Sports tradutor Inglês
6,281 parallel translation
Bence 15 yıl sonra Elektronik Sporlar, futboldan daha büyük popüler olacak.
I think in 15 years, E Sports will be bigger than football.
3.8 not ortalaması ve üç okul takımı,... yemek için zaman çok azdı.
3.8 GPA plus three sports didn't leave a lot of time to eat.
Bir ev var daha yeni pahalı uluslar arası spor paketi almış.
There's a house in the area that has a recent acquisition of an expensive international sports package.
Spor sutyenlerim operasyonun bir parçası olmaması gerekiyordu.
My sports bras are not supposed to be part of any operation.
Aynı zamanda ekip, Wonder Woman sutyeni giymeni az biraz tahmin edilebilir düşünüyor.
Also this team thinks it's totally awesome yet a little bit predictable that you wear a Wonder Woman sports bra.
Spor yapalım Charlie.
Let's do sports, Charlie.
Sporu ikimiz de çok severiz.
We love sports.
Spor programı yapacağım ya da hiçbir şey yapmayacağım. Çünkü güvenilirliğimizi kazanma yolunda bir şekilde ikinci sıradan dördüncüye düştük.
I'm gonna do sports or perhaps nothing, because somehow in regaining our credibility, we went from second to fourth place.
İlişkilerde iyi olduğum kısım. Bu işi nasıl batırabilirim? Çünkü sen sensin ve bu spor sever, adamın dibi olmak ve kankaların kankası olmanın altında kalbin küçük bir amcık gibi.
Because you're you and because underneath that sports-loving, man's-man, guy's-guy heart of yours is a tiny little vagina.
" Şimdi hastanın kıç bölgesinde çiçek sporları gibi büyüyor.
It now sports growth in the form of flowering spores from the patient's posterior. "
Paranormal fenomenlerin arasında su sporlarını bulmayayım.
Don't let me find no aquatic sports over in paranormal phenomena.
Sovyetler için, oyun bir bakıma, savaş gibiydi.
For the Soviets, sports were, in a way, a kind of warfare.
Tüm spor dünyası Rusların geldiğini duydu.
The sports world has heard the Russians are coming.
Ülkedeki spor tesisleri hiç kimse bir yere girmeme izin vermedi.
The sports facilities in the country, nobody let me in.
Sovyet spor ve hokey görevlileri,... oyuncuları UHL'e göndermelerinin hem sistem için hem de kendileri için daha iyi olduğunu anladılar ve bunun sebebi de ülkenin imajının hasar almamasını sağlamaktı.
Authorities in Soviet sports and hockey authorities, they realized that it's much better for themselves, for the system, to allow the players to go to the NHL without the opportunity to escape, just because it's damaged the image of the country.
Amerikan spor arabasından al.
American sports car.
Dallas'ta kendine ait spor iddiaları yeri var.
He owns the illegal sports-betting market in Dallas.
Spor iddiaları ile ilgili bir internet sitesi kurdu ve Acardo'nun kârına engel oluyordu.
He created a sports-betting website that was cutting into Acardo's profits.
Birçok tanık Acardo'nun eğer internet sitesini kapatmazsa Macy'yi öldürmekle tehdit ettiğini duymuş.
Multiple witnesses heard Acardo threaten to have Macy killed if he didn't shut down his sports-betting website.
Her ne kadar metafor yapılmasını çok sevsem de söylemek için geldiğim şey daha dramatik bir benzetime sahip.
As much as I appreciate a good sports metaphor, what I've come to discuss requires a somewhat more dramatic analogy.
İşte bu yüzden İngilizler hiçbir sporda galip gelemiyor.
This is why the English never win any sports.
Bir şişe içki, yarış arabalarından bahsettik. Ve yontabileceğimi kanıtlamaya çalışırken elimi kestim.
A bottle of booze, an argument about sports cars and I cut my hand trying to prove that I can whittle.
- Yeni W.G.N spor sunucusu.
- The new sports guy on W.G.N.
- Archibald gibi ismi olan kişiler, sporda iyi olmak zorunda sanırım kıçılarının tekmelenmesini önlemek için iyiler heralde
- With a name like Archibald, you kind of have to get good at sports to avoid getting your ass kicked.
Ben büyürken tüm spor oynadı Ama hep sevdim Açık havada ve kamp.
Iplayed all sports growing up butIalways loved the outdoors and camping.
Spor deodorantı.
It's for this sports deodorant.
Radyoda spor kanalındayım çünkü basketbol oynamışlığım var.
I'm only in sports radio because I played professional basketball.
Tüm alıntılarım spor filmlerindendir.
All of my quotes are from a sports movie.
A League of Their Own, spor filmi değil.
A League of Their Own is not a sports movie.
Her şeyden önemli olan özelliği spor filmi olması.
It's a sports movie, first and foremost.
Elemanın ayak numarası 46, en azından, Clem Pickett'la aynı cinayet işlediği için yakaladığım sabıkalı.
Boy sports a size 12, at least, same as Clem Pickett, the transient I suspected of the killing.
Götte yaşayan hamsterların dünyasındaki hava durumu sona erdi. - Birazdan, spor haberleri.
Hamster in butt world weather is done, and now it's sports time.
Burt, yine mi bahis oynuyorsun?
Burt, are you betting on sports again?
Ondan sonra kafayı bulup dandik spor malzemeleri için milyon dolar teklif etme ihtimalin var.
You'll get bombed and make crazy insane bids on sports memorabilia.
Ailem sporda daha iyi olayım diye bir yıl geç yazdırmış.
My parents held me back a year so I'd be better at sports.
Takım sporları önermiyoruz diye öğrenci kaybetmek istemeyiz.
We don't want to lose students because we don't offer team sports.
Yani sadece sporda bahis oynuyorsun?
So you only gamble on sports?
Pazar günü spor haberlerinde veririz.
We'll run it in Sunday sports.
Kirli bir spor yıldızı ile yatmadım muhtemelen tütün çiğnemeyi seven.
I'm not gonna sleep with some dirty sports star who probably, like, chews tobacco.
Biliyor musun, güçlü ve sessiz tipleri tercih ederim maç izleyen ve... silah sıkan.
You know, I prefer strong, silent types who watch sports and... and shoot guns.
Park alanında aksiyon sporu yapan sensin.
You're the one doing extreme sports in a parking lot.
Seni spor sayfalarına sıklıkla göz gezdirirken görmemiştim.
I've never seen you so much as glance at the sports page.
Görüyorum ki spor sayfası okuyorsun.
I see, you're reading the sports page there.
O da ben de spor sevmiyoruz.
And he doesn't like sports, and I don't like sports.
Tek konuştuğumuz şey viski ve spor.
All we ever talk about is Scotch and sports.
Evet, ben spor oynamak.
Yeah, I play sports.
Peki, oğlunuz bir spor kulübüne katılmayı denedi mi?
Well, has your son tried joining a sports team?
Spor kulüpleri ; birçok araba gezintisi, antreman ve bütün bu pizza partileri anlamına geliyor.
Sports teams means a lot of driving and practices and all those pizza parties.
Spor günüden sonra annem Lisa ile beni eve götürdü.
After the sports day, Mum took Lisa and I home.
Gidip spor yapın.
Go play sports.
Şimdi ne olacak?
[Indistinct TV sports announcer] So what now?