Sersem tradutor Inglês
3,484 parallel translation
Hayır, tabii ki, değilsin, sersem.
No, of course not, silly.
Lizzy, kalk seni sersem.
Lizzie trezeste-te.
Bizim sersem hoca haklıymış,
Our goofball teacher was right.
Ürünün içindekiler kısmına baktım da acaba sence... üründeki protein miktarı yeterli mi, sersem herif!
I was looking at the ingredients and I was wondering if there's enough protein content, you boob.
- Sersem herif.
- You boob.
- Yani Sersem Jane'i bilirsin.
Well you know Scatterbrain Jane.
Bu sabah arabanın anahtarlarını bulamadı. Sersem gibiydi.
I mean, this morning, he couldn't find his car keys, and... he threw a fit.
Sersem, bizi farkedecekler.
They'll see us, you idiot.
Seni sersem.
You oaf.
İstediğin kadar alay edebilirsin, sersem.
You can gloat all you want, you dick.
Bunun etkisi nasıl oldu sersem?
How's that for an impression, jackass?
Demek istediğim, ne diyordun sen Bekâr Sersem Noeli mi?
I mean, what do you always call it - - Uh, unattached drifter christmas?
Cennetin, sersem.
Hs Heaven, silly.
Sersem üçkâğıtçı!
You stupid con!
- Bu sersem da kim? - Kahretsin, bu benim kocam.
- Fuck, that's my husband.
Kaybol, seni sersem!
Get lost, you creep!
- Sersem!
- Asshole!
Michael'ı çağır, seni sersem!
Call Michael down, you bastard!
O sersem, isyankâr bir çocuk.
He's a foolish, rebellious kid.
Ne kadar sersem bir orospuyum!
I'm such a dozy bitch!
Sersem! çünkü ayakkabının teki asla çalınmaz.
Silly... because one foot can never get stolen.
Ona söylememeliydin, sersem.
You shouldn't have told him, silly.
Birak o biçagi sersem!
Put that knife away, dickhead.
Endişelenip durma sersem.
Stop worrying, silly.
Ne demek kim sürecek? Tabii ki de ben, sersem.
What do you mean, who's gonna sail it?
Hayır, sersem, 7!
No, silly, seven!
Gidelim, sersem.
Let's go, dumb.
3 dikiş atıldı, günlerce sersem gibi gezdim ve bu adamı bir hafta görmeme cezası almıştım.
Three stitches, a hangover for days and I was grounded from seeing this one for a week. Ha, ha.
Bir dakika sersem, yavaş ol.
Yo, in a minute, fool, relax.
Bir satıcıya silah çekemezsin sersem,..
You can't go point that thing at a dealer, fool.
Hâlâ sersem gibiyim ama yas tutmaya zamanım yok.
I'm still reeling, and I have no time to grieve.
Sersem ve şaşkın.
Dazed and perplexed.
Bu sersem, aç şeyler oğlumuzu mu istiyor?
You're telling me that these mindless, hungry things Want our son? Yes.
Kendi merkezi standartlarını benim güzelliğime uygulamaya kalkma, sersem.
Don't be applying your Eurocentric standards of beauty to me, fool.
İşte yine yaptım, seni sersem.
Oops. There I go again, you dope.
Sersem sersem deftere "Bayan Leonard Hofstadter" imzası mı atıyordun?
Mm, dreamily doodling "Mrs. Leonard Hofstadter" in a notebook?
Haydi be sersem, çekil!
Hurry the fuck up!
Matthew MacConaughey, Sersem ve Şaşkın.
Matthew MacConaughey, Dazed and Confused.
Sefil sersem, büyük ihtimalle aldığı şeyin ne olduğuna dair en ufak bir fikri yok.
Poor fella probably doesn't even know what he grabbed.
Biraz sersem gibiyim.
I'm a little foggy.
Bu sersem az önce bana evlenme teklifi etti!
This lunatic just asked me to marry him!
Üst kattaki sersem komşu bizi partiye o götürecek.
The dopey upstairs neighbor, he'll take us to the party.
Daha ne kadar bir aptal olarak kalacaksın, sersem kızıl saçlı?
How long can you stay a dumb, dull redhead?
Çünkü senin kuzeninim ve başım belâda, seni sersem.
because I'm your cousin, And I'm in trouble, you dick.
Her şeyin, sersem.
Everything, silly.
Gabe McKinley, sersem Olivia Ainsley ile orada.
Don't look. Gabe McKinley is over there with that tramp, Olivia Ainsley.
Sersem çocuk!
Stupid boy!
- Sersem Jane mi?
Scatterbrain Jane?
Sersem Jane'in marifeti!
Scatterbrain Jane, but let me just tell you, okay?
Sersem Jane'e.
To Scatterbrain Jane.
Hayır, sersem.
No, you idiot.