Salım tradutor Inglês
6,872 parallel translation
Söz. El sıkışalım mı?
Shake on it?
Um, buna ise sanırım şal diyorlar.
Um, this is a... I guess you would call it a wrap.
Sal mi? Evet, New York'ta yaptığımız işe yeşil ışık yakan adam.
He gave us the green light in New York.
Bir iki raund kapışalım mı?
You want to go a few rounds?
Salı günü bir planın var mı?
Um... y-you doing anything Tuesday?
Şalına bayıldım.
I love your wrap.
Bugün salı mı?
Is it Tuesday?
Taco salısı mı?
Is it Taco Tuesday?
Hadi acele edin de yarışalım artık.
Let's hurry up and race already.
Beyler, yarışalım mı?
Gentlemen, up for a little race?
Nuerburgring'e kadar yarışalım mı diyorsun?
Are you saying we should race to the Nuerburgring?
Salı günü uyar mı yoksa bu haftayı eski resimlerine mastürbasyon yaparak mı geçireceksin?
Does Tuesday work for you, or are you gonna be too busy this week masturbating to old pictures of yourself?
Salı mı diyoruz?
So, Tuesday, though?
- Gelecek hafta salı mı yani?
- You mean Tuesday next week?
Salı günü paramı alıyorum.
On Tuesday I'm getting my money.
Birkaç yere telefon edelim. O puştu yakalayalım. Haydi.
Ever since the book came out, has Uncle Sal threatened me.
Doğru ülkede, doğru zamanda ve doğru dinle doğmamızı sağladığı için ona ayrıca bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz.
Where the hell are you, Tommy? Your uncle wants you to come home! Say Uncle Sal I feel good.
- Evet, ama salınmadım Lordum.
Yes, but I'm not released, m'Lord.
- En azından oturup tartışalım bunu.
Well, let's at least discuss this. No.
Saul'un salıverilmesinde onlarla işbirliğine pek güvenmediğimi söylemeliyim.
I've got to say, I'm not overly confident about securing their help in Saul's release.
Başkan Saul'un salıverilmesi için yardım paketini kozunu kullanıyor.
The president's using the aid package to leverage Saul's release.
- Ya bebişim tamam, hadi gel barışalım.
- Come on, baby, let's make up.
Yine de yatağa gitmeye çalışalım, tamam mı?
Okay, well, let's just try to get you in bed.
Konuşman üzerinde çalışalım.
Let's just keep working on your speech.
Oraya kadar yarışalım.
I'll race you there.
- El sıkışalım.
- Shake on it.
Gelin, yarışalım.
Come on, I'll race you.
Bay Agos'un sonraki kefalet salınmasına uygun olup olmadığına dair bir fikriniz var mı?
You have an opinion... On whether Mr. Agos is fit for further bail release?
Gidip küçük dostumuzla tanışalım.
Let's go meet our little friend.
Bırakın çalışalım yoksa bu adam ölecek.
Give me some space or this guy's gonna die.
Meslektaşlarınızdan biri olduğunun farkındayım ama tersköşe yapmamaya çalışalım.
I know she's one of your colleagues but let's try not to get ahead of the curve.
Biz aşağıda çalışalım, sen burada oturmuş...
We're downstairs working, and you're up here listening to...
Tamam. Öncelikle o kulağa "osur-sal" mış gibi geliyor yani "biri şu anda osurdu" der gibi.
Okay, first of all, it sounds like fart-isan, as in, "a fart is in this room right now."
Bu yüzden rica ediyorum, lütfen. Doktoru sal. Yarın beraber Sionis İştiraklerine gidelim.
So I'm asking you, please..., let the doc out and tomorrow... you and I will go check out this...
Giderayak kulağına bir şeyler fısıldadı mı bari? Buradan çıkmak için cadısal bir yol falan?
Well, did she happen to whisper a safe word in her last breaths, a clue maybe, witchy path out of here?
Birlikte çalışalım şu davada.
Let's work together here.
5'ten önce veya yarın 7 ile 3 arasında ya da gelecek salı günü Romy'nin yerine baktığında.
Uh, before 5 : 00 P.M. or tomorrow from 7 : 00 to 3 : 00, or next Tuesday when she covers for Romy?
Yürü bakalım kölem ve ölümlülerin dünyasına kaosu salıver.
Go, my minion, And unleash chaos on the mortal world.
Birlikte çalışalım.
Let's work together.
- Salı mı?
Tuesday.
Salındığına dair bir tebliğ aldım.
I got a notification that she'd been released.
Neden sayısal sesli mesaj cihazımız yoktu bizim?
Remind me why no digital voice mail.
Bir zamanlar çocuk taşımış olduğun bölgeyi, bilinçaltısal koruma belirtisi.
A subconscious protection marker where you once carried a child.
Bunu arabanın dışında tartışalım.
Let's discuss it outside the van.
Profile uyan hastaların salındığı yerel merkezlerin hepsine baktım.
I have checked all local rehab facilities for recently released patients that fit the profile.
Dağılalım ve bir yol bulmaya çalışalım.
Let's spread out and try to find a way down.
Ben Salı günü yoklama yerinde de yardım kaydoldum.
I signed up to help out at the polling place on Tuesday.
Bilirkişi yollamamız lazım, şayet özellikle şu doğu bloğunda yapısal hasar varsa pek de şaşırmam.
We'll need to send in a surveyor, but I wouldn't be surprised if we found some structural damage, uh, particularly right here in the eastern elevation.
Bakın, Brian büyük ihtimalle nasıl göründüğünün farkında, yani haydin ona destek vermeye çalışalım.
Now, remember, Brian's probably very self-conscious about how he looks, so let's try to be supportive. Brian!
- Şu andan itibaren konuşmamaya çalışalım.
Let's just try not to talk from now on.
Bu yüzden Fitz-Simmons'ı da aldım ki sadece tapınağı bulmak değil, mekanın yapısal bütünlüğünü hesaplayıp yaralanma ve yıkımı minimuma indirelim diye.
That's why I brought Fitz-Simmons... not just to find the temple but to assess its structural integrity, minimize injury or destruction.