English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ R ] / Rile

Rile tradutor Inglês

120 parallel translation
- Sizi kızdırmayacağım. Gidin.
- I ain't gonna rile you.
Neden onu birazcık kızdır mıyorsun?
Why don't you rile him up a little?
Eğer bu mavi üniformadan rahatsız olmazsanız, sizinle seve seve gelirim.
If this blue coat don't rile you, Mr. Trane, I'd like to ride along.
Sakın onu kızdırma Calem.
Don't rile him, Calem.
Beni, bununla kızdırırlardı.
Heavens, that it should rile me still.
Holliday seni öfkelendirmeye çalisiyor.
Holliday's only trying to rile you.
Onu kızdırma!
Don't rile her!
Yanlışsam düzeltin sizi kızdırdığımı hissediyorum.
You correct me if I'm wrong, but I have the feeling I rile you.
Tex, sinirlendirecek olursanız bugün kasabadan çığlıklar duyabilirsiniz.
Tex, rile him and you're gonna hear some screaming in this town today.
Neden ağabeyini sabah sabah bu kadar sinirlendiriyorsun?
Why do you have to rile your brother up so much in the morning?
Ama Komançiler'i kızdırmamalıyız.
But no. Mustn't rile the Comanches.
- Heyecanlandıracak bir şey söyledim.
- I ffinally said something to rile the boy.
Kimse onunla başa çıkamaz!
Nobody dares to rile her
Piçlik peşinde.
Just gonna rile up folks.
- Benimle alay mı ediyorsun?
- You're trying to rile me?
Kızdırma onu, Philip.
Don't rile him up, Philip.
- Bu lafla eski Shibe Park'ta... ... Connie Mack'i kızdırırdım.
I used to rile Connie Mack with that one at old Shibe Park.
Bunun yerine sizi kızdırmasına kendi kuralları ile kendi oyununu oynatmasına izin verdiniz.
Instead, you let him rile you. Rile you into playing his game, his way, by his rules.
Hadi, dışarı çıkıp hep birlikte körebe oynayalım.
Shall we all go out and rile up a seeing-eye dog now?
Başına bir "şey" gelmedi Rile, biri onu çalılıklara sürükledi, ona tecavüz etti ve kafasına bir taşla vurdu.
A't.ing'didn't happen to her, Riley. Someone dragged her into the bushes, raped her and bashed her head in.
- Kovboy gibi
Rile them up, it's like John Wayne on acid.
Aslına bakarsan okul sporlarıyla ilgili saçma sapan bir makaleydi.
It was some bullshit article about affirmative action in school sports to rile everyone up.
Bir kez daha kızdır da, seni pişman edeyim.
. Rile me more, and you will be sorry.
- Beni kızdırmaya başladın.
You know, you're beginning to rile me, boy.
Rahipleri sarsacak bir hikaye istediğinde bana söyle.
Tell me when you want a story that will rile them up.
Ben burada sizleri bazı hatunları bile baştan çıkaracak elbiselerle giydirmek için bulunuyorum.
I'm here trying to outfit niggers with something to rile up some pussy.
Yani onun diğer adamla oluşu sizi pek rahatsız etmedi.
So her being with this other guy didn't rile you at all.
Belki de sırf beni sevindirmek için yapıyordu.
No. But maybe he was just trying to rile me up.
Bunlar bir arada olunca birbirlerini dolduruşa getiriyorlar...
They rile each other when they're together and whoops!
Onu en yüce öfke ve psikopatlığa ulaştırmak için çok zor şartlarda bıraktık.
In order to rile him up to supreme rage and strength, we have confined him in harsh conditions.
- Antonia ve baban dışarı çıktıklarında, eski kocası sinirleniyor muydu?
Antonia and your dad going out, that rile up the crazy ex?
- Ama şöyle bir şey var ki ben kızdırılamaz bir insanım.
But here's the thing... I'm un-rile-able.
Bak, E, seni kızdırmak istemem ama liste işini ben de yaptım.
Look, E, I don't wanna rile you up, but I've done the list thing.
İnsanları nasıl gıcık edeceğini biliyor.
She definitely knows how to rile people up.
Hey domuzcuk, hatalarının yüzüne vurulması seni kızdırmıyor mu?
"Hey, pig, doesn't it rile you up " to have your nose rubbed in your booboos?
Holly, kokunu almışken onu sinirlendirme.
Hide. You wouldn't want to rile him. Now he has our scent.
Hey, Elvis Presley, onları böyle coşturmamalıydın.
Dang, Elvis Presley, you didn't have to rile them up like that.
- Şunu biraz kızdırın.
- Rile him up!
Bunu yapmak sadece onu kızdırır.
It would only rile him up.
Değil mi, Riley?
Don't you, Rile?
Beni kızdırmak için getirdin onu.
You sent him in there to rile me up.
Bu doğru olabilir ama ben jürinin hisleri ile oynamaya çalışmayacağım, sadece gerçeği duymalarını istiyorum.
That might be true, but I'm not gonna try and, uh, rile up those passions. I just... I want them to hear the truth.
Tanrım beni kızdırmayı seviyorsun değil mi?
- God, you love to rile me up, don't you?
Efendim, onları kızdırmasanız iyi olur.
Sir, you'd better not rile them up.
8 yaşındaki hayaleti korkutmak için Bedford'ı kullandılar.
They used Bedford to rile up that 8-year-old ghost.
- Bu herifi kızdırmak istemezsin.
Jane, you don't want to rile this one up.
Seni kızdırmasına izin verme.
Don't let him rile me.
Prensi kızdırmak istemezsin.
Wouldn't want to rile the prince.
Nasıl olduğunu bilirsin.
Don't rile him.
Sizi kızdırmak istememiştim.
I didn't mean to rile you.
Bunun yerine, somon göçü başlayana kadar ayılar, kendileri için iyi bir alternatif olan zengin nektarlı çiçekler arar. Büyük bir somondan alacakları kaloriye denk olarak binlercesini yemeliler.
their rumbling hooves rile venomous snakes sensitive to ground vibrations.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]