Shooter tradutor Inglês
4,510 parallel translation
Dikkat et, işaretliler atıcı mermilerini kendi doldurmalı
Check'em out. They're marked. Shooter must do his own reloads.
Ateş eden kimmiş?
Who was the shooter?
Nick, tetikçi değil.
Nick here, he ain't a shooter.
- Sen tetikçi değilsin.
- You ain't a shooter.
- Sen tetikçi değilsin.
- You're not a shooter.
İzlenemeyen telefonlardan birini tetikçi almış.
Just one non-tracker phone has been taken by a shooter.
Ona 44 kalibrelik vermişsin, bana verdiğin resmen misket atar.
You give him a.44 and you give me, what, this little pea shooter?
- O misket atarı yere koy.
Put that pea shooter on the ground.
- Vuran kişiyi koruyor, neden?
Protecting the shooter, why?
Etrafa sıçrayanlardan da ateş edenin yakın, 60-90 santim mesafeden ateş ettiğini söylüyor.
The splatter marks puts the shooter close range, two to three feet.
- Saldırganın kim olduğunu biliyor musun?
Any idea who the shooter was?
Diyorum ki, evet, olayları kendi yararına göre ayarladı, ama anladığım kadarıyla, bir anlamda, dürüst biri değil miydi?
I mean, yes, she manipulated events to her favour, but as I understand it, wasn't she always a straight shooter, sort of?
Tetikçi rüzgar olup kaçmış.
Shooter's in the wind.
Hey, Platt, Tetikçi hakkında herhangi bir şey var mı?
Hey, Platt, anything on the shooter?
Bir haber varsa bildirmemi istemiştiniz başkan hala ameliyatta ama nişancının kim olduğunu biliyoruz.
You asked to be notified if there was news. The Chancellor is still in surgery, but we have I.D.ed the shooter.
İkinci bir nişancı olduğunu söyle.
Call Erik, tell him we have a second shooter. Give me that.
Cheng'in ikinci bir nişancısı varmış.
Cheng had a second shooter.
Bir nişancı daha vardı, o vurdu Jack.
There was another shooter, and he got her, Jack.
- Katilin fotoğrafını eyalet çapında... her tarafa gönderdik bile.
- on the interstate. - We've got a statewide A.P.B. out, and a picture of the shooter is being circulated.
Kadın sağ elini kullandığını söyledi.
Shooter guessed right-handed.
Evet, damat katili tanıyordu.
Yes, the groom knew the shooter. Yes, that is correct.
Ama gün yeni başladı ve katil dışarıda bir yerde.
But the day's just started and the shooter's still out there.
Teşhis işimize yaramayacak. Ama tekrar söylüyorum ; Kenny'nin katil olduğunu ispatladık.
Well, the I. D. won't hold up, but once again, we have proved that Kenny was the shooter.
Saldırgan hala binada olabilir.
The shooter might still be in the building.
Nişancının susturucusu varmış.
The shooter also had a silencer.
Vincent'ın öldürüldüğü sırada... yukarı Doğu Yakası'nda olduğunu işaret ediyor ki bu da nişancının sen olmadığını gösterir...
That you were on the upper West Side yesterday afternoon... At the time of Vincent's murder, which means that you are not the shooter...
Hayır, nişancı kurbanı sürücünün tarafındaki camdan vurdu.
No, the shooter shot the victim through the driver's side window.
- İkinci nişancı.
- Second shooter.
- Hazır mısın asker?
- Shooter ready?
Çeken kişiyi bulacağım.
I'll track down the shooter.
Sözde katil kendini öldürmüş.
The alleged shooter was killed also.
Katilin nasıl öldüğü sizi neden ilgilendiriyor ki? Hayır.
What's the concern over how the shooter died?
"Çubuk atıcısı benim kristal hayvanımı kırdı!"
"stick-shooter broke my crystal animal!"
Vuranın kimliğini tespit ettik.
- We have ID'ed the shooter.
Sonra kendisini ölmüş bir adamın vurduğunu söyledi.
Then he identified the shooter as a guy who's dead.
Branch ayrıca ateş edenin savaş boyalı olduğunu söyledi.
Branch also said the shooter was covered in war paint.
Vuran adam, senden önce benim onu bulmamdan sakınsın.
The shooter better hope that you get to him before I do.
Polis, ateş edenin yolun karşısında ikinci katta olduğunu düşünüyor.
Police think the shooter was across the street on the second story.
- Veznedar ateş edenin Clyde Mardon olduğunu söyledi.
The witness identified Clyde Mardon as the shooter. What?
Dobra bir insandı.
He was a straight shooter.
Binada ateş eden silahlı biri var.
We have a live shooter in the building.
Polisler saldırganı yakaladılar mı?
Did the cops get the shooter?
Felç geçiren kişi saldırgan.
The guy in full seizure is the shooter.
Saldırganın fındık büyüklüğünde beyin tümörü var. Talamusun yanında.
The shooter has a pecan-sized brain tumor adjacent to the thalamus.
- Saldırgan kendine geldi ve durumu sabit.
Our shooter is awake and stable.
Adamımız çatıda.
Shooter's on the roof.
Suikastçı!
Hey! Shooter!
Bir first-person shooter denir nedeni budur.
That's why it's called a first-person shooter.
Ateş eden tam buradaymış...
- This is where the shooter was.
Ateş eden Sean'mış...
The shooter was Sean.
Cheng'in ikinci bir nişancısı olduğunu bilmene imkân yoktu.
There's no way you could have known that Cheng had a second shooter.