Sizden tradutor Inglês
17,411 parallel translation
Ebeveynliği sizden öğrenecek değiliz.
Oh, I think we know how to be parents.
Kappa Nu sizden çaldı.
"Kappa Nu steals from you."
Bakan şuan Oruro'da... ve sizden doğrudan buraya gitmenizi istiyor.
The Minister is already in Oruro, and he asks that you take his plane directly there.
Korkarım ben burada sizden ayrılıyorum.
I'm afraid I'll have to leave you here.
Profesör, sizden fazlasını beklerdim.
Professor, I expected more of you.
Nikolai sizden hep sevgiyle söz ederdi şimdi sebebini anlıyorum.
Nikolai speaks so warmly of you, and now I can see why.
Kocam sizden sık sık bahseder.
My husband has talked of you often.
Sizden yardım istemek zorunda kalmaktan utanıyorum beyefendi.
I am ashamed to have to beg for your assistance, sir.
Daha ayık bir heyet ona sizden kurtulmasını önerirdi.
More sober council has advised him to disown you.
- Merhaba bayım. - Sizden bir yardım ricam olacaktı.
I was wondering if, maybe, you could help me?
Bu durumda başvurumuzu doğru adresi içerecek şekilde düzenleyebilmemiz için sizden yalnızca birkaç dakikalık bir erteleme talep ediyorum.
Uh, uh, uh, we'd like to request a, um, an adjournment of just a few minutes so that we can amend the filing to reflect the correct address.
Dünya Savaşı'nı siz başlatmadınız ama bitiren sizden başkası değildi. - II.
- What?
Ben de sizden uzakta tatil yapacağım.
All right, well, I'm taking a vacation from you guys, okay?
Sizden uzakta birkaç gün istemiştim sadece.
Wrong! Oh, I just wanted a couple of days.
Ama sizden kaçamıyorum!
Just a couple of days away from you guys. But I can't escape you!
Ölürlerse veya sizden ürkerlerse güvenlerine ihtiyacınız olmaz.
You wouldn't need their trust if they were either dead or terrified of you.
Bu yeterli olmazsa eğer, temaşa gününde sizden bu yerin korunması istendiğinde Anne ve benim ceplerinize koyduğumuzu binlerce sikke aklınıza gelsin.
And if that weren't enough, you will recall that Anne and I have put thousands of pieces into your pockets in contemplation of the day when your cooperation would be called upon to defend this place.
Serdümeniniz olarak, dostunuz olarak sizden son kez rica ediyorum.
As your quartermaster, as your friend, I'm going to implore you one last time, whichever of you is the guilty man, to confess.
Sizden de aldığını tahmin ediyorum.
I imagine that it has taken it from you.
Bu yüzden sizi... buraya neden çağırdığım ve... sizden ne isteyeceğimi anlarsınız umarım.
And as such, I'm hopeful that you'll understand why it is I brought you here today and what it is I'm about to ask of you.
- Çalışanınız olan çocuk bilgiyi para karşılığı sizden habersiz satar mı?
And would your boy sell his information without your knowledge?
Onca yolu sizden merhamet dilenmem için mi geldiniz?
You came all the way down here to ask me to beg for mercy?
Ben senin arkadaşınım ve önünde uzanan yolda neyi seçersen önüne ne tür zorluk çıkarsa çıksın..... sana yardım etmek için hep yanında olacağım fakat hala zaman varken sizden basitçe bu yolun ne kadar tehlikeli olabileceğini düşünmenizi isitoyrum.
I am your friend, and I will help you weather whatever challenges may lie down whatever road you may choose, but as your friend, I am simply asking you to consider how treacherous this road may be... while there is still time to avoid it.
Bugün beni buraya sizden korktukları için getirdiler.
They brought me here today because they fear you.
Ve sizden annemin itibarı ve sağlığı için özel hayatına saygı duymanızı rica ediyoruz.
And we ask just for the sake of my mother's dignity... and well-being that you respect her privacy.
Stephanie sizden çok bahsetti.
Stephanie's told me so much about you.
Teyit amaçlı soruyorum, yetkiyi doğrudan sizden mi alıyorum?
To confirm, I'm acting on your full authority?
Sizden birkaç yaş daha büyük değildim çocuklar.
I wasn't more than a couple years older than you guys.
Ramirez, Kaç Tec-9'unuzun sahibi sizden?
Ramirez, how many Tec-9s do you own again?
Sizden tek ricam, lütfen açık fikirli olun ve şunu unutmayın, sanığın bu suçu işlemediğini kanıtlama yükümlülüğümüz yoktur.
All I ask is you keep an open mind and remember this, there is no burden on me to prove to you the defendant didn't commit the crime.
İş tamamlandığında sizden Doğu Yakası'nın tek tedarikçisi olmanızı bekliyorum.
When this transaction is completed, I expect to be your exclusive East Coast supplier.
Birini arayabilseydim sizden yardım ister miydim?
You think if I could call someone I would be asking you?
Sizden daha meşgul olamam sayın başkan.
I can't be any busier than you, Mr. Mayor.
Fikir sizden mi çıktı, ondan mı?
Was it your idea or his idea?
Pekala sizden istediğimiz durumun böyle kalması.
Okay. We need for you to keep it that way.
- İndirin yoksa sizden alırım.
Put them down or I take them from you.
Sizden ordu falan istemiyorum.
And I'm not asking for one.
Sizden bunu sadece Zaman Efendisi olarak değil insan olarak da istiyorum. Lütfen!
I'm not appealing to you as Time Masters, but as humans, please.
- Sizden daha uzun zamandır.
Longer than you.
Sizden saygı ve kurallara uymanızı bekliyorum.
I need order ; I need respect.
Hem de taşınmasına yardım ettiğim günün akşamı. Sizden rica ediyorum, bana yapılanları göz ardı etmeyin. Çünkü benim Amerika'mda, adalet yerini bulur.
And then she rejected me on the very couch that, earlier that afternoon, I had helped her move, so I ask you, please consider my bill, because in my America, fair is fair.
Sizden şüphe ettiğim için özür dilerim Usta Cheng.
Right. I'm sorry I ever doubted your ways, Master Cheng.
"Schmidt sizden haftada bir arkasına güneş kremi sürmenizi isteme hakkına sahiptir."
"schmidt's allowed to request that you do his back With sunscreen once a week."
Sizden sakin kalmanızı istiyorum.
Now I need you to remain calm.
- Dosyayı sizden aldılar.
You're off the case.
Sizden en iyi tavsiyenizi istiyorum ve ödemeye hazırım.
I want the best advice and I'm willing to pay for it. What is your fee?
Eğer kozlarımız eksik olmasaydı, Sizden bunu istemezdim.
If there were less at stake, I wouldn't ask.
Dinle, Washington'daki senatörler, Bu Anita Hill hakkında söyleyeceklerinizi sizden ve diğer genç Cumhuriyetçi gençlerden dinlemek isteyeceklerdir.
Listen, I think the senators on Judiciary here in Washington need to hear from you and other young Republicans about this Anita Hill.
Profesör Hill, ifadenizde, Yargıç Thomas'ın pornografik filmlere bakmanızı, isteyebileceği çıkarımını yaptığınızından bahsettiniz Ancak FBI ile yaptığınız konuşmada, sizden asla böyle bir şey istemediğini özellikle belirtmişsiniz.
Professor Hill, you testified that you drew an inference that Judge Thomas might want you to look at pornographic films, but you told the FBI specifically that he never asked you to watch the films.
Bu anıları sizden aldılar, Ve benim ölümüm olduğunu biliyorlardı Son insanın parçası olursunuz,
They took these memories from you, and they knew that my death would cause the last human part of you, so they could use you as they saw fit.
Sizden neden bahsediyorsunuz?
What are you talking about?