Roddy tradutor Inglês
276 parallel translation
- Roddy'nin ağzı doluydu... "
Roddy's got a mouthful... " All right!
Almanlar bu günlerde al yanaklı ve zevk düşkünü.
Krauts are nowadays roddy and voluptuous.
Roddy!
Roddy!
Bana 42 yıllık bir viski ver, Roddy!
A 42-year-old whisky, Roddy.
Roddy pistin dışına doğru spin atıyordu.
Rowdy was spinning across the track.
Jimmy, bu Roddy Craig.
Jimmy, this is Roddy Craig.
- Lüks hayat, Roddy!
- World exclusive, Roddy!
Roddy McDowall benim kayınbiraderin kuzenlerinden birine yakınmış.
Roddy McDowall is related to a cousin of my brother-in-law.
Çita'yı kim oynuyor?
Roddy McDowall! I'd be better than that!
Roddy McDowall mı? Ben daha iyi oynarım.
- I'd be better than CharIton Heston!
O "Baldırı çıplak Roddy Peeper".
He's "Rowdy Roddy Peeper".
Bu Roddy, Bay Svenning'in asistanı.
This is Roddy, Mr. Svenning's assistant.
- Hey, Roddy!
Security! Hey, Roddy!
O Roddy McDowall'dı.
That's Roddy McDowall.
Yine mi şu Roddy Doyle'un kitaplarından okudun sen Dougal?
Have you been reading those Roddy Doyle books again, Dougal?
Sen Roddy McDowall ol, ben de Liz Taylor.
You're Roddy McDowell and I'm Liz Taylor.
Bu benim eski arkadaşım Clive Roddy.
Well, this is my very dear old friend, Clive Roddy.
- Ben Clive Roddy.
- I'm Clive Roddy.
- Maris Crane, bu Clive Roddy.
Maris Crane, this is Mr Clive Roddy.
Roddy, sıkışmış bir top sadece.
Oh, now, Roddy, it's just a stuck ball.
Arti, benim capran iri, Roddy McDowall ve su kücük sevimli deri takimi?
Plus my huge crush on roddy mcdowell and those cute, little leather outfits.
Tanrı'nın yaptığı şeylerin açıklaması yoktur, Roddy.
Oh, there's no explaining God's will, Roddy.
Roddy, bu iyi ve güzel bir çizgi film.
Mm-hmm. This one's fine and dandy, Roddy.
Marge, Kabadayı Roddy ve Tayfun Todd'a bakabilir mi?
So, you think Marge could take care of Rowdy Roddy and Typhoon Todd?
Roddy, Homer çocuk yuvası işletmiyor.
Oh, Roddy, he's not running a day care center.
Bu gece Roddy McDowall'ın evinde parti var.
Party tonight at Roddy McDowall's.
Roddy, beni çok iyi tanıyorsun.
Oh Roddy, you know me so well. Yes.
- Roddy, ben de çok gitmek istiyorum.
- Oh, Roddy! I'd love to go there.
- Merhaba, Elinor. Roddy.
Hello, Elinor, Roddy...
Roddy, eminim bir şeyler içmek istersin.
Roddy, I'm quite sure you need some refreshment.
Roddy'yle birlikte olmanıza da çok sevindim.
And I am so pleased that you and Roddy are together.
- Roddy, biraz konuşabilir miyiz? - İzninizle.
- May I have a word, Roddy?
- Ama Roddy, saklamamızı söylemişti.
But, Roddy he asked us to keep it safe.
Çok yorgunum, Roddy.
I'm so tired, Roddy.
İyi geceler, Roddy.
Good night, Roddy.
- Ama Roddy, evleneceğimize göre paranın kime kalacağı önemli değil demiştik.
It's your right. But Roddy, we said it didn't matter who was left the money, since we were to be married.
- Roddy, dürüst olamaz mısın?
Roddy, can't you be honest?
Bunu geri alsan iyi olur, Roddy.
You better take this back, Roddy.
Hayır, Roddy burada değil.
What? No, Roddy is not here.
Çocukken, Roddy'yle güllerin savaşı konusunda tartışırdık.
When we were children, Roddy and I, we kept having this quarrel about the War of the Roses.
Mary'yi öldürmek için bir neden yoktu. Çünkü Roddy zaten benimle birlikte olmak istemiyordu.
There was no reason to kill Mary, because Roddy would never have stayed with me.
- Övünmek bir günahtır, Roddy.
- Sin of pride, Roddy.
- Neler oluyor, Bayan Roddy?
- is showing all sorts of encouragement.
Hayır, Roddy.
Oh, Roddy.
- Son çay servisi, Bayan.
Last service for tea, madam. Roddy.
- Roddy, yapma.
No, don't.
Roddy çok üzülecek.
Roddy will be so disappointed.
Roddy Pugh!
Roddy Pugh!
- Olmaz.
- Abso-not-ly, hot Roddy.
Roddy, mektubu yanıma aldım.
I decided to bring the letter, after all.
Roddy.
Roddy!