Saïd tradutor Inglês
323,047 parallel translation
Gemide kalmanın çok tehlikeli olduğunu söylememiş miydiniz?
I thought you said it was too dangerous to be on board.
Yeterlilik taraması falan dedi ama şimdiye çoktan bitmeliydi.
Said something about an efficiency scan, which should've been done by now. - How strange.
Keşke deseydim dediğim şeyler yerine keşke yapsaydım dediğim şeyleri yapmanı istiyorum.
I want you to do the things I wish I would've done instead of the things I wish I would've said.
Evet, Darhk yumuşadığını söylemişti.
Yeah, Darhk said you'd gone soft.
Gideon, 1942'ye dönüyoruz dedi.
Hey, Gideon said we're going back to 1942.
Yaptın mı, Silahı dediğim gibi mi tuttun?
You did it! You held the gun like I said?
Hep ilk görüşte aşık olduklarını anlatırlardı.
They always said that it was love at first sight.
Flynn'in herkesi ve her şeyi yok etmesine izin vermeyeceğini söyleyen sendin.
You're the one who said we can't let Flynn take a wrecking ball to everyone and everything.
Yorum yapmayacağım dedim.
I said no comment.
O sadece... benim hakkımda endişelendiğini söyledi.
He just... he just said he was worried about me.
Ve dediğiniz gibi Al'i 20 yıldır hiç görmedim.
And like you said, I haven't seen Al in over 20 years.
Sorunu hallettim demiştin.
You said you had them.
Flynn üç kişinin beni görmeye gelebileceğini söylemişti.
That guy Flynn said these three might come looking for him.
Patronun istediği kadar gelmeyebilir dedi.
'Cause your boss said to take all the time you need.
- Bitki gibidir dememiş miydin?
I thought you said it was like a plant?
! Eğer bunu Peter söyleyeydi, Hepiniz gülmekten aklınızı kaybederdiniz.
If Peter said that, you all would've lost your minds laughing.
Benim helikopterim demedim asla.
I never said it was my helicopter.
Evet, asla öyle olmadığını da söylemedin.
Yeah, never said it wasn't.
One direction'un bir üyesi olmayı beceremediğini söyledi.
Um, he said you couldn't cut it as a member of One Direction.
Hmm.
What if he just said he was really, really, really, really, really, really sorry. Hmm.
Kutsal kelimeleri söylediğinide onu Azuria'nın köle kampına gönderdin.
You sent her soul to the slave camps of Azuria when you said the sacred words.
Bekle, ama daha demin... dedimki...
Wait, but I just... said that...
Uh, ortalıkta dolaştım ve dedim ki...
Uh, you know, I just kind of hung around and said...
Doktorun, babamıza iç kanamasının olduğunu söylediğini bilmelisin.
You should know that the doctor said Dad has internal bleeding.
Kaplan Lily'nin demesine göre, bir zamanlar Kara Peri'yi sürgüne göndermiş bu.
Tiger Lily said it had been used to banish the Black Fairy once.
Isaac, Yazar güçlerimin bana bir şey anlatmaya çalıştığını söylemişti.
Isaac said the Author's powers are trying to tell me something.
Ormanda saklı olduğu ve onu korkunç bir canavarın koruduğu söylenir.
It's said to be hidden in the woods, and there's a horrible monster that guards it.
Dediğin gibi.
Well, it's as you said.
Sadece kalçasını kırdığını söyledin sanıyordum.
I thought you said she'd only broken her hip.
30 yıldır dedi, denizlerde yol aldım, iyiyi kötüyü gördüm.
"For 30 years, he said, " I've sailed the seas and seen good and bad,
Diyelim ki senden hoşlandığımı söyledim?
Well, what if I said I like you?
- Yakın arkadaşlıklar kurmadığını söyledi.
She said you didn't form close friendships.
Mayın yüzünden öldüğünü söyledin diye düşünüyordum.
I thought you said it was a land mine.
- Evet, ama az önce dedin ki- -
- Yeah, but you just said...
Riggs'ten akşam yemeğine çıkmasını istedim. Ama hayır dedi, bu yüzden kesinlikle profesyonel.
I did ask Riggs out to dinner, but he said no, so this is strictly professional.
Bay Ruiz beni aradı çünkü dedi DEA bir anlaşma yapmaya hazırdı, Ve müzakereye yardım etmek için oradaydım.
Mr. Ruiz called me because he said the DEA was ready to make a deal, and I was there to help with the negotiation.
Buraya geldiğinden beri bir kelime bile etmedi, Fakat federal süperaksda olduğu zaman değişecektir.
He hasn't said a word since he's been here, but once he's in federal supermax, that will change.
Değer verdiğimi söylediğimde, Biraz pozisyonumu abarttı, ama bak, Tek istediğim beni koruduğun...
When I said I had value, I might have overstated my position by a little bit, but, look, all I ask is that you protect me... from whoever's trying to kill me.
Benim kayıtta olmadığını söyledi.
He said it's not on my record.
Palmer beklemek istediğini söyledi.
Palmer said to wait.
Uh, lütfen, ona "çok uzun" dediğimi söyleyin.
Uh, well, please tell him that I said "so long."
- Silahın olduğunu söyledi.
- He said you had a gun.
Çocuğun dediğine göre silahını onun başına doğrultup tehdit etmişsin onu.
The boy said you pointed the gun at his head and threatened him.
Dediğim gibi, Kötü niyetle mülküme giren biri sandım.
Yeah, well, like I said, I thought he was an intruder.
Bana ne dediğini duydun mu?
Did you hear what he said to me?
Meşgulüm dedim!
I said busy!
Bir şey sorabilir miyim? Seçeneklerim var demiştin.
Do you mind me asking... you know, like you said, you know, you've got options.
Ama sen kapı komşum olduğun için böyle sorunlar ortadan kalkar.
There's something to be said for right next door.
Ne yazmış söyle lütfen.
Tell me what he said, please.
Telefonda dediğim gibi emekli oldum.
Well. As I said on the phone, I'm now retired.
Söylediğim gibi artık emekliyim ama...
As I said, I'm now retired, but, um...