Senin sorunun ne biliyor musun tradutor Inglês
188 parallel translation
Senin sorunun ne biliyor musun? Aşırı şühpecisin.
Do you know what's the matter with you, you're a "spektic."
- Senin sorunun ne biliyor musun?
- Know the trouble with you?
Senin sorunun ne biliyor musun Pinky?
You know what your trouble is?
Senin sorunun ne biliyor musun, dostum Freddie?
You know what's wrong with you, friend Freddie?
Senin sorunun ne biliyor musun, Bayan her kimsen?
You know what's wrong with you, Miss Whoever-you-are?
Senin sorunun ne biliyor musun?
Do you know what's wrong with you?
- Senin sorunun ne biliyor musun?
- You know what's the matter with you?
Senin sorunun ne biliyor musun?
You know what's wrong with you?
Senin sorunun ne biliyor musun?
You know your problem?
Senin sorunun ne biliyor musun?
You know what's your trouble?
Senin sorunun ne biliyor musun? - Ne?
- You want to know what your problem is?
Senin sorunun ne biliyor musun?
You know what your problem is?
Senin sorunun ne biliyor musun, Bay Malone?
You know what your problem is?
Senin sorunun ne biliyor musun?
You know what your problem is? Huh?
Senin sorunun ne biliyor musun, Ripley, Güzel vakit geçirme fırsatı gökten zembille inse anlamazsın.
The trouble with you, Ripley, is you wouldn't know a good time if it fell on you.
Senin sorunun ne biliyor musun Al. Jefferson ve marcy'yle uğraşmaktan kendin ne yaptığına hiç dikkat etmiyorsun.
The problem with you is you're playing too much with Jefferson and Marcie to pay attention to what you're doing.
Senin sorunun ne biliyor musun?
You know what your problem is, Eli?
Senin sorunun ne biliyor musun?
Do you know what your problem is? - What?
Senin sorunun ne biliyor musun? Geçmişte yaşıyorsun.
You know what your problem is?
Senin sorunun ne biliyor musun, kadın?
You know your fucking problem, eh, woman?
Senin sorunun ne biliyor musun, Ray?
You know your problem, Ray?
Yalancı! Senin sorunun ne biliyor musun?
You know what your problem is?
- Senin sorunun ne biliyor musun?
- That's your problem, you know that?
Senin sorunun ne biliyor musun?
You know what your trouble is?
- Senin sorunun ne biliyor musun bayım?
Just let's go. - You know what your problem is, mister?
- Senin sorunun ne biliyor musun?
That's one step closer to death.
- Senin sorunun ne biliyor musun Flanders?
You know what your problem is, Flanders?
Senin sorunun ne biliyor musun, tüm diğer insanlar, ebeveynlerin, Marion herbiri senden birşey yapmanı isterken sen meşgulsün.
Your problem is you're busy doing what other people want you to do... your parents, Marion, everyone.
Senin sorunun ne biliyor musun, Billy?
You know what your problem is, Billy?
Senin sorunun ne biliyor musun Diane?
You know what your problem is, Diane?
Senin sorunun ne biliyor musun?
Know what your problem is?
Senin sorunun ne biliyor musun, iyiçocuk?
Your trouble is that you grew up normal.
Senin sorunun ne biliyor musun, evlat?
Do you know what your problem is, cadet?
Senin sorunun ne biliyor musun?
Do you know what your problem is?
- Senin sorunun ne biliyor musun?
- You know what your trouble is?
Senin sorunun ne biliyor musun?
You know what your problem is? I think it's a lack of self-confidence.
Neden kaçtığını biliyorum, Fred ve senin sorunun ne biliyor musun?
I know why you're running away, and you know what your problem is?
Senin sorunun ne biliyor musun Kaptan Valentine?
You know what your problem is Captain Valentine?
Senin sorunun ne biliyor musun dostum?
You know your problem, my friend?
Senin sorunun ne, biliyor musun?
You know what's the trouble with you?
Senin sorunun ne, biliyor musun?
You know the trouble with you?
Senin sorunun ne, biliyor musun...
You know what's wrong with you?
Senin sorunun ne, biliyor musun?
Do you know what your problem is?
Senin sorunun ne, biliyor musun Andrejka?
You know what your problem is, Andrejka?
Senin sorunun ne, biliyor musun? Egon kontrolden çıkmış.
- You know what your problem is?
Senin sorunun ne, biliyor musun?
You know what your problem is?
- Senin sorunun ne, biliyor musun?
- You`re not most people.
Senin sorunun ne, biliyor musun Hathaway?
You know what your problem is, Hathaway?
Senin sorunun ne, biliyor musun, Renee? O kadar yorgunsun ki birinin delice aşık olabileceği düşüncesini bile kavrayamıyorsun.
Renee, you are so jaded you can't believe somebody could be that in love.
Senin sorunun ne biliyor musun?
You know your trouble?
Senin gerçek sorunun ne biliyor musun?
You know what your real problem is?