Ride tradutor Inglês
30,442 parallel translation
Söz vermek ve terk edilme konularıyla boğuşuyorsun ama... Ölüm tehlikesi yaşadığın uçak yolculuğunun hayatında bir etki yaratması hayatında yaptığın seçimlerle yüzleşmemek için bir daha New York'a gitmemen...
You struggle with commitment and fear of abandonment, but... the fact that you needed a life-threatening plane ride to create agency in your life and the fact that you never went back to New York to face the choices that you've made in your life...
5 yıl sonra şu kapıdan girdiğinde onca zamandan sonra bir hız treninin en uç kısmındaymışım gibi hissettim.
Five years later when you walked in the door after all that time it felt like, it felt like the last flat stretch of track of a roller-coaster ride...
Kuzenime bisikletimi vermiştim ve arada da olsa bir daha binmeme izin vermemişti.
It's kind of like when I gave my cousin my bike, and he wouldn't even let me ride it once in a while.
- Bu oda çok manyak olmuş.
Man, this room is a friggin'roller coaster ride.
İplerim senin elinde.
You're my ride.
O benim oğlum, arkadaşım, üstüne bindiğim sürtüğüm.
He's my boy, my peeps, my ride-or-die bitch.
Bir yolculuk fena olmaz.
We could use a ride.
Ee, söyle bana, nasıl beni geçeceksin Benim ayarladığım Amerikan İhtilali akşamımızı Atlı araba ile Broadway'e "Hamilton" u görmeye gittik,
So, tell me, how are you gonna top my American Revolution evening I arranged with the carriage ride to see "Hamilton" on Broadway, the dinner served by waiters dressed as Founding Fathers?
Otobüs ile 13-14 saatlik bir yol mu oluyor?
It would be, like, what, a 13 -, 14-hour bus ride?
- Yolculuk nasıldı?
How was the ride?
Çünkü buraya gelirken
Because on the ride over here,
Öldüremezdim, Çünkü o sırada taksideydim.
I could not have killed him, because I was in a Hytch ride by then.
Dönüp İç Güvenlik haciz parkından daha büyük bir araç almaya vaktimiz yok.
We don't have time to turn around and go back to the Homeland impound to get a bigger ride.
Tam anne baba olma arifesindeyken motorla geziye çıkmak...
To ride a bike on the brink of becoming a parent...
Lennon ve McCartney tekrar birlikteler.
Lennon and McCartney ride again.
Lucifer'in kontrolü alması konusunda haklıydın.
You were right to let Lucifer ride shotgun.
Fink tur boyunca iyi vakit geçirecek, bilgilendirilecek ve bir de kesinlikle canavarlardan uzak tutulacak.
He will be along for the entertaining, educational and absolutely monster-free ride.
Gelip seni at üstünde görmek isterim.
I'd love to come down and see you ride.
Tess ve ben olay yerine döndüğümüzde....... yapraklar arabanın içine dağılmıştı.
After Tess and I drove back from the scene, leaves were all over the inside of her ride.
Eve kendi arabanla gidersin.
Get your own ride home.
Bırakmamı ister misin?
Wanna ride?
Yetişkinler tüm güce sahip ve biz sadece lafta kalıyoruz.
Adults have all the power, and we're just pulled along for the ride.
Ve o yoldan gitmeye niyetim yok.
I'm not interested in taking that ride.
Wisconsin Clay'da bisiklet süreceksen... kesinlikle bir şehrin caddesinden aşağıya sürebilirsin başka türlü olmaz.
Ride a bike through Wisconsin Clay, you can sure as hell ride it down a city street, not the other way around.
Hayır, yani şeytan gibi sürüyorsun.
No, I mean you ride like the devil.
Kadınlar bir Harley Davidson sürebiliyor bakkala, postaneye getir götür yapabilir.
Women can ride a Harley-Davidson, errands to the grocer, the post office.
Gerçekten sürebiliyor, ki bu da...
She can really ride, which is...
Lütfen makinelerimizden birini asla sürmeyin çünkü sürerseniz çok eğleneceksiniz.
Please don't ever ride one of our machines because if you do, you'll have too much fun.
Bırak süreyim!
Let me ride!
Ben sürerim.
I'll ride.
- Ben sürerim.
- I'll ride.
Motoru ben sürerim dedim!
I said I'll ride the motordrome!
- Ben seni götürürdüm.
I would have given you a ride.
Sizin kavganız benim kavgam demek... Aynı gemideyiz.
Your fight, my fight... we ride together.
Yok ya, ben bisiklet sürmeyi seviyorum.
Nah, man. I like to ride.
Binmek istemediğine emin misin?
Sure you don't want a ride, buddy?
Götüreyim seni!
I'll give you a ride!
O niye hiçbir çaba sarf etmiyor?
W-why is he getting a free ride?
Hapse giderken de kafasını kırdın.
And fractured his skull on the ride to jail.
- Ona hayatının sürüşünü yaptır.
- Give him the ride of his life.
Bu sabah San Onofre'de güzel dalga var.
A, uh, good ride at San Onofre this morning.
Bunlardan birisi eve bırakır beni.
I'll get a ride from one of these guys.
Tamam, dünyanın en garip uçak yolculuğu nasıl geçti?
Okay, how was the world's most awkward plane ride?
Çok iyi sürdünüz Bay O'Brien.
Was a hell of a ride in, Mr. O'Brien.
Walter arabamı mahvetti ; sanırım o yüzden şirket aracını alacağız.
Walter destroyed my ride, so... I guess we'll take the company car.
- Bir de at sürmeyi biliyorsun, değil mi?
- And, uh... you know how to ride a horse, right?
Şimdi şu ata bin ve mecalin kalmayıncaya kadar sür, sonra da biraz daha sür.
Now you get on that horse and you ride till you feel like you can't ride any further, then... you ride some more.
Bunu yola getireni uzun bir gece bekliyor.
Whoever breaks her's in for a wild ride.
- Bununla mı gideceğiz?
We gonna ride around in that?
- Şimdi namusluyu mu oynuyorsun?
You want to ride on high horse?
Eskiden beni onunla okula götürürdü.
Oh, he used to ride me to school on it.