Semen tradutor Inglês
1,086 parallel translation
8 Temmuz 1979 günü, bütün Nobel almış olanların babaları toplanılarak Birleşmiş Milletler askerleri tarafından silah zoruyla plastik kaplarda meni vermeye zorlandılar. Bunlar dondurulup Rockefeller buz pistinin altında saklandı.
July eighth, 1979 all the fathers of Nobel Prize winners were rounded up by United Nations military units and actually forced at gunpoint to give semen samples in little plastic jars which are now stored at Rockefeller Center underneath the ice skating rink.
Ne bir iz, ne bir lif, ne meni, ne de bir saç teli.
No prints, fibres, semen or hair.
Sperma yok burası dışında kan da yok.
No semen... ... no blood, except hers.
Prezervatif bulmuş, Kyle'in sperması, kızın parmak iziyle.
They found a condom with Kyle's semen and the woman's fingerprints on it.
Martin, şuradaki meni damlalarıyla ilgili ne söyleyebilirsin?
Martin, what can you tell me about the drops of semen over there?
- Peki ya morgdaki meni?
- What about the semen in the morgue?
Yani sizce iyi sperminiz var?
So as far as you know... ... you have good semen?
Bu büyük bir sorun ve bunu düzeltmek için Blackwell spermlerinden bir fincan getirdim.
and I was not saying the call letters right. It's a big problem, so in order to rectify this, I brought in a cup of Blackswell's semen.
Sperm mi?
Semen?
Ültraviyole ışıkta meni parlar.
Semen glows in ultraviolet light.
Onun kan grubuna uyan bir meni örneği bile buldular.
They even got a semen sample that matched his blood type.
Ve donu sürekli meni lekeli olacaktır... çünkü tecavüz edecek birini bulamazsa sÜrekli masturbasyon yapar.
And his pants will be crusted with semen... from constantly jacking off when he can't find a rape victim.
Aç bir hayvan gibisin onunsun, benimsin, spermlerimiz senin içinde birbirine karışıyor.
You're like a hungry beast, you're his, you're mine, our semen mixes in your belly.
Bazen. - Hiç kendini hapishanede oturmuş müdürün bir kap meniyi gelmesini beklerken canlandırmış mıydın?
Did you dream of waiting for a warden to bring out a cup of semen?
- Sonra da spermlerden bahsetti.
- And then she was telling us all about semen...
Öyle tahmin ediyorum, ama külodu yırtılmamış - - Ve belirgin bir sperm izi yok.
I'm assuming that, but there's no tear in the panties and no obvious sign of semen.
- Sperm izi var mı?
- Any trace of semen?
Menisi tutarsa- -
If his semen matches- -
Naber, Semen? Ha?
What's up, Semen?
Beyni endişeyle, kasıkları hiperaktif meni ile zonkluyor.
His cerebral cortex pounds with anxiety... his loins, with hyperactive semen.
Ama dişinin yumurtası ağzında değil, keşfettiğine göre ve eğer ağzında olsaydı bile meni erkeğin dilinde değil.
But her egg is not in her mouth, he discovers... and even if it were, his semen is not in his tongue.
İçindeki krem meniyi yakalayıp dişinin rahmine ulaşmadan yok eden spermisit adında aktif bir malzeme içeriyor.
The cream in question contains an active ingredient known as spermicide... which preys on the chemical makeup of semen... destroying it before it can reach the female's womb.
"Sperminatör" - - meni düşmanı.
"Sperminator" - - enemy to all semen.
- Sperm mi?
- Semen?
Meniyi yutmak tehlikelidir.
Swallowing semen is dangerous.
Ling, altı aylık, on iki adımlık sperm tutma planından sonra...
After the six month, 1 2-step semen retention plan, I might- -
Döle benziyor.
It looks like semen.
- Evet. Jazmin'in elbisesinde sperm lekesi vardı.
There's a semen stain on Jazmin's dress.
Dün gece, Itzhak Perlman konserini kaçırdım. Bizzat sperm örneğini hazırladığımdan ama öbür testler bir hafta sonra çıkar.
I prepped the semen sample personally but PCR takes a week.
Sperm örneğin laboratuarda. Kan örneğini bekliyorlar.
Your semen sample's at the lab awaiting your blood.
DNA karşılaştırması için sperm örnekleri gönderdim.
- I sent semen traces out for DNA.
Umut'u senin semeninle yapay olarak döllemeyi başardım.
I've manage to artificially inseminate Hope with your semen! I HAVE SEAMEN?
Umut'u senin semeninle yapay olarak döllemeyi başardım.
I have managed to artificially inseminate Hope with your semen.
Tecavüzcüler spermlerini bırakırlar.
Rapists leave bodily fluids- - semen...
Çamaşırlarında, derilerinde, saçlarında, ağızlarında ya da anüslerinde kanıt olabilecek bir sperm bulamadık.
We found no evidence of semen on the clothes... skin, hair, mouth, or the anus.
Ben size iş bulabilmek için ne yapıp ne yapamayacağınızı... -... öğrenmek istiyorum.
I'm just wondering why that strikes you as a qualification for semen donation.
Ellerinde seçilmiş sperm bulunduğuna inanamıyorum.
I can't believe they have sex selected semen.
Sperminden bir parça.
A match on his semen.
Tohum.
The semen.
Tohum yok, Tanrı yok.
No semen, no God.
Tohum kutsaldır.
Semen is sacred.
Sperm ve vajinaya girme izi var.
Positive for semen, vaginal penetration.
- Meni yok.
- There's no semen.
Sperm!
Semen!
Ultraviyole ışınla karnındaki sperm kalıntılarına bakmalıyız.
We need to do a UV light and check for semen on her stomach. - We don't have one.
Beni soğuk duşa sokup üstümdeki spermini yıkadı.
He had me in a cold shower... washing his semen off me.
Sperm var ama hemen heveslenmeyin.
There's semen but don't get too excited.
Saç, sperm, morluklar var. Bir de yeni yırtılmış kızlık zarından kan.
It turned up hair, semen, bruising, and blood from a freshly perforated hymen.
Komediler, kulaklardan akan meniler gösteriyor.
Comedies show semen dripping from ears.
- Meni ve kan görmeyeceğim.
- Hey, no semen, no blood.
Semerim mi var?
I have semen? !