English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ R ] / Rolling

Rolling tradutor Inglês

5,143 parallel translation
Bunlar alabildiğim en yüksek topuklular Bende düz taban varda..
These are the highest heels I'm allowed to wear, because I have rolling arches.
Takım varmak üzere, herkes çok heyecanlı.
The team's rolling up right now, it couldn't be more exciting.
Kamera, çekim, motor!
Camera, rolling, shooting.
Bu tekerlekli bir güvercinlik.
That's a rolling pigeon loft.
Bir şeyleri açığa çıkarmak umuduyla, artık ne olursa kameralar beni yedi gün yirmi dört saat boyunca kaydediyor olacak.
The cameras will be rolling on me 24 / 7 in the hopes that if I uncover anything, anything at all,
Vahşi rüzgarın üzerindeki kış şimşekleri gibidirler bir yerden bir yere ortalığı ayağa kaldırarak dolanırlar.
They are like winter thunder on a wild wind, rolling in from a distance... breaking hard in alarm.
Senin problemin etrafındaki enayilere gürlemek.
Your problem is you're rolling around in the dirt for chump change.
mesela bana yuvarlanarak gelirsen işini yaparım diyor.
Sometimes he say come to my house rolling on the road then i will do your work.
Kameraların önünde stres daha da artıyor.
The pressure intensifies when the cameras are rolling.
İşlerin başından aşkın.
You have business rolling through the door.
Onun yerine yollarını kesmeyi deneyin.
Let's try the rolling block instead.
Yol kesme bilgisi alındı.
Rolling block in formation, check.
Merkez, yardım ekibini gönderin.
Dispatch, confirm rescue is rolling.
Bu muhtemelen benim topu ısrarla yandaki çukurlara yuvarlıyor olmamla alakalı değil mi?
This probably is about me continually rolling the balls into the recess gutters, isn't it?
Kameranın böylesine boktan bir sahneyi hâlâ neden çektiğini soruyor?
He is asking why the camera is still rolling for such a crappy shot?
Kayda devam etmesi para israfına neden oluyor, lanet olsun.
It costs money to keep rolling, dammit!
Pekala, bugünkü işimiz anlaştığımız üzere o kameranın sürekli çekim yapmasını sağlamak. Ve senden sadece benimle birlikte hareket etmeni istiyorum.
So, our job today is to keep that camera rolling, as we discussed, and I just want you to walk with me.
- Çekiyor musun?
- Okay, you rolling? - Yep.
Dan gerisini sen getir lutfen.
Dan here can get the ball rolling.
Tepeden düştüğünde oluşan yara izi hala duruyor.
You still got the scar from rolling down the hill.
O tepeden yuvarlanırken Luke'un ne düşündüğünü biliyor musun?
You know what Luke was thinking when he was rolling down that hill?
Konseri Rolling Stones'un bitirmesini istiyorlar.
They want the Rolling Stones to close the show.
Rolling Stones, James.
Rolling Stones, James.
Önce sen olacaksın, sonra da onlar gecenin yıldızı olacak.
It will be you, then Rolling Stones at the top of the bill.
Rolling Stones mu?
Rolling Stones, huh?
- Rolling Stones demek.
Rolling Stones, huh?
Rolling Stones.
Rolling Stones.
Rolling Stones'un bir tane çok satan plağı bile yok.
Rolling Stones ain't even ever had a hit record here.
- Rolling Stones demek.
Rolling Stones?
Şimdi de İngiltere'nin güzel yetenekleri Rolling Stones!
Here they are, those fine fellows from England, the Rolling Stones!
Dürüstçe söylemem gerekirse, dostum bana göre güvertede yuvarlanan serseri bir mayınsın!
If I may be so bold as to say, mate, as I see it, you're a loose cannon rolling round the deck.
Hala kayıttayız.
Still rolling, guys.
Tekrar etrafta olmana sevindim.
Great to see you're rolling around.
Mahkeme sürecini başlatacağım ve Will'e ameliyat sürecini anlatacağım.
I'm gonna get the ball rolling with the tribunal, and I'll explain the process to Will.
Thommo, gidiyoruz.
Thommo, we're rolling.
Zavallısın, Riggan. O gösterişçi tiyatrocu ibneyle uğraşıp bu boktan 700 kişilik yere hapsoluyorsun.
You are lame, Riggan... rolling around with that poncy theater fuck... in an 800-seat shithole like this.
Zar zor sudan çıktım sonra sahile koşup kumda manyaklar gibi dönmeye başladım.
I had to fight my way out of the water and went up to the beach. I was rolling around like a maniac in the sand... crying.
Para içinde yüzmüyoruz burada.
We're not exactly rolling in it here.
Lanet haberi okumana gerek yok!
We can do without the bloody rolling bulletin!
Öyleyse çamur içinde kalmayı kabullensem kavrulduğum çamurdaki kimliğime karşı koymasam nasıl olur?
So how about I just accept the mud and the tendency I have to find myself rolling in it.
Ben ön ayak olurum.
I will get the ball rolling.
Evet, çekiyorum.
Yeah, rolling.
Çekmeye devam et!
Keep rolling!
Sanıyorum ilk topu ben yuvarlayacağım.
I thought I'd get the ball rolling.
Başının arkasına doğru dönüyorlar!
They're rolling to the back of his head!
Biliyor musun, tepedekiler, yıllardır yasadışı girişi sağlayanlara.. kimin yardım ettiğini çözmeye çalışıyorlardı.
You know, the brass have been trying to figure out who's been rolling out the red carpet on illegal imports for years.
İtfaiye ve hava ambulansı yolluyorlar.
They're rolling heavy rescue and an air ambulance.
İkimiz baş başa sessizce yol alıyorduk ve çevremizdeki insanların sesleri duyuluyordu.
Just you and me rolling along and listening to the sounds of the people around us.
Sadece bunu yüksek sesle söyleyeceğim.
Just rolling along with this, out loud, right now.
Polis arabada ve kamera kayıt halinde.
The cop was inside. The dash was just rolling.
Sokakta bir gösteriydi, sarhoş sarhoş dolanıyor ve şarkı söylüyordum.
It was a show on a street and I was kind of rolling around drunk and singing.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]