Sausage tradutor Inglês
2,038 parallel translation
- Çeyrek salam. - Ben bir bira alayım.
Leaving 1 / 4 of sausage.
Kulağına sosis soksan daha iyidir yani...
Please like shoving a sausage in ear canal feels good...
... en büyük boy çift peynirli, çift peynirli ve İtalyan sosisli.
... extra large double cheese, double cheese and with Italian sausage.
Yumurta ve krebinin yanına sosis mi istersin, sucuk mu, yoksa ikisini de mi?
Do you want sausage or bacon or both with your eggs and pancakes?
Sahanda yumurta. Sucuklu omlet. Kızarmış patates.
Sunny-side eggs, sausage with bacon, home fries, homemade biscuits and country gravy.
- Sosisli makarna ve biraz da çikolatalı dondurma.
- Sausage and macaroni, and a little chocolate ice cream.
Eğer bu yan etkilerden bir ya da birkaçına sahipseniz satıcınıza danışın.
- Oh, do you? - Indeed. - Favorite sausage?
Kendimi vejetaryen restoranındaki bir sosis gibi hissediyorum.
I feel like a sausage in a vegetarian restaurant.
Dün geceki berbat sosisli böreklerle ilgili bir kâbus gördüm.
I was dreaming about how awful those sausage rolls were last night.
Ama bugün püreli sosis günü değil miydi?
Isn't today sausage day?
Sosis al. Jambon, peynir ve- - Sen ne istersin?
Get some sausage... ham, cheese, and...
Şu durumda başlangıç olarak size mantarlı omlet yapabilirim. Bir tabak soğuk et. Jambon, sosis, pate.
Oh, in that case, I can make you a mushroom omelet, a plate of cold meats to start, ham, dry sausage, pâté.
Beni bögürtlenin üzerinden sosu alırken izleyebilirsiniz.
You can watch me play pin the sausage on the bramble.
Salam ye o zaman.
Take a sausage, then.
Bir daha asla sosis yemek istemeyeceğim.
That I'll never want to eat a sausage ever again.
Sadece bir sosisti.
It was a sausage.
Ağzındaki sosisten daha büyük bir şey ister misin?
Want something bigger than that sausage in your mouth?
Bavyera tipi sosis ve lahana turşusuna meraklıymış. Bu arada ikisi de çok lezzetli.
He's very partial to the Bavarian sausage and sauerkraut they served, both of which, by the way, are delicious.
Senin yüzünden, bazı zavallı serseriler donmuş sosisle öldüresiye dövülüyor.
Because of you, some poor punk got beaten to death with a frozen sausage.
İnmen gerekiyor binmen gerekiyor, yeter artık!
Am I supposed to get in or out as I'm told, like a bag of sausage? !
Graystone usulü yumurta, yaban mantarı sosisi biberiyeli ekmek, ve elbette siyah çayın.
Eggs a la Graystone, wild-mushroom sausage, rosemary bread and, of course, your black tea.
Ibro bize Visoko'dan sucuk getirmişti...
When Ibro brought us smoked sausage from Visoko...
Bütün bina, sucuğun etrafında toplanmıştı!
The whole apartment building gathered around one sausage!
Roark'ın bu hafta yayınladığı yazılımda benim gelişimine yardım ettiğim yerler olduğuna eminim.
The sausage? Roark released'a new software this week that I guarantee it has the components I helped develop.
Evet, pepperoni gayet iyi tatlım.
Si', the sausage is fine, honey.
Ne lezzetli bir acı sosları var ne de sosisleri ve pizzanın üstüne ananas koyuyorlar.
They got no good red sauce, no sausage and they put pineapple on their pizza.
Demir seviyem düştü, ve saat 09.00'a kadar sosisli çörek servisi var.
My iron's low and they serve sausage biscuits till 9.
- Bilirsin sosise bayılırım.
- I know you love sausage.
Ekstra, büyük, sosisli ve kocaman köfteli.
Extra large sausage and giant meat balls.
İşte bunun için toplandık.
Here, briefly, why we are gathered here. Not a sausage is not understood.
Sosis isteyen?
Sausage, anyone?
Sosisimden istemediğine emin misin?
Sure you don't want some of my sausage?
Sosis yemem.
I don't eat sausage.
En iyi sosisi neresi yapıyor biliyor musun?
You know who's got great sausage?
Sosis ister misin?
Do you want the sausage?
Bir kanun adamını sosinizle kendi çıkarlarınız için kullanmışsınız.
Manipulating an officer of the law with your sausage.
Elimde adının yazılı olduğu bir sosis var!
I have a sausage with your name on it!
- Kanlı sosis de yapacak mıyız? - Elbette!
- And blood sausage?
Sosis ver ona.
Give her a sausage.
Sosis verelim.
Now give him a sausage.
Hadi ama, bak ne de güzel bir sosis.
Come on, it's good sausage, is that.
Hadi sosisini bitir, yapacak işlerimiz var.
Come on, finish your sausage, we've got work to do.
Sabahki, sosislerden yaptığım suratlara benzedi.
She looks like that sausage face from this morning!
Beni bir tavuk gibi asmıştı ve sosisler yüzümde sallanıyordu yine hep aynı rol!
Had me trussed up like a chicken, big sausage dangling in me face. Typecasting again.
- Tavuk sosis.
- Oh, a chicken sausage.
Dün gece yarısında sosisli ve yumurtalı sandviç yedin.
You had a sausage and egg sandwich at midnight last night.
Bekârlığa veda partisi için gerçekten heyecanlıydım. Ama bir abazan partisi olmaması için dua ediyordum.
I was really excited about the stag do, but I was praying it wasn't going to be a sausage party. { You know?
Orası bir sosis fabrikası Üç yıl önce onları geri çevirmiştim.
It's a sausage factory. I turned them down three years ago.
Ben vejetaryen yemeği söylemiştim ama bunun içinde bir tür sosis var.
I ordered a vegetarian dish, and there's some kind of sausage in it.
Görünüşe bakıIırsa bunun içerisinde sosis var.
This looks like it has sausage in it.
- Ben de.
[WHISPERS] I love sausage.