Stopped tradutor Inglês
24,909 parallel translation
Kalbi mi durdu?
His heart stopped?
Kanaması bir türlü durmuyor.
She hasn't stopped bleeding.
Önümüzdeki araba birden durdu.
The car in front just stopped.
- Seni küçükken çamaşır suyu içerken durdurduğumu hatırlıyor musun?
Remember when we were little and I stopped you from drinking that Mop Glo? Yeah.
Biliyorsun kanama durdu.
You know, and the bleeding has stopped.
Evet, ama Robert bu gerçekle başa çıkamadı.
Yes, but Robert stopped caring about the truth of this.
Trenden inince yolum Aldi'ye uğradım.
I stopped by the Aldi on the way from the train station.
2006'da İtalya'ya taşındı ve cinayetler durdu.
And he moved to Italy in 2006 and the murders stopped.
Evet, çünkü "Yüz" ü yapmayı bıraktım.
Yes, because I stopped doing The Face.
Kalbi, iğne yapıldıktan sonra saniyeler içinde durmuş.
His heart stopped within seconds of being injected.
Eddie, Sam'e eğer yardım etmeyi bırakır ya da yetkililere giderse senin peşine düşeceğini söylemiş.
Eddie had told Sam that if he stopped helping him or if he went to the authorities, then he would come after you.
Babam, Wendy'i ve ona olanları düşünmeyi asla bırakmadı.
Dad never stopped thinking about Wendy and what happened to her.
Onun katilini aramayı hiç bırakmadı.
He never stopped looking for her killer.
Aramayı hiç bırakmadı.
He never stopped looking.
Tehlikeli olması bizi daha önce durdurmadı.
Hasn't stopped us before.
Annemleri ve diğerlerini incitmene engel oldum.
Stopped you from hurting my moms and anybody else.
Belle'i ve aileni kurtarmama engel oldun ailen de Belle ile aynı diyarda mahsur kaldı!
You stopped me from rescuing Belle, not to mention your family, and they're trapped in the same realm with her!
Beni durdurdular.
I've been stopped.
Taco almak için durmuşsunuz.
Oh, you stopped for tacos.
- Hiç aklımdan çıkmadın ki, Kathy.
- I never stopped thinking about you, Kathy.
İtalyan ve Fransız'ın erişiminin dışındaydık, düzenli olarak gemileri durdurup ararlardı.
We were out of bounds for the Italians or French who regularly stopped and searched vessels.
Fakat Kavaja hiçbir şey yapamadan Tito'nun korumalarınca etkisiz hâle getirildi.
But Kavaja was stopped by Tito's bodyguards before he could do anything.
Treninin durduğunu söylemiştin. Bu gece istasyona yeni bir tren geliyor ve bu gerçekten önemli bir şey.
You told me your train had stopped running, and tonight, one is coming into the station, and that is a big deal.
Aramayı bıraktın.
You stopped looking.
Neredeyse içki içmeyi bırakacaktım.
I almost stopped drinking right then.
Ashley, taramayı durdurdum çünkü endişelenmeme neden olan bir şey gördüm.
Ashley, I stopped the scan because I saw something concerning.
Dr. Webber, orada dört cerrah vardı. Kanamayı durduracağımızı biliyorduk.
Dr. Webber, there were four surgeons around that table we knew could've stopped her bleeding.
Ofisten çıktığı anda, onu durdurdum.
He just stepped out of the office, so I stopped him.
Hayatım durmuş gibiydi.
My life just stopped.
Çünkü laptopumun S, R ve M harfleri çalışmıyor.
Yeah, I had to get a little creative because the S, R and M keys on my laptop stopped working.
Sonra birden duruverdi.
And then it... just stopped.
Onu aile mahkemesinde hor gürdüm ve ortalıkta görünmeyi bıraktı.
I held him in contempt at family court, and he just stopped showing up.
Ama daha başlamadan durduruldunuz, değil mi?
But you were stopped before you could even get started, weren't you?
- Bombayı durdurabildiler ama...
They stopped the bomb threat, but- -
Ve sonra bunu o kadar da sevmemeye başladım.
And then I... then I stopped liking it so much.
Seni sevmekten hiç vazgeçmedim.
I never stopped loving you.
Ona engel olmalıydım.
I should've stopped her.
- Elliott'ın arabası durdu.
- Elliott's car stopped moving.
Sanki kalbim durmuş gibiydi.
It was like my my heart had just stopped.
İstersen geldiğini söyleyebilirim.
If you want, I can tell him that you stopped by and...
Beni aramayı hiç bırakmamış.
She never stopped searching.
Arkadaşları ve ailesi.. .. Marin telefonuna cevap vermeyince, .. ve evine gitmeyince polisi aradı.
Friends and family first contacted the police after Marin stopped answering her cell phone and failed to return to her home.
Seyahat ettiğim onca yıl boyunca Grace aramayı, yazmayı hiç kesmedi.
In all the years that I was travelling, Grace never stopped calling, writing, letting me know that I was important to her.
Green Arrow durdurulamaz. Ancak.. .. tek bir emir altında çalışırsak..
The Green Arrow cannot be stopped unless- - unless we all work together under a singular command.
Zamanda geriye giderek Zıt Flash'ın annemi öldürmesini engelledim.
I went back in time, stopped the Reverse Flash from killing my mom.
Rival'ın durdurulması gerek.
The Rival needs to be stopped.
Ertesi sabah arabamda gidiyordum ve polis beni durdurdu tam da zikzak atarak giderken.
The next morning I got in my car and a cop stopped me, uh, as they do, when you're weaving.
Jamal beni sevmediği için mi, kocamı sevmediği için mi yoksa benden bıktığın için mi? - Safiya. Artık önemi yok.
What I never figured out was whether it was because of that, or because you didn't care for my husband, or that you simply grew tired of me that I stopped hearing from you.
Çünkü, o bunun neden ve nasıl olduğunu hakediyormuşmuş.. Sen aramayı bıraktığında.
Because I think she deserved to know the what and why, you know, before you stopped calling.
Başka yerlerde bulunmak için bahane bulmayı bıraktı.
She stopped making excuses to be somewhere else.
Ben ve kızlar da soru sormayı bıraktık.
And the girls and I stopped being a placeholder.