Sevdiğim tradutor Inglês
14,776 parallel translation
Bu işi sevdiğim için yapıyorum, kestirme yoldan para kazanmak için değil.
I'm in this because I love it, not because I want to take shortcuts to make money.
O zaman da seni seviyordum, şu an sevdiğim gibi.
I loved you then, as I love you now.
Çok sevdiğim meşhur bir tabloyu sergileyecekler.
They're showing this really famous painting that I've always loved.
Ne sevdiğimi biliyorum,... ve sevdiğim şey sensin. Bu yüzden, geliyorum.
I know what I like, and I like you, so count me in.
Eminim çok güzel bir kızdır. Ve evet Henry, benim de bir sevdiğim var.
Bet she's a real peach, and, yes, Henry, I have a girl.
Sevdiğim insanlar için kötü şeyler yaptığımı kanıtlamak mı?
Proving that I do bad things for the people that I love?
Cami akmeşeyle kayıplara karıştı ve sevdiğim bir kişiyi daha kaybetmeyeceğim.
Cami's out there with the white oak and I'm not gonna lose one more person that I care about.
Yaptıklarımı seni sevdiğim için yaptım.
I did what I did because I love you, man.
Sevdiğim nasıl?
How is my beloved?
O günden beri sevdiğim, değer verdiğim 4 kişiyi daha kaybettim.
Since that day, I have lost 4 more people that I love, that I cared so much about.
Bunu duymayı ne kadar sevdiğim hakkında hiçbir fikriniz yok.
You have no idea how much I love hearing that.
En sevdiğim özelliklerinden biri bu hatta.
It's one of the things I love the most about you.
En sevdiğim oyunu getirdim.
Oh, oh, oh. I brought my favorite- -
Evim ve dünya üzerinde sevdiğim her şey bu dünyadan silinmişti.
My home and everyone I loved was wiped from the earth.
Mikroçipin özelliklerini istiyorum yoksa arkadaşın My Girl'deki en sevdiğim sahneyi yaşayacak.
I want the microchip specs, or your friend relives my favorite scene from "My Girl."
O da Darhk'ın büyüsüne nasıl karşı koyabileceğimi öğretecek biriyle iletişime geçmemi sağladı. Bunu sırf Harry Potter serisini sevdiğim için söylemiyorum ama neden hepimiz o dersleri almıyoruz? Pekâlâ.
He put me on to someone who he thinks may be able to teach me how to defend against Darhk's magic.
Hâlâ bir zamanlar sevdiğim adam olabilirsin.
You can still be the man that I loved.
En sevdiğim yanın da buydu.
That is what I loved most about you.
Tüm bu çiftliği bu araziyi sevdiğim için büyüttüm. Umarım benden sonra sen de bunu sürdürürsün.
Now, I've improved upon this plantation out of love for this land, which is what I hope you'll do when I'm gone.
Ama en az sevdiğim körimin "Ann" olduğunu söylemeliyim.
But I'd have to say my least favorite curry is Ann.
Sevdiğim kişi ; Brian. Efendim, peki ya size tüm kaybınızı geri ödeyebilirim desem?
Sir, what if I were to repay you for all you've spent?
Birincisi ; bu artık benim dünyada en sevdiğim şey.
First of all, this is my favorite thing in the world now, so no.
Pekâlâ, önce bir tansiyonunuzu ölçelim. Çünkü burada yapmayı en çok sevdiğim şey o.
All right, first, let's take your blood pressure,'cause that's-that's like our favorite thing to do around here.
En sevdiğim özelliğimiz de bu işte.
That's what I like about us.
Eğer beni görmeye gelirsen beni, seni sevdiğim kadar sevdiğini anlayacağım.
If you come to see me off I'll think you love me as much as I love you.
Sevdiğim herkes milyonlarca kilometre uzaktaymış gibiydi.
Like everybody I loved was a million miles away.
Sen sevdiğim adamsın.
You're the man I love.
En sevdiğim renk sarı.
Yellow my favorite color.
O başlık sevdiğim birine ait.
That bonnet belong to someone that I cared about.
Sevdiğim, yatağıma aldığım kişiyi değiştirmeyecek.
It doesn't change who I love or who I take to my bed.
Ya da en sevdiğim şeylerden biridir.
Or it's the thing I love the most.
En sevdiğim Beatle üyesi nasılmış bakalım?
How's my favorite Beatle?
Neden sevdiğim her şey dokununca parçalanıyor?
Why does everything I love fall apart as soon as I touch it?
İşte en sevdiğim muhasebeci!
There's my favorite accountant!
Burası aslında kasabadaki en sevdiğim köşe.
This is actually my favorite corner in the whole town.
Bağışla beni, Tanrım. Ama kendimden çok sevdiğim adamın mahvına seyirci kalamayacağım.
Forgive me, Lord, but I can no longer continue to look on at the destruction of the man I love more than I love myself.
Bağışla beni, Tanrım. Ama kendimden çok sevdiğim kurumun Kutsal Roma Kilisesi'nin yıkımına seyirci kalamayacağım.
Forgive me, Lord, for I cannot continue any longer to look on at the destruction of the institution I love more than I love myself :
- Ben... En sevdiğim çoraplarımı birkaç hafta önce burada bırakmışım.
I, um, left my favorite socks here a few weeks ago.
Hayatım boyunca sevdiğim herkes, bir anda beni bırakıp gidiyor.
Everyone in my life that I love leaves at some point.
Bilmiyorum. Aynı zamanda sevdiğim kızı ve dünyayı kurtarmak mı?
Saving the girl that I love and the world at the same time?
En sevdiğim montum.
It's my favorite.
Belaga en sevdiğim sanat yaptığım yerdi.
Belaga was my favorite artist retreat.
Benim bildiğim Marcel.. .. sevdiğim adam.. asla kendini hakim, jüri ve cezalandırıcı olarak düşünmezdi.
The Marcel that I knew... the man that I loved... never fancied himself judge, jury and executioner.
Günün en sevdiğim vakti.
This is my favorite time of day.
Seni sevdiğim gibi sevemezsin.
Not as I love you.
- Daha sevdiğim kızın adını okuyamıyorum.
I can't even spell my girl's name.
Bir çoğuna sahip oldum ama gerçekten sevdiğim kadın dışında.
I had a lot of them, I did, but... All except the one that I really wanted.
Küçüklüğünden beri eve gelmemin en sevdiğim yanı budur.
You know, ever since you were little, this has been my favorite part of coming home.
Senin sevdiğim yanın ne biliyor musun, Ray her zaman olayın iyi tarafından bakıyorsun.
You know what I love about you, Ray, is, you always manage to find the bright side.
- Dünyada en sevdiğim öğrencimsin.
You are my favorite student ever in the whole world.
Evet, her seyi mahvetmissin, ama bir arkadasini koruyormussun ve bu da sende sevdigim seylerden sadece bir tanesi.
Yes, you screwed up, but... you're protecting a friend and that is one of the many things I love about you.