Rave tradutor Inglês
645 parallel translation
Ve sen ölünün tozundan yaşayan bir insan yaratmak gibi delice arzularının hezeyanına kapılmışken.. ... sanki odada garip bir hayalet dolaşıyor.
And when you rave of your insane desire to create living men from the dust of the dead, a strange apparition has seemed to appear in the room.
Saçmalamaya başlıyorsun.
You're commencing to rave.
Gene övgü dolu eleştiriler.
- Here they are. Rave notices again.
Övgü dolu eleştiriler.
Rave notices.
Taşlar üstüme yağana dek esip köpürecek.
He'll rave until the stones are hurled against me.
Tarif edebilir misiniz?
Did Queeg rave or make insane gestures?
Çıldırmaya başladılar,
They had begun to rave,
Büyütülecek bir şey yok.
Nothing to rave about.
Bırakın konuşsun ki insanlar onu deli bilsin.
- Let him rave on, that men shall know him mad.
Onun için çıldırırlar
But they rave about it
- Hiç. Saçmalıyorum.
I think I rave.
Belki de bu dostluğu sürdürmek hatırına oyunu övmeliyim.
Maybe I should just hold on to that and give the show a rave.
Ama erkekler asla geveleyip saçmalamaz
But men never rant and rave
Bayım, burada şeytanlar çılgınca bağırışır... ve görünmez eller sizi dipsiz uçurumlara sürükler.
Sir, demons rave there and in visible hands push you into the abyss.
Burada bütün gece hayaletler dolaşır.
Here, ghosts rave all night.
Bu gece sarhoş olacağım, böylece keşfettiğim insanları daha çok övebileceğim, size şükür.
Tonight, I'd like to drink until drunkenness to better rave about those I have discovered thanks to you.
- Neler saçmaladım?
- What did I rave about?
- İşte insanlar neler saçmalarsa...
- What people do rave about...
Mussolini ve Vatikanla ilgili bağırıp çağırır... sonra de tekrar giderdi.
He'd rant and rave about Mussolini and the Vatican, and then off he'd go.
Onu övmek zorunda değilsin.
You don't have to rave about him.
Coşkulu haberler alacağız.
We're gonna get rave notices.
Bize coşku veriyor, efendim.
Gives us quite a rave, sir.
Kimsenin duyamayacağı bir yerde soyluluktan bahset.
Rave about nobility where no one can hear.
Colosseum beni heycanlandıran şeylerden biri.
The Colosseum is one thing I can rave about.
Saçma konuşuyorsunuz ve artık beni sıkmaya başladınız.
You're beginning to rave. And you're beginning to bore me.
Adam bunun üzerine aklını yitirdi, bağırıp çağırmaya başladı.
He lost his sanity over it, he started to rave.
Deli gibi saçmalayarak sana bütün hayatımı anlattım ve sen tek kelime etmedin.
You let me rave like a mad man telling you my life story, and you don't say a word.
Haberlerde övgüler aldık.
I know we got a rave in the news.
Bu şehirde eğer The New York Times'dan övgü alamazsan yok olur gidersin.
In this town, you don't get a rave from The New York Times, you close.
Bu övgü!
Lt's a rave!
Haydi makine kudur.
Rave on, machine.
Bu ne sence?
Rave on!
Oh, saçmala, lütfen... Seni hiç böyle hayal etmemiştim...
Oh, rave on, please... I never imagined you...
Paris'e geri döndüğünde, hoş New Yorklulardan övgüyle bahsedeceksin.
When you get back to Paris, you'll rave about how nice New Yorkers are.
Sızlanıp duruyor, size bağırıyor mu?
Grunt and grumble, rant and rave?
Eleştirmenler bayılıyor ama kitaplar satmıyor. O da tarzını değiştiriyor.
The critics rave but nobody buys, so he changes his style.
" Ellerinin esiri ol ve onu sayıkla
" Emprison her soft hands, and let her rave
- Yüz yılın saçmalığı.
- Rave of the century.
Bu gece Let's Bolt'da rave var.
So there's this rave tonight, okay, at that club, Let's Bolt.
İhtiyarlık yaklaştıkça yakmaya başlar.
" Old age should burn and rave at close of day.
Linda yeni bir dans gösterisine iki bilet aldı. Biletler zor bulunuyor.
Linda has tickets to a new rave, which are really hard to get.
- Dans partisine gitmeni istemiyorum.
- I am not keen on the rave scene.
Başka bir akşam gidersin.
You can rave another night.
Aşırılıkta onlarla aşık atıyor olabilirim.
I can rant and rave with the best of them.
Ona bayılıyorum.
I rave about her.
Çok eğlenceli olacak.
It's a good rave.
Zavallı Jane Fairfax'e hayran kaldım.
, I quite rave about poor Jane Fairfax.
Alyssa'ya bir içki ısmarlayacağıma söz verdim.
I promised Alyssa I'd buy her a post-rave drink.
Fakat hepiniz neden benim saçmalıklarımı dinliyorsunuz?
But why do you all listen to me rave?
Tanrı yardımcınız olsun ama sıcak başınıza vurmaya başlamış.
But you're starting to rave.
Burası bir yeraltı kulübü, gerzek.
No, this is a rave club, dummy!