Risen tradutor Inglês
834 parallel translation
Güneşin doğmasını bile istemiyorum.
It doesn't matter to me that the sun has risen already.
Bir yıldır yanımda doğmadın, utanmalısın.
Don't sound so brazen when you haven't risen in my world for the past year.
Bazı görgü tanıkları deniz seviyesinin düştüğünü iddia ederken diğerleri yükseldiğini söylüyordu.
Some witnesses claimed the sea level had dropped, others that it had risen.
Kıyı bölgeleri boyunca yaklaşık Büyük Britanya büyüklüğünde bir bölge, deprem sırasında 12 metreye kadar yükselmişti... karanın içlerindeyse, diğer bir geniş alan, yakalşık 2 metre çökmüştü.
Along the coastal regions, an area about the size of Great Britain had risen during the earthquake, up to 12 metres, while further inland, another vast area had gone down about two metres.
Hâlâ yanıtlayamadığı şey ise neden Alaska kabuğunun bir kısmı yükselirken diğerlerinin çöktüğüydü.
What he still had to explain was why parts of the Alaskan crust had risen whilst others had sunk.
George, depremler arasında olan şeyin kabuk sıkışması olduğunu farketti ki bu neden bazı bölgeler çökerken, diğerlerinin yükseldiğini açıklayabiliyordu.
George realised that it was what happened between earthquakes, as the crust was squeezed, that could explain why some places had gone down while others had risen.
Tüm Russia ayaklandı!
All of Russia has risen!
Şayenler ayaklanmadı.
The Cheyenne haven't risen.
- Mesih ölümden göğe yükseldi.
- The Christ has risen from the dead!
Okulların birinde, sınıftaki çocukların ayağa kalkıp, topluca askere yazıldıklarını biliyorum.
I know that in one of the schools, the boys have risen up in the classroom... and enlisted in a mass.
Benim gibi çalışan benim gibi yükselen birini tanımak zorundasın. Ve kim bilir dünya neyin doğru neyin yanlış olduğunu daha iyi yargılar.
You'll just have to learn that a man who's worked as i have, risen as i have, and who knows the world is the proper judge of what's right and wrong.
Sen ise kısa bir süre için onun yerini alacaksın, sonra tekrar yükseleceksin, tıpkı benim yükseldiğim gibi.
Thou shalt take its place but for a few moments, and then rise again, even as I have risen.
Böyle bir beyanat verdikten sonra şunu söylemeliyim ki, şu an 54 yaşındayım ama zamanında epey zorluklarla bu yola çıktım çok fazla yükselmediysem, sebebi geldiğim noktayı yeterli gördüğümdür!
After such a statement of principle... let me say that I'm now 54... that I started out... quite low... and... if I haven't risen very high, I've gone quite far!
Zor bir görevi üstlendim.
I have risen to a difficult task.
"Dün artık gömüldü yarın ise yeni yazılıyor"
"Tomainia was down but today has risen."
Zalimler yükselirken parlak vaatler verirler...
Promising these things, brutes have risen.
Bıyıklarınız biraz artmış gibi gözüküyor.
Your moustaches seem to have risen a bit.
Kanatlarından yükselen iyileştirme gücüyle
Risen with healing in His wings
Bu anın hakkını vermek isterdim.
It's all right. I'd like to have risen to the occasion.
Günahlarına tövbe ettikten sonra, aykırı düşüncelerin bir kez daha yüreğinde yükselmesi ne utanç verici!
Ah, what shame that after the abjuration of your errors, the devil of heresy has once more risen in your heart.
Bu gece General Galba kuzeyden geliyor! Ordunuz ayağa kalkmıştır!
Tonight general Galba marches from the north, your army has risen.
Her neyse, karşında tamamen yeni bir insan olarak duruyorum, küllerinden yeniden doğan bir Anka kuşu gibi.
At any rate, I stand before you now... an entirely new man, risen, as it were... like a phoenix from the ashes.
Adam dirildi ve kamyonla kaçtı.
And he's risen from the dead and gone offwith his truck.
Hazreti İsa bugün ayağa kalktı "
Jesus Christ is risen today. "
# Hazreti İsa bugün ayağa kalktı.
Jesus Christ is risen today
Göğe yükselen Hristiyana cennet ve cehennemi yaratan sO'nun tarafından size gönderilen bana inanmayanlara acı.
Woe unto you who do not believe in me, the risen Christ, who was sent to you by Him who made the heavens and the earth.
Kutsal sülünler, müneccimler,... Ben yoktan hayata başladım ve bakın ne kadar ilerledim.
Sacred pheasants, auguries, idols... I started in life with nothing, and see where l have risen.
- Ağaçlar bize doğru saldırıya geçti.
- The trees have risen to attack us.
Beklenildiği gibi, West'in ölümünden önce üç gün içinde bir hisse senedinin 57 puan yükseldiğini keşfettim.
And sure enough, I discovered that in the three weeks prior to West's death, a certain common stock had risen 57 points.
Şu ana kadar iki kişiyi dirilttik.
We have risen two so far.
Yine de kimse dirilenleri görmedi.
However, none of those risen have been seen.
Üç ölüyü diriltmeyi başardık.
We have successfully risen three of the dead ones.
3 kişiyi diriltmenize rağmen planımız başarılı olmaktan uzak, Ve sen Eros, eğer daha çok zaman, enerji ve gemi istiyorsan Önce operasyonun başarılı olacağını göstermelisin.
Even though you have risen three of the Earth dead,... the plan is far from successful,... and you Eros, must prove it an operational success before more time, energy, ships and your countrymen may be spent on it.
Güneş doğmadı daha.
The sun hasn't risen yet.
Ama ölü sayısı 91'e yükseldi.
The number of dead has risen to 91.
O dirildi.
He's risen.
Acı ve keder yere batacak, ve her şey yenilenecek... çünkü Tanrının oğlu dirildi.
Pain and sorrow will sink into the ground, and everything will be made new because the Son of God has risen from the dead.
Gibi bir çok sektör yükselişten bir anda düşüşe geçebiliyor.
Many sectors that had previously risen ended up dropping.
Aralandı, etrafta gezindi dinlenmiş gözlerim,.. ... ve bakındı kıpırtısız şekilde,.. ... neredeyim, nerede duruyorum bilmek için. "
Risen upright, my rested eyes I moved around, and searched with fixed ken, to know what place it was wherein I stood. "
Şu kesinki Arkham köyü bana karşı isyan çıkartmıştır. Ben de Arkham'dan intikamımı almak için ölüler diyarından döneceğim.
As surely as the village of Arkham... has risen up against me... so shall I rise from the dead against the village of Arkham.
Birbirine sarılmış durumda.
They've risen up in a gesture ofsolidarity.
Ünlü Kulaksız Hoichi'den biwa dinlemek istiyoruz.
Hoichi the Earless has recently risen to sudden fame. My lord would like to hear him play the biwa.
O kadar para kazanan profesyonel dostumuzun yemi yutması için tam üç yıl bekledim.
For three years I've waited, and at last my brilliant, highly paid professional friend has risen to the bait.
Çekimgücü 9.30'a çıktı.
Gravity pull has risen to 9.30.
Tansiyonunuz, yazdığınız her yazıyla birlikte üç kademe artıyor.
Your pressure's risen three points for every letter you've dictated.
Ama ben dirildikten sonra sizden önce Celile'ye gideceğim.
But when I have risen, I will go on before you into Galilee.
O burada değil ; söylemiş olduğu gibi dirildi.
He is not here ; he has risen, as he told you.
Çünkü ışığın geliyor. Rab'bin yüceliği üzerine doğuyor.
For thy light is come and the glory of the Lord is risen upon theet
Eğer geceleyin cesedi çalınırsa, insanlar kehanetin gerçekleştiğini düşünecekler.
If His body is stolen in the night, people will proclaim... -... that the prophecy is fulfilled. - That the Messiah has risen.
O dirildi!
He is risen.
O dirildi!
He is risen!