Sing tradutor Inglês
20,276 parallel translation
Kötü haber, "Fireworks" şarkısını söylemeyi reddediyor.
The bad news is she's refusing to sing "Fireworks."
İlk köprüde şarkı söyleyerek, "Bunları bana harcamak istiyorlar"
In the first bridge where they sing, "They wanna spend that on me,"
- Bana şarkı söyler misin anne?
Will you sing to me, momma?
Ve olur da alaycı kuş ötmezse
And if that mockingbird don't sing
Ve olur da alaycı kuş ötmezse
And if that mockingbird won't sing
Küçük kutuyu enerji hücresine bağladım ve şarkı söylemeye başladı.
I found the little box in the power cell and delivering mouth like it sing.
Hatırlıyorum da eskiden şu şarkıyı söylerdin.
I remember you used to sing that old song.
Şarkını dinlemek isteyen yok.
Don't nobody want to hear you sing it.
Ama içinde şarkılar söyleyebileceğim bir ev istemiştim.
I wanted a house I could sing in.
Babamın köpeği, hep şarkısını söylediği şey.
Papa's dog, what he sing about all the time.
Kâbus falan gördüğümde bana şarkı söylerdi.
When I had a nightmare or something he used to sing.
Molahonkey şarkısını söylerdi.
He used to sing the Molahonkey song.
Bana söyletecek misin şimdi?
You're gonna make me sing it now?
Mutlu aileler oynayalım, bir şarkı söyleyelim.
Let's play happy families, let's sing a song.
Babamın ejderhalar ve yaşadıkları yerle ilgili eskiden söylediği bir şarkı vardı.
There's a song that my dad used to sing. It's about dragons and where they live.
Söyleyelim.
Let's sing it simple.
Orada avcılar ve avlar uyum içinde yaşayıp ruhani şarkılar söylüyorlar! "
Where predators and prey live in harmony and sing Kumbaya! "
Hayat, ufak bir şarkı mırıldanıp sıkıcı hayallerinin sihirli bir şekilde gerçekleştiği bir yer değil.
Life isn't some cartoon musical where you sing a little song, and your insipid dreams... magically come true!
Nasıl biliyorsam öyle söylüyorum şarkıları.
You know, I just sing the only way I know how to, really.
Onu televizyonda şarkı söylerken görünce kutsal yanını sezdim.
Ever since that first time I saw him sing on TV, I felt the holy spirit, man.
Kurtlar hiç şarkı söylemez miydi?
Didn't the wolves ever sing?
Söylemesi için ikna etmeme yardım et.
Help me persuade her to sing it for us. No.
Frederica'dan şarkı söylemesini istemeliyiz.
We must ask Frederica to sing.
Bildiğiniz gibi, Leydi DeCourcy'nin ricaları benim için emirdir
As you may already know, I take Lady DeCourcy's requests as commands and therefore, I will sing this piece.
Ninni söylemesi için anneni arayalım mı?
Do I call your mother to sing you lullabies?
- Ağzından başka laf çıkmaz mı?
- Could you sing a new song?
"Omkar benimle şarkı" söyle derdi.
Omkar, sing with me.
Söyle!
Sing it!
O şarkıyı söyle.
Sing the song.
Söyle...
Sing...
Yine söyle!
Sing it again!
Yine söyle, lütfen!
Sing it again, please!
Ve bir gün... sen de kendi çocuklarına söyleyeceksin.
And one day... you'll sing it to your children, too.
.. birazdan şarkı da söyleyeceğim.
Now I'll sing a song.
Şarkın bir harika.
You sing really well.
Düğünler, doğumgünleri, törenler... siz ödüyorsunuz, ben söylüyorum.
Weddings, birthdays, tributes or insults... you pay, I sing.
Ben de söylüyorum.
I sing that too.
Bir şeyler söylesene.
Sing something.
Git kendi kalitesiz şarkılarını söyle.
Go sing your sleazy songs.
Ama eski şarkıları söylemiyor.
But he just won't sing the old songs.
Mikarafonsuz söylediğinde harika oluyor.
When you sing without the mic, it's magical.
- Birlite söylemeliyiz.
We have to sing together. No.
Tekrar söylesene.
Sing it again, please.
Filmde söylemek mi?
Sing in a film?
Ve bu yetenekte şarkı söylemek!
And that gift is to sing!
Beraber şarkı söylememizi mi istiyorsun?
You want us to sing together?
Yani, evet, şarkı söyleyebilirim.
I mean, yes, I can sing.
Düz şarkı söyleyemezsin, ateşini ve tutkunuda göstermelisin!
You can't just sing it, you've got to show the fire and desire!
Bugün bu şarkıyı söylemelisin!
You've got to sing that today!
Bak, şarkı söylemeyi seviyor musun?
Look, do you love to sing?
Sence seyirci karşısında da böyle şarkı söyleyebilir misin?
Do you think you could sing like that in front of a real audience?