at her restaurant, Chez Voltaire.
Dr. Morgan için yapacağım.
TO TALK ABOUT THE HOSPITAL FUND-RAISER.
Buraya para toplama kaynakları konusunda konuşmaya geliyor.
HE'S COMING OVER TO TALK ABOUT THE SPRING FUND-RAISER.
Ben buraya sadece para toplama konusunu konuşmak için geldim.
I JUST CAME TO DISCUSS THE FUND-RAISER.
Pekala Cliff, şu para bulma işimize girelim artık.
LET'S GET DOWN TO THE BUSINESS OF THIS FUND-RAISER.
Kadınlar derneği için Steve ile ben bir fon kurucusuyla görüşmeye gidecektik, ama tüm akşamı yöneticinin kıyafetine bakarak geçireceğini düşündüğüm için bu akşam müsaidim.
Steve and I were going to go to a fund raiser for my women's group, but since I think he'd be spending the whole evening looking up the toastmaster's dress... I guess free tonight.
Bay K, ne fesat adammış.
Mr "K" was a hell - raiser.
Vakıf toplantılarına bile mi?
Ever go to a fund raiser?
Vietnam'a gitmeden önceki son birkaç yılda Frank kasabanın başbelası olarak damgalanmıştı.
In the last few years before going overseas Frank had become branded the hell-raiser of town.
Hiç değilse ilk darbeyi biz indirmiş olacağız.
He's done so much for the city, restoring the Quarter. Remember, we saw him at a fund-raiser.
- Tower'da bazı bağışçılar var.
Some fund-raiser at the Tower.
Lisa, Babanın dediğine göre sen oyun bozanmışsın.
Lisa, are you the hell-raiser your father told me about?
- Oyun bozan benim.
- I'm the hell-raiser.
Senin için bir Washington'a hoş geldin bağış gecesi düzenleyelim mi? K caddesinde hukuk bürom uygun.
Say, could I host a "welcome to Washington" fund-raiser for you, down at my law firm on K Street?
Bağış gecesi için sizden haber alamadığını söylemek için aradığını biliyorum.
I know why he was calling you. He hasn't heard from you about his fund-raiser.
Bağış toplamak için.
It's a fund-raiser.
Bu- - uh, Cumhuriyetçiler fonunu yükseltecek mi?
What is this- - the, uh, Republican fund-raiser?
- Ben ölüleri diriltenim.
Raiser ofthe dead.
Doktor ve karısının bu gece erken saatlerde Çocuk Araştırma Fonu için düzenlenen baloya katılma için Four Season Hotel'de olduğunu biliyoruz.
We do know that he and his wife Helen were at the Four Seasons Hotel earlier tonight a fund raiser for the Children's Research Fund.
- Evet, onların yardım toplamalarına yardım ettim geçen sene.
- Yeah, I did the P.R. For their fund-raiser last year.
Hell-Raiser müthiş bir çıkış yaptı ve liderliği aldı. Confucius Sings ve Mr. Lee onun arkasında.
She's A Hell-Raiser breaks on top and goes straight to the lead followed by Confucius Sings and Mr. Lee.
Hell-Raiser ise...
She's A Hell-Raiser...
She's A Hell-Raiser.
She's A Hell-Raiser.
Benim bağış kampanyası işim var.
I have that fund-raiser.
Bir bağış gecesi organize ediyorum.
I'm organizing the fund-raiser.
- Senatörümüz fonlarını arttırıyormuş.
- What's that? - The senator was having a fund-raiser.
Bağışa katkılarınızdan dolayı keşişlerden bir teşekkür hediyesi.
A gift from the monks to thank you for your participation in their fund-raiser. Thanks.
Parti toplantısına geç kalıyorum.
I`m late for the fund-raiser.
- Parti toplantısından sonra çıkabilirsiniz.
- Leave straight from the fund-raiser.
Bağış kampanyasına gideceğim.
A FUND-RAISER. UM...
İki sene önce bir toplantıda tanışmıştık. Cömert bir adam.
I met your father two, three years ago at a fund raiser.
- Dharma, orada... bir sürü bağışçı olacak.
- Dharma, there'll be... a lot of people at the fund-raiser.
Geçen gece, fon sağlama toplantısından sonra birşey oldu.
Last night, after the fund-raiser... something happened.
Geçen gece, fon sağlayıcılar toplantısında.
At that fund-raiser the other night.
- Ben de es geçeceğim.
- Check to the raiser.
Sen de biliyorsun ki bu küçük yaramaz her bir kışkırtıcı reklamın beyin öldüren her bir gazozun genç zekalara değer vermekten çok maaş çeklerini bozdurmakla uğraşan her bir öğretmenin eseridir.
For you see, that little hell-raiser... is the spawn of every shrieking commercial... every brain-rotting soda pop... every teacher who cares less about young minds... than about cashing their big fat paychecks.
Buffalo, bağış toplamak için bir şeye ihtiyacımız... böylece çocuklara formalarını alabiliriz.
What we need, Buffalo, is a fund-raiser... so we can buy uniforms for the lads.
Bağış kampanyası.
A fund-raiser.
İşte zebaniyi yetiştiren kişi.
Hello, Hell Hound raiser.
Kızımın okulundaki yardım günü için bunlardan 3 düzine pişirdim.
I baked three dozen of these... for my daughter's school fund-raiser.
- Kütüphane için yardım toplantısı.
- Library fund-raiser. - The third, no.
Okulun şimdiye kadar... yaptığı en iyi kaynak toplama fikri bu olacak.
This is gonna be the greatest fund-raiser this school has ever had.
Jack, tatlım.
St Anthony's Church will be holding their annual auction fund-raiser- - Jack, honey.
! - Akvaryum için para top...
- We're having a fund-raiser for the...