Seen tradutor Inglês
110,944 parallel translation
Ne zamandır görüşemedik...
I haven't seen you since Tommy...
Çitalı ayak tırnaklarımı gördükten sonra benim için kapışıyorlar.
After they seen my cheetah toes, everybody been fightin'over me.
Gerçekten, bunu gördüm.
- What? Trust me, I've seen it done.
Aleida, şunu gördün mü?
Aleida, you seen this?
Dosyanı gördün mü?
Have you seen your file?
Seni diğer mahkûmlarla gördüm.
I've seen you with the other inmates.
Önceden kestirmeliydim.
I should've seen it coming.
Sabahtan beri Ruth'u görmemişler.
They haven't seen Ruth and the boys since this morning.
Tuck, hiç şüphesiz gördüğüm en büyük zekâ özürlü sensin.
Tuck, you are, without a doubt, the biggest retard I've ever seen.
Bubbe gördüğü en güzel şeyin onlar olduklarını söylemişti.
Bubbe said they were the most beautiful she'd ever seen.
Sizi 20 yıldır görmedik. Ebeveynleriniz oyun hamuru heykellerinizi attığı için kaçtığınız günden beri.
We haven't seen you in 20 years, not since the time you ran away because your parents threw out your Play-Doh statues.
Hem de daha önce hiç görmediğimiz gibi bir felaket.
A disaster the likes of which we have never seen.
Daha önce bu kadar hızlı hareket ettiklerini görmemiştim.
I've never seen them move so quickly.
Kardeşinizi gördünüz mü?
Have either of you seen your brother?
Dinlediğini gördüm.
I seen you listening in.
Şimdi buradaydılar.
You seen Sally and Jonas?
- Hiç kimseyi görmedim.
- You seen your mother and Jonas?
- Sadece silah sesi duydum.
- I ain't seen nothing.
MK yeteneğin uzun zamandır gördüklerimin en güçlüsü.
M.K., your gift is the most powerful I've seen in a long time.
11 yaşımdan beri manastırdayım. Üstat'ın daha önce bir keşiş adayının sorumluluğunu aldığını hiç görmedim.
I've been at this monastery since I was 11, and I've never seen the master take on a novice before.
Ben henüz bir hayvancılık görmedik.
I haven't seen any livestock yet.
Onu gördün mü?
Have you seen her?
Pekala, demek ışıkları sen de gördün.
OK, so you've seen the lights.
Bayım, köpeğimi gördünüz mü acaba?
Please, sir. Have you seen my dog?
Işıkları gördü!
He's seen the lights.
Daha önce kimsenin ölmesini izlememiştim.
I've never seen anyone die before.
İnsanların öldüğünü daha önce de gördün, değil mi?
- You've seen people die before, yeah?
Madem o kadar umursuyorsun kaç kişinin ölümüne şahit olduğunu söyle.
If you care so much, tell me how many people you've seen die?
Buralarda bir gemi dövmesi.. ... olan bir adam gördün mü hiç?
Have you ever seen a man around here with a tattoo of a ship?
Şu an limandayız ve gemi dövmeli biri gördüm mü diye soruyorsunuz.
We're stood by the docks. And you just asked me if I've ever seen a man with a tattoo of a ship.
Don olduktan sonra garip davranan birileri dikkatini çekti mi?
Have you seen anyone acting suspiciously since the freeze?
Burayı görmeden seçtim.
I picked my room before I'd even seen up here.
Belki de yatmadan önce arkadaşına bir bakmalısın. Şu odasından çıkmayan ve garip müzikler çalan... -... arkadaşından bahsediyorum.
Maybe before you do, you should check on your friend, who hasn't been seen for a day and who has strange music coming out of his room.
- Daha önce karşılaşmış gibi konuşuyorsun.
You're talking like you've seen things like this before.
Bu gezegenin yerlileri olabilirler ama daha önce... -... görmemiştim, sen gördün mü?
Well, they could be native to this planet, but I've never seen them before.
Biz niye görmedik?
We haven't seen them.
Suratını görmeliydin, Pauline!
You should have seen him, Pauline!
Aslında sadece bir parçayı görmüşken bütünü gördüğümüze inanırız.
We believe we see the whole, when, in fact, we've only seen a fraction.
Programınızı gördüm.
I've seen your calendar.
Hiçbirimiz bir hükümet devrimine dahil olamayız.
None of us can be seen taking down a government.
Bu insanların sahip olduğu umuda ve amaca tanık oldum. Bugünlerde onlar için endişeleniyorum Sam.
I have seen the hope and purpose these people have, and today I'm worried for them, Sam.
Seni Bayan Maric'le birden fazla kez yakın sohbet ederken gördüm.
I have seen you in close conversation with Miss Maric on more than one occasion.
Onca yıllık öğretmenliğimde hiç böyle saygısızlık görmedim.
Never, in all my years of teaching, have I seen such disrespect.
Sen hiç bir erkeği yemek yerken gördün mü?
Have you ever actually seen a man eat?
Normal doğum görmüş biri söylüyor bunu.
I've seen a live birth before.
İzlediklerimden birini sen yazmış olabilir misin?
Have you written anything I might have seen?
Hamilton'ı izledin mi?
Have you seen Hamilton?
Görebilirsin ama görünmezsindir.
You can see, but can't be seen.
Metrodaki afiş var ya?
You seen that sign on the subway?
Haberleri gördün.
Look, you've seen the news.
– Peki isteğiniz ve özveriniz var mı?
Have you seen Albert?