Served tradutor Inglês
7,126 parallel translation
Buradaki herkes şiddete başvuran, meramını dehşet salarak anlatan bir kaptanın emrinde çalışmıştır.
See, every man here has served under a captain who uses violence to achieve an end... to terrorize, to advertise.
Alman ordusuna hizmet etmiş, ve sınıra yakın bir yerde yaşamış Alois Pleva olduğunu biliyorum.
Aloïs Pleva, served in the German army and lived near the German border.
Uzun zamandır Fransa'ya hizmet etmedi. Lakin medyumlar asla derin uykuya dalmaz.
He hasn't served France in a long time... although... mediums never sleep tight.
Fransa genelinde konaklama amacıyla kullanılmış veya ileride kullanılacak birçok malikâne ve tarihî binayla karşılaşıyorsunuz.
Throughout France, you encounter many manors and other historic buildings, which have served and will serve as temporary housing.
Ordudaki görevinden sonraydı.
It was after he served his service.
Kahvaltı hazır.
Breakfast is served
Kahvesini getiren garsona teşekkürlerini sundu ve bir anlığına karısının düşüncesine daldı.
He thanked the waiter who served his coffee... and thought about his wife for a moment
İstediğiniz gibi kendisine belgeleri sunduk.
Uh, we served him papers, like you asked.
Bana iyi hizmet ettin evladım.
You've served me well, my child
Fransı Özel Kuvvetlerde hizmet verdiğini biliyorum... Ama daha sonra ne yaptığını bilmiyorum.
I knew he had served with the French special forces but I don't know what he's done since then now.
İkimiz de Kim Koo'nun emri altında hizmet ettik.
We both served under Kim Koo.
Şüpheleri için onu suçladı. Kötü ruhlara değil göklere hizmet ettiğini söyledi. Cahilleri korkutacak bir tür kara büyüden bahsetti.
She blamed him for his suspicions, saying she served the heavens, not evil spirits and such black magic just scares the simple-minded.
İşini gördüm değil mi?
I served my purpose now?
Kadının dilini atıştırmalık olarak servis etti.
So he can be served a woman's tongue as an appetizer.
Askerdin ha? Vay canına.
Oh, you served, huh?
- Adalet sağlandı.
Justice is served. - Mea culpa.
Kuzeybatı sınırında, Güney Afrika'da ve tabii ki Fransa'da görev yaptım.
Well, I served on the North West frontier, in South Africa, and of course, in France.
Hamamböceği'nin anlaştığı kişi Germán Zapata. Ona kokain işleri için yardım eden Kolombiyalı bir sıhhi tesisatçı.
Cockroach's dealer was Germán Zapata, a Colombian with a plumbing business that served as a front for his cocaine operation.
Baba, bu adamların hizmet ettiği soylular... sana Hint diyarından hediyeler sunuyor.
Father, the nobles who are served by these men... offer you gifts from the land of the Hind.
Hizmet edilmek isteyenler, önce hizmet etmeli.
Who wants to be served must first serve.
Bundan beş yıl kadar önce, bir ticaret gemisinde hizmet veriyordum. Charles Town'a köle ticareti yapıyorduk.
About five years ago, I served on a merchant vessel running slaves in and out of Charles Town.
Neden birilerinin ayağına her diledikleri geliyor da birileri bütün gün tuvalet temizliyor?
Why is it that some people were meant to be served on hand and foot, and all others could hope for was washing toilets?
Marcus Licinius Crassus'un consül'üne hizmet ediyorum
I served under Consul Marcus Licinius Crassus Dives
Tıpkı size yaptığım gibi ona da kahve ikram etmiştim.
Just served him coffee like I served you.
Proctor, geçirdiği süre yüzünden silahlar için hafif suçla yargılanacak.
Proctor will plead to a single misdemeanor weapons charge in exchange for time served.
Mahkeme Liak'ı 20 yıl hapse mahkum etti, bunun 15 yılını bitirdi.
The court sentenced Liak to 20 years in prison.. .. of which he has served 15.
Sen de verdin.
You served me.
Elbette, sadece Bighetti çıkarsa ikimizin çıkarlarının daha iyi duruma geleceğini... - Şimdi ne yapıyor?
Of course, I just have to think that both of our interests would be better served if Bighettwas not...
Evet, ülkeme hizmet ettim.
Yes, I served for my country.
Babam bana Auschwitz'de görev almak istediğini söylerdi.
My dad wished he served at Auschwitz.
Babamın arkadaşlarının hiç biri herhangi bir kampta görev almadı.
- Oh. - None of my dad's buddies served at a camp.
- Saçmalık! Tutuklu, özel sekreteriniz 1923 yazında sulh yardımcısı olarak hizmette bulunduğu Madras Başkanlığı'ndan.
The prisoner hails from Madras Presidency where your Private Secretary served as Assistant Magistrate in the summer of 1923.
Misafirlerimize yiyecek bir şeyler ikram ettiniz mi?
Do we have refreshments for our guests? Served on what?
Sulh hakimi tarafından imzalandı ve size bildirildi efendim.
It's been signed by a magistrate and served on you, sir.
Tütsüledim, kapladım ve şekerkamışıyla birlikte servis ettim.
Smoked. Glazed. Served on a sugar cane quill.
Çocuk kaçırmadan 15 yıl almış. A caddesi 10. Sokak'da komşusunun çocuğunu kaçırmış.
He served 15 years for kidnapping, abducted a neighbor's kid on 10th and Avenue A.
Leydim, yiyecek servisi yapıIdı, Brahmin'ler bekliyor...
Your Ladyship, the food is served and the Brahmins are waiting...
- Soğuk servis ediniz.
- Best served chilled.
Büyükelçi Foster'ın barış görüşmelerinde, olağanüstü bir ünü var. Eski Yugoslavya'daki uluslararası barış görüşmelerinde İngiltereyi temsil etmişti.
Ambassador Foster has an outstanding reputation in peace negotiations, having served as the UK representative in the international conference on the former Yugoslavia...
Tıpkı size yaptığım gibi ona da kahve ikram ettim.
( Elena ) I served him coffee like I served you coffee.
Tıpkı size yaptığım gibi ona da kahve ikram etmiştim.
To serve him coffee, like I served you.
Beraber görev yaptığım bir çavuşa aittiler.
They belonged to a sergeant I served with.
Siz, şanlı avcılar sıradan insanlara dönüştünüz. Ve benim gibi küçük iş adamlarına hizmet ettiniz.
Great monster hunters like you turned into normal people... and served small businessmen like me.
Jerry, Kore'de görev yapmıştı.
Jerry served in Korea.
- Nascar yarışlarında pitstop görevlisi oldum.
- I served on a NASCAR pit crew.
Walter Gunderson Pawnee'ye 39 yıl boyunca hizmet etti.
Walter Gunderson served Pawnee for 39 years.
Bence intikam en iyi alevliyken ikram edilecek bir yemek. Neden yaptın ki bunu?
I think revenge is a dish best served flaming.
Onlar bize hizmetkarlık etti, bizse onların efendisine ettik.
They served us and we served their master.
Francois hayat sigortası satıyordu fakat yaptığı işin hiçbir amaca hizmet etmediğinin çabucak farkına vardı.
Francois used to sell life insurance but quickly realized that his job served no purpose.
Aynen, bir keresinde bayat domuz yemekten millet motoru bozmuştu. Biz de beyaz ekmek verdik sonraki günlerde.
Yeah, like this one time, everyone got the shits real bad from eating old pork or whatever, so we served white bread for the next couple of days.
Diane'nın hayatı, hepimizin hayatı gibi başkalarına gösterdiği sevgi ve cömertlik tarafından tanımlandı Yerel barınağa gelen evsizlere Şükran Günü'nde verdiği akşam yemeğinden sabır ve özenle yetiştirdiği kurtarma köpeklerine kadar ve gurur duyduğu Dünya Gezgini kızı Alex'e hissettiği sevgi.
Diane's life, like all of our lives, was defined by the love and generosity she showed to others, from the homeless she served Thanksgiving dinner to at the local shelter, to the rescue dogs she raised with patience and care, and the love she felt for her daughter, Alex, the world traveler, of whom she was so proud.