Sokağa çıkma yasağı tradutor Inglês
835 parallel translation
Küçük hanım sana gece sokağa çıkma yasağı koydu, öyle mi?
The little woman gave you a midnight curfew, huh?
Casablanca'da sokağa çıkma yasağı var.
We have a curfew here in Casablanca.
Tabii her akşam 6 : 30'da sokağa çıkma yasağı vardır.
Of course, there'll be a curfew at 6 : 30 every night.
- Sokağa çıkma yasağı başladı.
- It's past curfew time.
" Sokağa çıkma yasağı tam 7.00'de başlıyor.
" Curfew, 7 : 00 O'clock, sharp.
Sokağa çıkma yasağı saatiydi.
It was curfew hour.
Ve sokağa çıkma yasağı yüzünden.
And on the account of curfew.
Gece kalabilmek için sokağa çıkma yasağını fırsat bildim...
I did take advantage of the curfew law to stay over night...
Malûm, sokağa çıkma yasağı.
Aliens'curfew, you know.
Yabancılar için sokağa çıkma yasağını unuttun mu?
Don't you remember? Curfew for aliens. - Oh, yes.
Sokağa çıkma yasağı var, malum.
There's a curfew, you know.
Benim karşılamam iyi olmaz çünkü... Naziler peşimde, fişlenmişim, ve sokağa çıkma yasağı 5'te başlıyor.
I'm on file and now the curfew starts at 5.
Sokağa çıkma yasağı 5'te başlıyor.
What's the time?
Sokağa çıkma yasağı 20 dakika sonra başlıyor.
But curfew is in 20 minutes.
Sokağa çıkma yasağı bitmeden önce, onları konuşturmak zorundayız. Ve onlara yumuşak davranmayacağız.
We've got to make them talk before curfew ends and the subversives find out that we caught them.
Sokağa çıkma yasağı var.
No one's allowed in the streets.
Sokağa çıkma yasağı zamanı.
It's well after curfew.
Biliyorsunuz, Alman yurttaşları için sokağa çıkma yasağı var.
Well, I must go back now. There's a curfew for German civilians, you know.
- Sokağa çıkma yasağı yok.
- No curfew. No shore patrol.
Sokağa çıkma yasağı bu gece olmayacak, bay Snedrig.
Curfew shall not ring tonight, Mr. Snedrig.
Sokağa çıkma yasağının işini etkilediğini söylüyor.
He says the curfew spoils his business.
Karartma kurallarına ve sokağa çıkma yasağına uyulması mecburidir.
Blackout and curfew restrictions will be rigidly enforced.
Sokağa çıkma yasağı var ve çok geç oldu.
But there's a curfew and it's already late.
" Sokağa çıkma yasağının başladığı...
" Curfew is at 1800 hours.
Sokağa çıkma yasağı.
Curfew.
Birazdan sokağa çıkma yasağı başlayacak.
It'll be curfew soon.
Sokağa çıkma yasağı zamanı.
It's curfew time.
Sokağa çıkma yasağı.
It's curfew time.
Saat 11'de sokağa çıkma yasağı olursa ne yaparız?
How can we stand an 11 o'clock curfew?
- Sokağa çıkma yasağı sona erdi mi?
- Is the curfew over?
Saat 9.00'da sokağa çıkma yasağı başlayınca herkes tedirgin oluyor. İyi sayılmaz.
Not good.
Sokağa çıkma yasağından önce bir ambülans göndereceğim.
I want to send an ambulance before the curfew.
Bütün Yahudiler için dokuzdan sonra sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
A 9 : 00 curfew has been ordered for all Jews. Stand by for further...
Yahudiler için yediden sonra sokağa çıkma yasağı kondu.
A 7 : 00 curfew has been proclaimed for Jews.
Sokağa çıkma yasağı millet
Curfew, gentlemen. And ladies.
Ordunun emirleri gereğince sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir!
By order of the army, a curfew is now in force.
Bir kafe işletiyordum, sen de bilirsin sokağa çıkma yasağından dolayı kapalı tutmak zorundaydık.
Ι ran a cafe and as you know we had to keep shutting for the curfew.
- Sokağa çıkma yasağı.
The curfew.
Sokağa çıkma yasağı başladı.
Curfew's already started.
Bu gece sokağa çıkma yasağı var.
There's a curfew tonight.
Sokağa çıkma yasağı koymuşlar...
They've slapped a curfew on...
Senin için davet verecektik. Ama konuklar sokağa çıkma yasağı yüzünden gelemedi.
We planned a party for you but the curfew has stopped the guests from coming.
Korkarım sersem kardeşin sokağa çıkma yasağını çiğniyor.
I'm afraid your little fool of a brother is out breaking the curfew.
Geçen hafta sokağa çıkma yasağı sırasında kedisini dışarı çıkaran bir kadın vuruldu.
Last week during a curfew a woman was shot putting out her cat.
Ama sokağa çıkma yasağı birkaç dakika içinde başlayacak.
But curfew is starting in a few minutes.
Sokağa çıkma yasağı üç dakika içinde başlayacak.
The curfew begins in 30 minutes.
Sokağa çıkma yasağına az kaldı.
It's nearly curfew.
Sokağa çıkma yasağı için - 15 dakika.
'Curfew time - fifteen minutes.
Sokağa çıkma yasağı başlamak üzere.
Curfew time.
Sokağa çıkma yasağı için - yaklaşık beş dakika kaldı.
'To curfew - the minutes are five.'
Sokağa çıkma yasağından önce onu görmeliyim.
I must see him before curfew.