Summers tradutor Inglês
1,436 parallel translation
Yazın çalışırım, tüm yaz.
I'll give up my summer, all my summers.
Bu bir Summers meselesi.
This is a Summers thing.
Biliyormusunuz, sen bir başkasın, Bayan Summers.
You know, you're something else, Ms Summers.
- Summers konutu.
- Summers residence.
Altıncı doğumgünü partimde başköşede olduğunu, New Hampshire'daki tatilimize onu da yanımda götürmeye karar verdiğimi hatırlıyorum.
I remember inviting her to my sixth birthday party, taking her with me to our summers in New Hampshire.
Marc üç yaz boyunca o dağda uçağı aradı.
Marc here spent three summers looking for the plane on that mountain.
Birkaç yaz inşaatlarda çalışmıştım.
- I worked construction a couple summers.
Yazları şişman kampı, düzinelerce diyet, ağırlık çalışması, yoga, koşu.
Summers at fat farms, dozens of diets... weight training, yoga, running.
Max Summers'ın yeni filmine bakalım.
Let's get the new Matt Summers.
Ben Paul Summers. Bay Cattan'ın avukatıyım.
I'm Paul Summers, Mr. Cattan's attorney.
Geldiğiniz için teşekkürler Bay Summers.
Mr. Summers, thanks for coming in.
İspiyoncu musun Summers?
Are you a rat, Summers?
Yaz mevsimi gittikçe soğudu.
On Earth, the summers got colder.
Ailem ve ben yazları oraya giderdik.
My family and I spent our summers there.
As in summers brightest glow
- As in summer's brightest glow - As in summer's brightest glow
- Güney yazları... gençlik aşkı denemeleri için farksızdır.
- Southern summers are indifferent to the trials of young love.
Küçükken, tüm yazı tek başıma orada geçirirdim.
When I was little I spent my summers there alone
- Neye gülüyorsun?
We spent our summers together.
Hava güneşli olduğunda, güneyde geçirdiğim yazları hatırlarım.
When it's sunny I remember the summers I used to spend in the south.
Bir çok yaz mevsiminde... rüzgarda, ağaçlarda ve kanda.
Many summers... in the wind, in the trees and in the blood.
- * Temiz yeşil yazlarından
- * From the green clear summers
Bir kaç yaz önce oldu.
This happened a few summers ago.
Roger Summers.
Roger Summers here.
Yaz sonsuza dek sürecek gibi.
When summers seemed to go on forever.
Hatta yazın benim araba galerimde çalışırdı.
Even worked summers on my car lot.
Evet, birkaç yaz.
Yeah, couple of summers.
Herkes çok verimli bir yaz geçirmiş.
Everyone else had these amazingly productive summers.
Colorado, Aspen'da yemeği beklerken öğrendiğim küçük bir numara. Orada iki yaz tatili kaldım.
Little trick I picked up when I was waiting tables in Aspen, Colorado, which I did for two summers.
Arka arkaya iki yaz tatili değil, Çünkü orada şey arasında bir yaz...
Not two consecutive summers,'cause there was a summer in between...
Üniversitede yazlarını karnavallarda falcılık yaparak mı geçirirdin?
Oh. Did you spend college summers working a carnie as Madame Natasha?
Ben kız değilim, Her ne kadar Takaho Kamp'ında öyle çağrılsam da.
- Ryan, I'm no girl... Although I did spend several summers at Camp Takaho being called such.
2 yaz!
Two summers.
Birkaç yaz önce dirseklerimi kırmıştım.
I busted my elbows once a couple of summers ago.
Jordan, sen kuruldasın, hastam Bay Summers'ın hikâyesi ne?
Jordan. You're on the board, what is the story on my patient Mr. Summers?
NasıI hissediyoruz, Bay Summers?
So how are we feeling Mr. Summers?
Tamam, Bay Summers.
Okay, Mr. Summers.
Summers, sanırım ayağını kurtarabiliriz.
Summers, I think we can save your foot.
Bay Summers'la alakalı yaptığını sahiplen.
Own what you did with Mr. Summers.
12-13 yaşlarındayken bizleri yaz aylarında oraya gönderirlerdi.
Us boys each got sent up there summers when we hit up 12 or 13.
- Ben senin yaşındayken yaz tatilimi, elimde bir hortum, üvey babamın kamyona yüklediği muzlara dadanan tarantulaları temizleyerek geçirirdim.
When I was your age, I spent my summers hosing tarantulas off bananas in the back of my stepfather's truck.
Birkaç yaz tatilini bile orada geçirdim.
Even spent a couple of summers there.
Yazlarımı geçirdiğim Colorado'daki yere benziyor.
Looks like the place where I spent summers in Colorado.
Bir sürü eksiğin var, ama seni görmeden koca bir yaz geçirdim.
Well, you did disappear a lot but I've gone whole summers without seeing you.
Yakıcı yazdan, dondurucu kışa.
From burning summers, to freezing winters.
Yaz tatilin olurdu.
You get summers free.
İki yaz önce falan, ben, Drew, Billy denen eleman bir de şu Tommy denen elemanla Mammoth'a snowboard yapmaya gidiyorduk.
Like two summers ago me, Drew, this other dude Billy, and this other dude Tommy- - we were on our way to Mammoth to go snowboarding, right?
Bana bütün bu olanların 18 yıl önce bir yaz günü yaptıklarınızdan dolayı olduğunu mu söylüyorsunuz?
Are you trying to tell me that all of this is some sort of "I know what you did 18 summers ago" or something?
Siz ne dersiniz, Bay Summers?
Wouldn't you agree, Mr. Summers?
Bay Summers, dürüstçe söyleyin.
Mr. Summers? Speak honestly.
Buffy Summers.
- What's happening? Miss Summers.
Göldeki o yazlar...
Summers at the lake.