Rift tradutor Inglês
908 parallel translation
O füzeler... Koruyucularla aramızı açmak için ateşlemiş olmalılar.
Those missiles, they must have fired them to create a rift between us and the Guardians.
Patronuma, Bruce Heezen'a gösterdim ve oluştuğu yerde yani okyanusun merkezi boyunca bu çatlak vadisinin pozisyonunu haritalamıştım ve yalnızca homurdandı ve şöyle dedi ; " Hayır, bu olamaz.
Well, I showed it to my boss, Bruce Heezen, and I had plotted the position of this rift valley along the centre of the ocean where it occurs and he just groaned and groaned and says, " No, this can't be.
Kısmen, bunun büyük bir çatlak vadisi bir dağ sırasında büyük bir yarık olduğunu görebildiğiniz için.
Partly because you could spot it was a... a big rift valley, a big cleft in a mountain range.
Ayrıca, çanakların merkezine doğru inen süregiden bir dağ sırası ve kabuk boyunca süregiden bir çatlak vadisi oluşturuyorlar.
Also, running down the centre of the basins was a continuous mountain range, and along the crest was a continuous rift valley.
Çatlak vadisinin ortasında büyük bir denizaltı dağı var.
So we've got this big sea mountain in the middle of the rift valley.
Hareketin birliğinde açılmış bir çatlak olduğuna inanarak... kendilerini kandırıyorlardı.
They who would believe that a rift has opened in the unity of the Movement... deceive themselves.
Mesele şu : Cardiff'in göbeğinde kocaman bir yarık oluştu.
Cardiff's got a rift through the middle of the city.
- Gwyneth adında bir kız sayesinde.
The rift was healed back in 1869.
Bir yarığı kapatmak her zaman bir iz bırakır ve bir enerji yaratır. İnsan ırkı için zararsızdır.
But closing a rift leaves a scar, and that scar generates energy, harmless to the human race...
Ne tesadüf ki, tam da yarığın üstünde.
And it just so happens to be on top of the rift.
- Ne yarığı bu?
What rift would that be?
- Uzay ve zamanda açılan bir yarık.
A rift in space and time.
Reaktör patlarsa, yarık açılır. Olağanüstü evrensel felaket oluşur. Ama bu şey, seni bir güç alanıyla korur.
You see, if the reactor blows, the rift opens, phenomenal cosmic disaster but this thing shrouds you in a force field, you have this energy bubble, so you're safe.
Yarık bu.
It's the rift.
Yarık açılıyor.
The rift's opening.
- Aniden çılgına döndü!
It just went crazy! It's the rift!
Değer bulucu B planını uygulamak için programlandı. En yakın uzaylı enerji kaynağına kilitlenip, yarığı açmak için.
So the extrapolator was programmed to go to Plan B - to lock on to the nearest alien power source and open the rift.
Yarık şiddetle sarsılacak. Tüm gezegeni yok edeceksin.
The rift's gonna convulse, you'll destroy the planet.
Elbette yarığı açman demek, bu gemiyi parçalara bölmen demek.
Of course, opening the rift means you'll pull this ship apart.
Tam güç elde ettik. Gidebiliriz. Açılan yarık, enerjimizi doldurdu.
Opening the rift filled us up with energy, we can go.
Bizi dünden ayıran şey, değişmiş bir konumdan başka bir uçurum değildir.
What separates us from yesterday is not a rift but a changed position.
İğneler iğne kutusunda küflenmiş, Ben ve annem arasındaki açık hala dikilmemiş.
The needles have grown rusty in the needle box, yet the rift between me and my mother remains un-stitched.
Kendisi, dayısının yerine geçmeden önce memleketimiz böyle bölünme görmemişti.
Since well before he succeeded his uncle on the throne, our country has never known a rift like today.
Yüzeyinde 5000 kilometre uzunlukta bir çatlak vardir.
There is a giant rift in its surface 5000 kilometers long.
Çekil yolumdan! Buraya sana haber vermeye gelmiştim Neden inanmıyorsun bana?
Out of my way I have come here to cause a rift why do you want me to stay?
Bu galakside bir çatlak sezdim.
I sense a rift, forming in this galaxy.
Bu şey, Avrupa'nın devrimci işçileri ile Scheidemann'ın yandaşları arasındaki uçurumu giderek artırıyor.
It simply accelerates and deepens the rift between the revolutionary workers of Europe and the supporters of Scheidemann and so on.
Bizler umalım da Cenevre'de içtenlikle sarf edeceğimiz çabalar sonucunda aramızda açılan köprüleri tekrardan inşa edebilelim.
Let us hope... that through our genuine efforts... in Geneva... we can bridge the rift... that has taken place between us.
Rhoda, Pug çok iyi biri, ve sen de harika bir kadınsın, ama, biz tanışmadan önce de evliliğinizde sorun vardı.
Rhoda, Pug's an admirable man, and you're a wonderful woman, but there was a rift in your marriage before we ever met. There had to be.
Josen-kai'deki narin hayvanlarin pürüzsüz parlakliginda Japon toplumundaki temel uçurumu erkekleri kadinlardan ayiran uçurumu okudum.
In the glossy splendour of the gentle animals of Josen-kai I read the fundamental rift of Japanese society, the rift that separates men from women.
Bir yarıkta pratik yapamazsın derler.
You can't, as they say, practice at the rift.
- Yarık.
- The rift.
İkinci bölüm, zamanda ve uzayda bir boşluk yaratacak.
The second passage creates a rift in time and space.
Fiziksel direnç, bu boşluğa girmeye zorlanmalıdır.
The physical manifestation can be forced back into the rift.
Selamlamadaki bir dil sürçmesi 20 yıllık bir ayrılığa neden oldu.
A slip in the pronunciation of the greeting caused a 20-year rift.
Demek ailesiyle arası bu yüzden açık?
The rift with her family, that's what it's about?
Bu varsayım doğruysa, karşımızdaki fenomen uzaydaki geçici bir yarık olabilir.
If that hypothesis is correct, the phenomenon we have encountered is a temporal rift in space.
Yarık mı?
A rift?
Bu torpido atışının bir geçici yarık oluşumunda... katalizör olması mümkün.
It is possible that this exchange of fire was the catalyst for the formation of a temporal rift.
Geçici yarığın simetrik olması şiddetle muhtemel.
It is highly probable that the temporal rift is symmetrical.
Algılayıcılar zaman yarığında dengesizlikler saptıyor, büyük ihtimalle Klingonlarla olan çatışmanın bir sonucu.
Sensors show additional instability in the time rift, possibly the result of the battle with the Klingons.
Yarığa, çatışmaya geri dönüyoruz.
We're going back into the rift, into battle.
Sizin de bildiğiniz gibi, Klingon gemilerini atlatabilirdik, ama Atılgan-C'yi geçici yarığa girene kadar korumalı, ve bunu da başarmalıyız.
As you know, we could outrun the Klingon vessels, but we must protect the Enterprise-C until she enters the temporal rift, and we must succeed.
- Yarığa girmelerine ne kadar var?
- How long till they enter the rift?
Aralarında oluşan çöküntü Akabe Körfezi'nin altında uzanıyor.
The rift that opened between them lies under the Gulf of Aqaba.
Ve o tanıklık etmeyince, sen de onunla aramızda... bir şeyler olduğunu düşünecektin... ve böylece kavga edecektik.
Then, because she wouldn't testify, you would assume that there was something going on between us and it would cause a rift.
- Bir "Tyken Yırtığı" mı?
- You mean a Tyken's rift?
Tyken Yarığı.
Tyken's rift.
Geminin enerjisi, daha biz kullanamadan yarığa akıyor,
The ships energy drains into the rift before we can use it.
Tyken yarıkta kısılıp kaldığında, analizleri... büyük bir enerji salınımının anomaliyi aşırı yükleyip, bozabileceğini göstermişti.
When Tyken was trapped in the rift, his analysis determined that a massive energy release might overload and dislocate the anomaly.
Yarığın ortasındaki yırtıktan kaçmıştı.
He escaped through the ruptured centre of the rift.