Surveillance tradutor Inglês
6,976 parallel translation
İzleme verilerini makineye şifreli erişim sağlayacak şekilde yönlendirdim.
I routed the surveillance feeds to give the machine encrypted access.
Iron Heights'tan gelen güvenlik görüntülerine bakıyoruz.
We just got surveillance footage from Iron Heights.
Bu güvenlik görüntülerindeki sensin değil mi?
This is you on the surveillance footage, correct?
Öyle ama, güvenlik görüntülerinin Thawne'u silahı ateşlerken çekmesine bir açıklama yok.
Yet no one can seem to explain how the surveillance video clearly shows Thawne firing his weapon.
Şu anda kaçarsam, güvenlik görüntüleri en küçük sorunum olur.
- No. I run now, that surveillance video is the least of my problems.
Her yere gizli kameralar yerleştirmiş.
He has surveillance footage set up everywhere.
Bir de takip - Aktif olarak görev yapmıyorsun bile.
Some surveillance - ~ You're not even on active duty!
Her yerinden özelliği, evinde Yani, Collin Winthrop kapsamlı HD gözetim vardı.
So, Collin Winthrop had extensive HD surveillance at his house, all over the property.
Tüm güvenlik tekniğimi güncelliyorum, ve ben bir kaç gün daha kaldı retro-mutajen bitirmeme!
I've been updating all of my surveillance tech, and I'm just a few days off from finishing more retro-mutagen!
- 5 kişiler.
- to photo surveillance. - There's five of them.
Buradan geçmiş mi diye güvenlik görüntülerini incelememiz gerekiyor.
We need to check your surveillance tapes, see if he passed through.
Son günlerde başka bozulan güvenlik kayıtlarınız oldu mu?
Your surveillance. Any other footage corrupted in the last couple of days?
Wall Street'teki kargaşa Borsa'ya ait güvenlik görüntülerinin olduğu firmaya izinsiz girişle devam etti.
The Mayhem on Wall Street continued with a break-in at the security firm that houses the surveillance footage for the stock exchange.
Şüpheliler ağır silahlı kar maskeli bir erkek ve bir bayan binanın içinde bir güvenlik görevlisini vurdular ve çok sayıda oldukça hassas sabit diskle oradan kaçtılar.
The suspects are heavily armed men and women in ski masks shot a security guard inside the building, then made off with numerous sensitive surveillance hard drives.
Elektrik şebekesini çökertmeyi ve polis gözetimini felce uğratmayı planlıyorlar. Böylece bombaları fark edilmeden yerleştirebilecekler.
They plan to crash the power grid and cripple police surveillance, so that they can plant the bombs undetected.
Borsa'nın güvenlik görüntülerini okumak imkansızdı.
The surveillance footage from the stock exchange was unreadable.
Tamam, güvenlik kameralarının ve çelikle güçlendirilmiş kapılarının sebebi bu mu?
Okay, is this why you have the video surveillance and the steel-reinforced door?
- Polis güvenlik kamerası görüntülerine ulaşabilir misin?
Can you get me police surveillance video?
Resmini şehirdeki tüm güvenlik kameralarının önbellek verileriyle karşılaştırdım.
I compared his picture to the cached images from surveillance cameras all around the city.
Şehir hapishanesi hemen dışından alınan kamera görüntülerine ne dersiniz?
How'bout a little surveillance video from just outside of county jail.
Güvenlik kameralarından bir şey çıkarsa haber verin.
Let me know if you find anything on those surveillance tapes.
Her şeyin yazılı kopyasını tutardı. Mali kayıtlar, tanık görüşmeleri, gözetim fotoğrafları.
He kept a hard copy on everything - - financial records, witness interviews, surveillance photos.
Güvenlik kamerasından alınan görüntüler bunlar.
Those are the surveillance photos.
İzleme şüphe doğuracak, değil mi?
Surveillance breeds suspicion, doesn't it?
- Kamera görüntüleri var mı?
Do you have surveillance?
- Peki ya peşine gözlem ekibi taksak?
We're not putting a protective surveillance team on her?
Lütfen yanlış anladıysam söyle ama Almanlarla yaptığımız gözetleme programına dair tüm belgeleri almışlar.
Please tell me I'm wrong, but it looks like they got all the documentation on our surveillance program with the Germans.
- Gözetleme programı.
The surveillance.
Sizin iyiliğiniz için bu gözetleme programına devam etmeliyiz.
I think we should continue our surveillance on your behalf.
Betty Wright'ın kamera görüntülerine yeniden bakmalıyız.
We need to look at the Betty White surveillance video again.
Ben de marinadaki bütün tekneleri incelemelerini ve video kayıtlarını almalarını istedim.
So I'm having them canvass all the boats in the marina and check video surveillance.
Ben gözetim altındayken bile böyle önemli bir rolü bana vermek.
To entrust me with such an important role, even when I'm under surveillance.
- Güvenlik kayıtları?
- Surveillance?
- Valla, ben de marinanın güvenlik kayıtlarına bakıp Clive'ı arıyordum.
Well, I've been going through surveillance from the Empire dock, looking for Clive. This was taken yesterday.
Gözetleme kameralarında, gerçek zamanlı yüz taraması yapıyoruz.
We're running facial recognition in real time on all video surveillance.
Son 72 saatin tüm yerel gözetleme videolarına bakalım.
Get us access to all the local surveillance video in the last 72 hours.
14 yıl önce işlenen Simon Poole cinayeti hakkında tanık sorgulamaları, dinleme ve gözleme kayıtları muhbirlerden çeşitli bilgiler filan var içinde.
It's got all kinds of witness interrogation and, um, surveillance records and info from snitches about who killed Simon Poole 14 years ago.
Branch'ın kişisel eşyalarını evine götürmüştün, güvenlik kameraları dolu bir çanta vardı, hatırlıyor musun?
When you brought Branch the personal items from his desk, do you remember seeing a bag full of surveillance cameras?
Branch'ın evinde güvenlik kameraları dolu olan çanta gördün mü?
See a bag full of surveillance cameras at Branch's house?
Hayır Finlay şimdi gözetim çekerek.
No. Finlay's pulling surveillance now.
Alışveriş merkezi Peki, tüm gözetim video baktı.
Well, I looked at all the surveillance video from the mall.
- Güvenlik kamerası taktırıyorum.
- Cameras pose. - Surveillance cameras? - Yes 168 00 : 16 : 57.320 - 00 : 17 : 00.359
Güvenlik Teşkilatı'nın takip istekleri mi?
The Security Service's surveillance requests?
Bu yasadışı gözetleme.
This is illegal surveillance.
Gözetlemek için uygun vaktimiz bile yok.
We don't even have time to do proper surveillance.
Gözlem ekipleri kendini bu şekilde ele veriyor.
That's how surveillance teams get made.
Bir daha evime gelip dinleme cihazı yerleştirirsen seni öldürürüm.
Okay. If you ever come into my house again to put more surveillance, I will kill you.
Dışarı çıktığımızda kamerayla izlenmediğimiz bölgelerden geçmemiz gerekecek.
Once we're outside, we'll need to stick to the areas with no video surveillance.
Uydu görüntülerine bakarsak binlerce kilometre gidebilecekleri görülüyor.
Satellite surveillance has shown that they can cover thousands of miles, often traveling the exact...
2 gün öncesine kadar bize Mikhail'in SVR saldırısının bilgileri olan dairesine izleme cihazları koymaya vaktimizin olmadığını anlatıp duruyordun.
Two days ago, you were lecturing us that there was no time to put surveillance on Mikhail's apartment with the specter of an SVR attack looming over us.
- Yoktu.
Do you have surveillance?