English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ R ] / Rump

Rump tradutor Inglês

266 parallel translation
- Sokumdan mı olsun? - Evet.
- Off the rump?
Ve zeki şerifimiz dört gözle oraya gelmemizi beklerken biz doğuya gideceğiz. Orada bir arabaya atlayıp, sınırı geçeceğiz.
Then while that marshal's sitting, getting calluses on his rump... we'll set out to the east... jump the tracks there, and be over the border.
- Biraz yayları esnemiş ama...
- It's a little rump sprung, he...
Sonunda soluğu benimki hariç Teksastaki her kıçı damgalayarak alacaksın.
You're gonna wind up branding every rump in the state of Texas except mine.
Sana dedik, demirden bir eğer yaptırmalı.
I tell ya, he must have him a cast-iron rump.
Ama iyi bir biftek artığına bayılırlar.
But they enjoy a good rump steak
kıçını tokatla.
Oh, slap the trying lion, on his rump. By the way, when you see Strap, when you tell him he's no longer foreman.
Sadece arkadan pandik yemekten bıkmış.
That's right. She's just fed up with being whacked on the rump.
Canları cehenneme, hepsinin yüzünü şeytan görsün.
Rattle snatch, toad rump, stink drum, clod fetch every last one of them.
Yalancı Lisa.
Rump-Lisa.
Annem olmasa az buçuk toprağı olurdu.
He'd have a little rump of land without her.
Bende bir çıban var, düşündüm ki, hemen onu deşersin.
No, I have a carbuncle on the rump. Figured you could lance it for me.
Şu da var ki, meclis üyesi ne kadar etkili olursa olsun (... ) konu terfiye gelince işler değişir.
Mind you, no matter how influentual any councillor may be (... ) but when it comes to promotion there is the rump.
71 millik soğuk ve yorucu bir yolculuk... dünden beri.
71 cold, windy, rump-bumping miles since yesterday.
Siyah bacaklar, çarpıcı beyaz lekeli siyah tepelik ve gözün üstünde beyaz bir çizgi.
A black rump, a black crown with a bold white flash, and a white line over the eye.
Ayağımı asil kalçasının altına koydum ve bir saniyede ambar kapağından aşağı ittim.
My foot under the royal rump and she was below hatches in a twinkle.
Kıçına iyi bir tekme haricinde! Patlamamadan dolayı özür dilerim, ekselansları.
Except for a good kick in the rump if Your Grace will pardon the expression.
Tırnaklarımın altında motor yağı kıçımda nasırlar ve kimseye bir faydası olmayan bir cüzdanım var.
I got grease under my fingernails, I got calluses on my rump... and I got a wallet that wouldn't make a down payment.
Böyle el yordamıyla mı seviştiniz.
"This is your rump, and this must be..."
Sen ne bekliyordun ki? Kadına bir meşe palamutu verirsin, sonra kendini meşe kazığı üzerinde bulursun, ruhun duymaz.
Give a woman an acorn and you're up to your rump in oak trees.
Kel başa şimşir tarak.
Ten pounds of trousers for two pounds of rump.
Üzerimde Lenin'in emirlerini taşırdım.
I wear the Order of Lenin on my rump.
Bazen de kıçlarına tokadı basmalısınız.
And sometimes you have to give them a slap on the rump.
Benekli bir at arıyorum.
I'm looking for a horse with spots on his rump.
Seni boynuzsuz, kızıl butlu.
You muley, red rump roast.
- Kereviz çorbası ve biftek... Yapma!
- Celery soup and rump steak.
Ben yattığım yerden kalkıp New York'a döneyim en iyisi.
I can get off my rump and go back to New York.
- Senden kaçmalıyım!
- I ought to paddle your rump!
- Hala Buchanan kalesinde kıçının üzerinde oturuyor mu?
Still sitting on his rump in Fort Buchanan?
Bay Frampton budunuz hakkında.
Mr. Frampton vis-a-vis your rump.
- Budunuz.
- Your rump.
Sessizlikte biftek mi?
Rump steak? In silence!
- Biftek alayım ben.
- A rump steak.
- Bir biftek.
- One rump steak.
... ve yedikleri farklı. Çünkü ben bir Cheyenne kadını değilim, mavi asker... Asla olamayacağım ama sana gerçeği söyleyeceğim...
... and they eat different because I am not a Cheyenne, Solider Blue, and I never will be but I can tell you right now that I'd rather be one than any rump butt soldier... of any blood thirsty army you can name!
Kuşkusuz bir yerlerde vahşi bir antilop bulabilirim.
Hah, Hah, how about it Missy? What about a juicy rump steak? Huh?
Bu iş yüzünden başın gerçekten belaya girebilir.
You know you can get your rump in a sling for this mess?
Burkmalar, şişlikler, sıtma ve eyer ağrıları için.
For sprains, bunions, ague and saddle rump.
Onları, bir ayakları atın sırtında... bir bilek yeleye dolanmış vaziyette... atın boynunun altından ateş ederlerken gördüm.
I've seen them run with one foot on the horse's rump one wrist through a loop in the mane shooting arrows and guns under the horse's neck!
Götüne giriyorum!
I'm coming on your rump!
Ne? götüme mi?
- What's "my rump"?
Böyle bir iki sabah daha olursa kafayı yiyebilirim.
Somebody's gonna bust a rump around here one of these mornings.
- But biftek?
- Rump steak?
- Fermuar sıkıştırdı!
The zipper, you moron. It's caught in my rump!
Dalga geminin kıçına vurdu.
A wave slapped her rump around.
Butlarım da çok iyidir, efendim.
The rump is very good, sir.
Hadi, söylesene Gillette. Bunca yildir kiçinin üstünde oturdun da... neden birden bire kiçimin killari agarmiºken peºimden geldigini anlat.
Go on, tell them, Gillette, how you been setting on your rump for all these years... all of a sudden you start chasing me till I about turned into raw meat.
Biraz kıç tekmeleyeceğiz.
We gonna kick some rump.
Bilerek sorun çıkarmıyor.
She doesn't mean to be a pain in the rump.
Bir kilo sokumdan, dilimlenmiş.
Two round off the rump.
Haydi kalkıp şu işe bir son verelim!
And them up in them rocks that are skinnier than a snake's rump!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]