Strange tradutor Inglês
26,342 parallel translation
Böyle aniden ortaya çıkması garip gelmedi mi sana?
You think it was strange, him showing up out of the blue?
Sizin bu tip garip davalarda başarılı olduğunuzu duymuş.
He knows you've had luck with some of these strange cases.
Gerip bir zamandayız Winchester.
It's strange days, Winchester.
Hayır, babamın neden yabancı bir kadına ödeme yaptığını bilmek istemiyorum.
No, I don't wanna know why Dad was paying some strange woman.
Aklımın içine girmen tuhaf bir şeydi.
It was strange having you in my head.
Hâlâ kulağa çok yabancı geliyor.
Still sounds so strange.
Adamı tutukladığımızı ve sonra da bize senin adını vermesinin.... biraz garip göründüğünü itiraf etmelisin..
Well, you have to admit it is a bit strange, that we arrest this guy and then he gives us your name.
Garip olan şey şuydu ki üzgün olduğumda sınavlarım kötü geçtiğinde, arkadaşlarımla tartıştığımda ya da sevgilimden ayrıldığımda gizlice kendime Paratha ( Hint gözlemesi ) yapardım ve onu tek başıma yiyerek eğlenirdim.
The strange thing was... whenever I got upset... did badly at exams or fought with a friend or... broke-up with a boyfriend, I quietly made myself a paratha... and enjoyed eating it all alone.
Kader garip bir şey, değil mi?
Destiny is strange, isn't it?
- Tom garip davranıyor.
- Tom's acting strange.
Hayat tuhaflıklarla dolu.
Strange how life turns out.
İşin gerçeği, tuhaf bir mesele söz konusu.
It's something, it's kind of strange actually.
Tuhaf bir şey bulursanız ya da bir şey hatırlarsanız beni arayın.
If you find anything strange or you remember anything, call me.
Onları neler döndüğünü anlayarak izlediğinde hep garip gelir.
'Always a strange moment when you see them realise what's going on.
- Sadâkatsizlik gibi bir şey sanki bu.
It seemed disloyal somehow. Is that strange?
Bunun geleneksel olduğunu düşünürsek şefin o kadar beklemesi garip.
Strange that the sushi chef held out so long, knowing that is customary.
TheScrubJay öldü ama en azından gerçek adını aldık çünkü bu şekilde kayıtlarına ulaştık ve sonra da kara markette sattığı bazı garip eşyaları kurtardık. 1.
TheScrubJay is dead, but at least we got his real name, because that led to his records, and that led to the recovery of some pretty strange items he fenced on the black market.
- Sadece olaylar biraz garip.
- It's just, things have been strange.
Garip bir sorum var.
Hey, strange question :
Herhangi birinin bu kasabadaki bir kaç garip cinayetten haberi oldu.
A couple strange murders in a town nobody's heard of. It's interesting.
Baba, çok tuhaf davranıyorsun.
Dad... you're - you're acting really strange.
Bu deneyim sonsuza dek Tad Strange'de yara kalacak.
This experience will forever scar Tad Strange.
Tuhaflık Kıyameti kontrol altına alındı, ama Arktik Okyanusu yakınlarında bazı ilginç yeni anomalilikler saptadım.
Weirdmageddon has been contained, but I'm detecting some strange new anomalies near the Arctic Ocean.
Garip birisin.
A strange bod.
Burada garip bir şeyler oluyor.
Something strange is afoot.
Kızımızın şu ikisi üzerinde tuhaf bir takıntısı var.
Our girl has a strange fixation on those two.
Şarkıların da söylediği gibi insanlar tuhaf.
People are strange, like the song says.
Özür dilerim yabancı doktor.
Sorry, strange doctor.
Hayret.
Strange.
Ama o bugünlerde çok tuhaf davranıyor.
But he's acting kind of strange these days.
Sizce de biraz tuhaf değil mi, Bayan Rosy?
Isn't it strange, Ms. Rosy?
Bunun garip olduğunu biliyorum ama aramızda kimseyle kuramadığım bir bağ var.
You know, it's strange, but, um... You and I have a bond that I don't have with anyone else.
İlginç bir yöntem.
Strange detour.
- Garip olduğunu biliyorum.
I know. It's strange.
Garip davranıyordu işte. - Uçuş boyunca.
He was just acting strange, the whole flight.
Kendini bir de benim yerime koy. Her gece uyuduğumuz o odada kaç tane yabancı erkek o kadınla beraber oldu?
Put yourself in my shoes, the same room we sleep in, each night... how many strange men have been with that woman.
Biraz tuhaf bir durum, biliyor musunuz?
I guess it seems strange, you know?
Gösterinin sonunda tuhaf bir şey yaptı.
He did something very strange at the end of his show where he ranted...
Burada buluşmayı istemen tuhaf!
Strange that you would ask to meet here
- Çok tuhaf geliyor.
That sounds so strange.
Benim insanlarım gördükleri her yabancıyı bana haber verirler.
My people always tell me anything strange they encounter.
Oldukça garipti.
- Ah. - It was rather strange.
- Bu garip.
OK, that's strange.
Neymiş garip?
What is strange?
Sadece yabancı bir yüz görmek oldukça garip.
It's just strange to see an unfamiliar face.
Bir şey olursa, tuhaf bir şey görürsen bir şeyler garip hissetmene neden olursa bazı herifler köpekleriyle iki kere yanından geçerse falan, ara.
If anything happens... you see something strange, something makes you feel weird, some dude walks past with his dog twice, you call.
Ne kadar ilginç.
How very strange.
Tuhaf bir durum bu.
Now, that is strange.
Michael Vick çok tuhaf bir teklifte bulundu.
Michael Vick made me a very strange offer.
- Bu garip.
That's strange.
- Garip olan nedir?
What? Strange?