Receiver tradutor Inglês
879 parallel translation
Operatör bu çağrı nereden geldi?
Operator, where's that receiver down?
Telefonu açık tut.
Leave the receiver off the hook.
Sonrasında ahizeyi yerine koyduğunu duydum.
And then there was a little click as they hung up the receiver.
Durusmaya kadar madeni bir yed-i emin yönetecek. Karar çikana kadar gelirler biriktirilecek.
until the case is heard a receiver operates the Midas, the takings being held aside subject to a court order.
Ahizeyi kaldır.
Lift the receiver.
Bu nedenle, bu kurumunun dağıtılmasına ve mal varlıklarının alıcılarına satılmasını istiyorum.
Therefore, Mr. Chairman, I make a motion to dissolve this institution and turn its assets and liabilities over to the receiver.
Dinleyen kişi alıcıyı kaldırdığında çıkan ses.
That's someone lifting a receiver off the hook - The man who listens.
Sanki biri alt kattaki diğer telefonun ahizesini kaldırmış gibi.
Like someone lifted the receiver from the extension downstairs.
Alıcımızı da bağladım.
I hooked up our receiver too.
Ahizeyi kaldırırsan şu zırıltıyı kesebilirsin.
You can make it stop ringing by taking the receiver off the hook!
Dirseğini tam olarak atacağın kişiye yönelt.
Keep your elbow pointed toward the receiver.
Bilmem, alıcıyı hiç bitirmedim.
I don't know. I never did get to finish the receiver.
Bu bir alıcı ve ben Jud'ı aramanı istiyorum.
Well, this is a receiver, and I do wish you'd call Judd.
Gün gelecek kısa devre bir alıcı yapacağım.
One day, I'II make a short-wave receiver.
Bekliyor olacağım.
I'll be waiting. [receiver thuds]
Vericimde sorun yok.
There's nothing wrong with my receiver.
Ahizeyi bana ver!
Give me the receiver!
Ahizeyi de!
The receiver!
Telsizle.
A telephone receiver.
- Kit ahizeyi bana verdi.
- Kit passed me the receiver.
Alo, ahizeyi yerine koyar mısınız lütfen?
Hello, will you replace your receiver, please?
Lütfen ahizeyi yerine koyun.
Please replace your receiver.
Bayrağı yetkili bir kadın almalı?
Is the flag receiver a female official
"alan kişide vardır ve alıcı ister."
"The giver gets and the taker has and the receiver wants."
Herkes merkezi elektronik sağlayıcıya bağlı olan saat alıcılar takacaklar.
Everyone would wear a clock receiver which would be tuned in to a central electronic device.
Düşmanın bizi radarda takip etmemesi yada telsiz yayınını bozmaması için bütün kanallar CRM114'e yönlendirilecek.
To ensure the enemy can't monitor or plant false voice transmission, the CRM 114 is to be switched in to all receiver circuits.
Acaba ahize ne kadar ağır?
Yes. The thing is my boy, how heavy is that receiver mm?
Ahizenizi mi değiştirdiniz Bay Smithers?
O-oh you've replaced your receiver have you Mr Smithers?
Şimdi ahizeyi kaldır.
Now pick up the receiver.
Özel bir alıcıya sinyal gönderir.
... which sends out a homing signal to a special receiver.
Şüphesiz bir tür alıcı.
Certainly a receiver of some sort.
Çalıntı mal alıcısı olmayı teklif ediyorsun resmen.
Offering to become a receiver of stolen goods.
Biri telefonu açık bırakmış.
Somebody left the receiver off the hook.
-... ve alıcı yapabilirim.
- and rig up some sort of receiver.
Kişisel bir alıcı mı?
A personal receiver?
Gemide bir alıcı var.
We've established a receiver onboard this vessel.
Bu durumda alıcının benimle temas sağlaması için emir verdim.
In that case the receiver is sure to contact me.
Radyo kanalınız hangi frekansta bilirsiniz herhalde.
You know what the position is on your receiver.
Kart masaya dokununca, buradaki özdeşi yanıyor ben de Jim'e gözlüğü aracılığıyla ne olduğunu söylüyorum.
Now, when the card hits the table, the identity lights up here and I tell Jim what it is through the receiver in his glasses.
Alıcı bozuk. Ama gönderme yapabiliriz.
The receiver's gone, but I think we can transmit.
Resmi emir... Bir anda o kağıt parçası değere bindi. Tabii kağıdı alanın sefasını sürecek durumda olması şartıyla.
Suddenly, that piece of paper has got a tremendous value... as long as the receiver is in a position to enjoy it.
Alıcı olduğunu, gönderici olmadığını söylüyor.
He means he's a receiver and not a sender.
Her gece tam 12'de yalnız olmalısınız ve bu alıcıyı açıp benim sözlerimi dikkatle dinlemelisiniz.
Every night at exactly 1 2 o'cIock you must be alone, so that you can switch on that receiver and listen for my voice.
Söylediklerimi dinledikten sonra aynayı iterek alıcıyı gizleyeceksiniz.
After you've heard what I say, push the mirror back to conceal the receiver again.
Telefon çalınca, uzandı, ahizeyi aldı. Bir kere bile kocasına nasıl olduğunu sormadı.
When the phone rang, she ran to the phone, picked up the receiver... and she never asked her husband if he was all right.
Hıristiyanlık alıcısı üzerine zorlanan istenmeyen bir hediye gibi.
Christianity is like an unwelcome gift that is forced on the receiver.
Topu verecek birini arıyormuş gibi dolaşıyor.
You know it. He didn't even look like he was looking for a receiver.
Profesörün özel alıcısı geliş sinyalimizi kaydetti Kaptan.
- The special receiver of the professor has recorded our arrival signal, Captain.
Alıcı denen şey, vericiye benziyor olsa gerek.
A receiver must be like a transmitter.
Farkedilmeden kaydı başlatır... Telefon kaldırıldığında... ve telefon kapatıldığında.
It undetectably starts the recorder... when the phone is lifted... and shuts it off when the receiver is put back.
Bunun yerine, alıcı... Bir oda mikrofonuna dönüşecek... ve böylece gizli takip başlayacak.
Instead, the receiver... will be turned into an actual room microphone... thus enabling surveillance to take place.