Seyahat tradutor Inglês
8,351 parallel translation
Yalnız mı seyahat ediyorsunuz?
And you're traveling alone?
Kararsızlık yüzünden tamamen felç geçiriyorum ve astral seyahat yapıyormuşum gibi hissediyorum yani kendimi buradan izliyormuş gibi.
I'm totally paralyzed with indecision, and I feel like I'm having an out-of-body experience, like I'm watching myself from here.
Seyahat ertelendi.
Trip's postponed.
- Oxfordshire'dan seyahat ediyordum.
I was traveling from Oxfordshire.
Seyahat nasıldı?
How was your trip?
Bay Keating, 19 : 02'de New Haven'dayken başlıyor. Kırmızı çizgiyi izleyecek olursanız I-95 güney otobanında seyahat ettiğini görebilirsiniz ve yol Philadelphia'ya kadar devam ediyor.
We begin with Mr. Keating here, in New Haven, at 7 : 02 P.M., then, if you follow the red line, you can see how he traveled along I-95 south and continuing all the way down to Philadelphia.
Gördüğünüz üzere burada bir kahve dükkânına uğramış ama orada yalnızca bir kaç dakika kalmış Middleton Üniversitesi kampüsünün güney sınırı boyunca seyahat etmiş...
We can see he arrived at a coffee shop here, but he was only there for a few minutes and then continued on and was traveling along the Southern border of the Middleton University Campus, until finally coming to a stop
Sayın yargıç, kayıtlar gösteriyor ki müvekkilim Rebecca Sutter Bayan Stangard'ı hamile bırakmamış ya da hamileliğini sonlandırma amacıyla kürtaja götürmemiş ya da 3 eyalet boyunca seyahat edip Bayan Stangard'ın ölü bulunduğu çatı katında 20 dakika geçirmemiştir.
Your Honor, the record shows that my client, Rebecca Sutter, did not impregnate miss Stangard, nor did she take her to an abortion clinic with hopes of terminating said pregnancy, nor did she drive through three states to spend 20 minutes on a rooftop where miss Stangard's body was found in a water tank.
Uzun bir seyahat.
- Yeah. Long flight?
Belki Dr. Strange gibi astral seyahat ediyordun.
Maybe you were astro-projecting, like Dr. Strange.
Seyahat için hazır olduğumda bildireceğimden emin olabilirsin.
Well, when I'm ready to travel, I'll be sure to let you know.
Görünüşe göre paramı aldıktan sonra sınırın güney tarafına bir seyahat var.
Seems I will be taking a trip South of the border after I retrieve my money.
Ben de onun yerine beyefendiyle Westminster'e seyahat edersiniz diye düşünüyordum.
I was thinking instead that you could travel to Westminster with the gentleman.
Seyahat işi ile uğraşıyor. Bu sabahtan beri bütün faaliyetlerini izliyordum.
I have been tracking his online activities since this morning.
Hindistan'a seyahat edecek yolcular hakkında bazı bilgiler istiyorum.
And please asked to ATC to put all flight on standby.
Noel'de seyahat etmeyeceğimi söylemiştim.
I said no traveling over Christmas.
Seyahat kayıtlarını kontrol ediyorum, dünyanın her yerine gitmiş.
Checking his travel records, he has been all over the world.
O zamanların seyahat etmek için tuhaf bir zaman olduğunu düşündüm hep.
I always thought it was an odd time to take a trip.
Hiç uçakla seyahat ettin mi?
Have you ever travelled by an airplane?
Govind geçenlerde..... kendi ofisinde bir seyahat acentası önerdi.
Govind was saying that.. ... there's a travel agent close to his office, on Purani Sadak.
Zamanda 200 yıl geriye seyahat ettim...
Traveled back 200 years in time... he attacked me...
Çok sık seyahat eder misiniz?
- Yeah. Do you travel a lot?
Bunu keşke, MBA eğitimin için 50 bin dolar harcamadan ve yedi yıl boyunca kariyerin için seyahat etmeden fark etseydin.
I really wish you would have figured that out before we forked out 50 grand on an MBA and spent seven years traveling around for your career in that world.
Chisholm kira toplantısına katılacak olanlar yarın sabah Chisholmların arazi sınırları ve Fraserların batıdaki arazileri boyunca seyahat ediyor olacaklar.
The Chisholm land borders the Fraser's land to the west, and the Chisholm rent party will be traveling through this pass tomorrow.
Kolonilere seyahat etmek.
To sail to the colonies.
- Sözler hava yoluyla seyahat edemez.
Words canna travel by air.
Saygıdeğer bir İngiliz hanım gezgin sanatçı kılığında İskoç kırsalından seyahat ediyor.
A respectable English lady traveling through the Scottish countryside posing as an itinerant performer.
- Bir yerlere seyahat etmekten?
- Traveling to some place?
Seyahat bir seçenek değildi.
Traveling wasn't an option.
Laura seyahat işlerini halleder.
Laura will take care of the travel.
Şimdi kendi mekanik birlikte seyahat?
You travel with your own mechanic now?
Sen ne sıklıkla Japonya'ya seyahat ediyorsun?
Um, so, like, how frequently do you go... travel to Japan?
Seyahat Sigortası acentesi.
Travelers Insurance.
Aynı uçakta seyahat etmemize rağmen tanışmamız iki ay sürdü.
It only took two months riding on the same plane to introduce ourselves.
Ucuz biletle seyahat eden yolculara ikinci sınıf biletler veriyormuş.
He's been issuing second-class tickets to passengers in steerage.
Konforlu seyahat için para ödeyenlerin içinde bulaşıcı hastalık çıkması çok ufak bir risk.
There's very little risk of something really infectious coming from the ones that can pay to ride in comfort.
İyi, demekki teklif ettiğim seyahat planının üzerinden geçebiliriz.
Good, that means we have time to go over my proposed itinerary.
Vücudu şekil olarak çektiğim başlangıçtaki yeni gerçekçiliğimden 1960'ların başındaki daha çok soyut sayılabilecek işim olan meninin seyahat uzaklığını ölçmeye.
From my early neorealism, capturing the body as form, to my more abstract work of the early 1960s, measuring the distance traveled by ejaculate.
Sizin meslekte de az eşyayla seyahat etmek zorundasın, değil mi?
you have to travel light in your line of work, don't you?
Küçük bir yol seyahatına çıkacağız önce, ondan sonra da onu Nashville'deki New Canaan House'a götüreceğim.
We're going on a little road trip first, and then I'm gonna take him to the new Canaan house in Nashville.
Dünya çapında seyahat, TV'ye çıkma şansı... Rock yıldızları ile tur.
You get the picture.
Ee, hepimiz birinci kalitede seyahat edemiyoruz.
Using an alias. Well, we can't all travel first class.
Seyahat.
Travel.
Hep seyahat etmek isterdin.
You always dreamed of traveling.
Ben iş için çok seyahat ediyorum.
Well, I travel a lot with work, so...
Bu yüzden ben ve Tony seyahat ediyoruz, bağımız olmadan.
That's why me and Tony keep moving. No strings.
O zaman seyahat ediyorsun.
Then you do travel.
- Güzellik ve seyahat dergileri.
The beauty and travel mags.
Astral Seyahat yapmayı kendin keşfetmen gerekiyordu.
You needed to discover how to spirit walk. On your own.
hep birlikte seyahat ediyorlar!
Any problem, sir?
Kesinlikle Satan olduğunu söyledi ama sizin yalnız seyahat etmediğinizi biliyorum.
Bri here sees a guy pushing dope down in Santa Monica a couple days ago repping as our Brother Jerry. Definitely said he was a Satan, but I know you guys don't travel alone.