Somehow tradutor Inglês
14,024 parallel translation
Olur da bunu atlatmayı başarırsan sana söz veriyorum aynı hatayı bir kez daha yapmayacağım.
If somehow you get through all of this, I promise you I won't make the same mistake again.
Bir şekilde vakit geçirmek gerekiyor.
Got to kill time somehow.
Yine de, bir şekilde...
Still, somehow it...
Ama daha önemlisi, hikayeyi anlatmak bir şekilde sağaltıcı oldu.
But more importantly, the process of telling this story has somehow exorcised it.
Uzun süre bizden daha iyi biri olduğunu düşündüm.
Yeah, for the longest time I thought he must've been better than us, somehow.
Bir şekilde kaçmışsın.
Somehow you got out.
Aralarında onlara güç veren bir birlik var.
They... have this tribalism that sustains them somehow.
Evet, hepsini biliyorum ama yine de kendimi dışlanmış hissettim.
Yeah, I know all that, but I still... I couldn't help feeling outside of it all, somehow.
Geri dönmemi bir şekilde engellersen Prairie ile öteki arkadaşlarını açlıktan öldürürsün.
And if you somehow prevent me from getting back there, you would starve Prairie and all your friends to death.
Ama bir şekilde, şimdi daha az alanım var çünkü dairemin ortasında kocaman bi duvar var.
And yet somehow now I have less space because there's a giant fucking wall in the middle of my apartment.
Yani, öyle bakınca biraz saçma gözüküyor ama, bu adam, seçkin bir müşteri arayan özel bir tedarikçi.
Well, when you put it that way it seems somehow a bit silly, but, uh, this man is a special supplier looking for a particular type of buyer.
Şirketimi geri alacağım. Bir yolunu bulacağım.
I'll get my company back... somehow.
Elçilerin zamanda geri giderek bir şekilde virüsü yaymaları güçlü bir olasılık.
Well, it is possible that when the Messengers used our machine to go back in time, that somehow they ensured the eventual release of the plague.
Adam boyunlarımızı kırmadan onu bir şekilde yatıştırmamız gerekecek.
Subdue him somehow without getting our own necks wrung in the process.
Dostum, bir şekilde bu gece bir kızla yatmak zorundayım.
Dude, I gotta get laid tonight, just, somehow.
Her Çarşamba tartıya çıkardık ama bir şekilde hep kilo aldı.
We had willing Wensday, but somehow she was always able to get it.
ama bir şekilde yaşamayı başardım.
but somehow I've managed to live so much.
İçine eden sensin ve her nasılsa ben mi kötü adam oluyorum amına koyim?
You shit all over it, and you somehow make me the fuckin'bad guy?
Şimdi sözümü işaretlemek, birgün, her nasılsa, O köpek ve onun insan ödeyecek.
Mark my word now, someday, somehow, that canine and his human will pay.
Neyse, bence bu kadın tam vaktinde kurtuldu çünkü bak.
Anyway, I'm thinking that maybe this person, she somehow got out in time, right, because...
AIM bir şekilde adaptörlerin hem iç yapısını hem de dış yapısal bütünlüğünü aynı anda geliştirmeyi başarmış.
AIM's somehow managed to upgrade both the complex internal adaptors and the external structural integrity at the same time.
Onlar güçlerimizi bir şekilde gerçek zamanda kopyalayabiliyorlar.
They're somehow copying our powers on the fly in real time.
Onu kaybetmişim gibi hissediyorum, sebebini bilmiyorum.
It's like I feel like I lost her somehow, and I don't know why.
Bunu düzeltmenin bir yolu olmalı.
There must be a way to correct this somehow.
Belki de Mike seni etrafında bu yüzden tutuyordur bu sikik departmanın Calamity Jane'i sensindir belki. Ve bu yüzden hâlâ bu davadasındır.
Maybe that's why Mike keeps you around,'cause you're the Calamity Jane of this fuckin'department, and yet somehow you're still on this case.
Bu konuda konuştuk da ben mi unuttum acaba?
Did I miss us having a conversation about this somehow?
Bir şekilde.
Somehow.
Bunu test etmeyeceklerinden emin misin?
And you're sure they're not gonna try and test this somehow?
Ancak bir şekilde her zaman bizden bir adım önde. Üzgünüm bebeğim.
But somehow he is always one step ahead of us.
Bir baktım da nasıl olduysa aynı otele yerleşmemişiz.
I checked in and somehow I don't think we're in the same hotel.
Bir şekilde, Mafee'ye sorduğumda o da herkesin bunun yanlış hamle olduğu konusunda hemfikir olduğunu söylediğinde, üstelemek ve fark yaratan biri olduğumu ispat etmem gerektiğini hissettim.
Somehow the idea that all the guys... I asked Mafee, and the moment he said that everyone else agreed that it was the wrong move, I had to stick it out, had to prove that I was the difference maker.
Sabah yaptıkların bir şekilde skoru Donnie için eşitlemeye mi çalıştın?
Bombing the trade, were you somehow evening the score for Donnie?
Ve sen söyleyene kadar bir şekilde bağlantıyı kurmamıştım. Ama... Belki bu güçler, bunlar yeteneklerin, Daisy'nin yetenekleri, belki rastgele değildir.
And somehow, I never made the connection till you said it, but... maybe these powers, these... gifts that you have, that Daisy has, maybe they're not random.
Ve henüz her nasılsa sen tanrının bizle ilgilendiğine inanıyorsun.
And yet, somehow you believe that god cares about us.
Kalıtsal olmuş bir şekilde.
Somehow it became hereditary.
İçimden bir ses diyor ki ikimizin de hazırlanma deyince aklından geçen çok ayrı şeyler...
Somehow, I have a feeling your idea of being prepared and my idea of being prepared are two wildly different things.
Şüpheli cesedi ağırlıklarla batırdı, ama John bir şekilde yüzeye çıktı.
So he weighted down the body with weights, but, somehow, John got loose.
Kadınları kontrol ederek daha çok erkek olduğunu mu sanıyorsun?
You think that, by controlling women, that, somehow, makes you more of a man?
Bir şekilde bunun olmasının tek yolunun bu olduğunu biliyordum.
Somehow I knew that was the only way it would happen.
- Bilmiyorum ama onu bir şekilde mutlu ettin.
I don't know, you made her happy somehow.
Ama bir şekilde, bizim küçük topluluğumuz bir araya geldi, değil mi?
But somehow... our little community, why, we came together, didn't we?
Watchdogs bir şekilde bunu öğrenmiş olmalı.
But somehow, the Watchdogs found out.
Bir şekilde bunun bizim hatamız olmadığından.
Certain this is not somehow... our fault?
Yaptığımız şeyden dolayı cezalandırılıyor muyuz?
Are we somehow being punished for what we did?
Tek bir tutkusu var. Köyde bir şekilde bir kan bankası açmak.
He has only one desire... to somehow open a blood bank in the village.
Kubra, Sultan ilk raundu bir şekilde atlattı.
Well, Kubra, Sultan survived the first round somehow.
Geçen sene Oxford botunun kulaç ekibine ve dallamanın birine ders vermek gibi bir talihsizlik yaşamıştım. Fakat bir şekilde, bir şekilde...
I had, of late, the great misfortune to tutor the stroke from the Oxford boat, last year, and a greater dullard may you never meet, yet somehow... somehow... this bank manager's son, scarcely able to construct a sentence,
Fakat Crevecoeur'un bu olaylarda bir şekilde parmağı olduğunu hissediyorum.
But I've got a feeling that somehow Crevecoeur is at the heart of it.
Şu bir şişe misk kokusu hayvan araştırma merkezinden alınmıştı. İşin bir yanı böyle.
That vial of musk taken from the animal research centre, that's somehow part of it.
Çoğunlukla metaller, ama yine de hassaslar.
Well, they're... they're mostly metal, but somehow still delicate.
Bir şekilde Grey onu öldürmek için manipüle edidi.
Somehow Grey was... manipulated into killing him.