Systems tradutor Inglês

Bankacılık sistemleri, elektrik dağıtım şebekeleri, hava trafik kontrolü acil servisler.

Banking systems, power grid, air traffic control, emergency services.

Güvenlik kameralarına erişimimiz olamayacak.

We'll have no access to surveillance systems.

Virüs ağ tabanlı bilgisayarları felç ederek bir sitemden diğerine geçecek şekilde yayılıyor.

The virus is passing from node to node, crippling networked computer systems as it goes.

Bu iyi haber çünkü şehirdeki tüm sinyalizasyon sistemleri çöküyor.

Which is good news, because traffic control systems are going down in many parts of the city.

Bütün sistemlerimiz çökerken koca şehirde bir kadını nasıl bulacağız?

How are we supposed to find one woman in this city when all of our systems are crashing?

Ağ tabanlı sistemler yeniden çalışmaya başladı.

Network systems are coming back online.

Gezegendeki her canlıyı öldürecek acil durum tedbir sistemlerinin her detayını gayet iyi bilmekteyim.

I am keenly aware of all the details behind fail-safe delivery systems to kill every living person on this planet.

Biz sadece içeride hayvanlar kıpırdamadı ve sadece uygulamak Bu büyük dikey entegre Çünkü sürdürülebilirlik sistemleri.

We didn'tjust move animals inside andjust implement these large vertically-integrated systems because ofsustainability.

aç çocukların yüzde seksen ikisi ülkelerde yaşamaktadır Hayvanlarında beslenir hayvancılık sistemlerinde Öldürüldü ve yenir o daha iyi-off kişiler tarafından Gelişmiş ülkelerde ABD ve Avrupa gibi.

Eighty-two percent of starving children live in countries where food is fed to animals in livestock systems that are killed and eaten bymore well-offindividuals in developed countries such as the U.S. and Europe.

O lazer dokunacını kullanarak savunma sistemlerini kapattı.

- He used his laser tentacle to shut down the defense systems.

Bütün sistemler normal.

All systems normal.

Aylar önce bilgisayarınıza ses ile aktif olan bir virüs yüklemiştim.

Months ago I planted a voice activated virus in your systems.

Bütün sistemleri temizlediğimizi sanıyordum.

I thought we cleaned all the systems.

Çok geç, sistemimiz hacklenmiş.

Too late, our systems have been hacked.

Skynet nükleer cephanelikler de dahil olmak üzere bütün silah sistemlerimizi kontrol etmesi için tasarlanmış bir bilgisayar. Bir gün bize karşı dönecek ve hepimizi yok edecek.

Skynet is a military computer designed to coordinate and control all our weapons systems, including our nuclear arsenal, until it turns on us and overthrows us.

Reinhart'ın bilgisayar sistemlerine girilmiş.

Reinhart's computer systems were hacked.

Bu bağışıklık sistemlerini güçlendirir.

That should pump up their immune systems...

Bu da bağışıklık sistemlerine vücuttaki her hücreye saldırması sinyalini verdi.

And that signaled to their immune systems to launch an attack on every cell in their body.

Eğer bağışıklık sistemi onu görmezse reaksiyon da vermez.

If our immune systems can't see it, it won't react.

Sonra da enerjiden tasarruf etmek adına tüm sistemlerim azar azar kapanıyor. Deli olacağım!

Then all my other systems gradually shutdown in an effort to save energy.

Soğutma sistemleriyle mi çalışıyorsun?

You work with cooling systems?

Siber Guçler'in butun sistemleri ayni el tarama sistemini kullaniyor.

All of Cybercom's systems use the same live-tissue palm scan to verify users.

Sistem tekrar çevrimiçi oluyor.

Systems coming back online.

Sistem onariliyor.

Systems are recovering. Oh, crap.

İçerideki sistemi görüntüleyemiyorum... En azından ne olarak.

I can't chip any of the systems inside... at least not clearly.

Efendim, General Mark Osborne gelişmiş bir silahlı birimin başındaki adam.

Sir, General Mark Osborne in charge of an advanced weapons systems unit.

- Hayır. Onun hedef olduğunu düşünüyoruz. - Suçlular gelişmiş bir silahlı birimin kontrolünü ele almadan General'i bulmamız gerek.

- Let's find the general before the kidnapper gets a hold of any advanced weapons systems.

Tüm bu suçlar ölüm ile cezalandırılabilir.

Pirating the Ark comm systems. Each of these crimes is punishable by death.

ATM'ler, trafik kameraları, hepsini.

ATMs, traffic systems, all of it.

Bu sistemlere giriş yapan IP adreslerini gerçek zamanlı olarak istiyorum ve dışarıdan erişen herkesin anında bildirilmesini istiyorum.

I want I.P. addresses accessing those systems recorded in real time, and any anonymized protocols are to be flagged immediately.

Bir milyon pikselleri olmalı, kendiliğinden öğrenip uzman sistemler çalıştırmalı.

They should have a million pixels and be self-learning and run expert systems.

Texas Communications'ta tüm Cardiff sistemlerini hizmetten kaldırıyorlarmış.

They're de-installing all Cardif systems at Texas Communications.

Çarşamba günü için her şey hazır mı?

All systems go for Wednesday?

Bu merminin içinde kesinlikle mikro elektrik mekanik bir sistem gömülü.

There are definitely, micro-electro-mechanical systems embedded in... in the bullets.

TechBitData Çözüm Sistemleri.

TechBitData Solution Systems.

- Birileri sistemlerime erişti.

- Someone accessed my systems.

Ters osmoz sisteminde bir aksilik mi var?

Something with the R.O. systems?

Havalandırma sisteminiz, herkesin birbiriyle iç içe yaşaması...

Your ventilation systems, everyone living on top of each other.

İndirme gemisi hâlâ büyük sistemlerimize bağlı.

The dropship is still tied in to all of our major systems.

Elimizden geldiğince çok Ark vatandaşını uyandırmaya çalışıyoruz oksijenimiz bitmeden önce.

We are reviving as many Ark systems as we can before our oxygen runs out.

Buna rağman bana Latin Amerika politik sistemleri dersinden'C'verdin.

Oh, but you still gave me a "C" in Latin American political systems.

Demek oluyor ki, indirme gemisi hâlâ büyük sistemlerimize bağlı.

It means the dropship's still tied into all of our major systems.

Xu Da fu.., Eylemlerde ambulanslar ve polis araçları kullanılmış. Patlamaların hepsi şehrin ana ulaşım sistemlerinde meydana geldi.

Xu Da fu.., all the explosives are on the disguised patrol cars or ambulances, and all the explosions occurred in the transportation systems.

Regis Air belgeleri 753 numaralı uçuşta bir sistem arızası olduğunu gösteriyor.

These Regis Air documents point to a systems failure aboard flight 753.

Sizde ve bende olup da yassı solucanlarda olmayan iki tane sistem vardır.

Now, there are two entire systems that you and I have that flatworms do not possess...

Ölüm nedeni, bir çok beden sisteminin yıkımsal yetmezliği.

Cause of death was a catastrophic failure of multiple body systems.

Bölge sakinleri şok içinde ve kızgın hâlde. Bölgede bulunan bir güvenlik şirketininse telefonları susmuyor. Birçok kişi evlerine alarm sistemi taktırmak için akın ediyor.

Residents have expressed shock and outrage, and phones are ringing off the hook at a local security company where many have inquired about installing alarm systems in their homes.

Ben, paket anahtarlamalı, gelişmiş veri sistemleri üstünde çalışıyorum. Bilgileri veri paketine toplayıp sonra da bağlı olan ağlara aktaran tek bir iletişim bağlantısı. Birbirinden uzak bilgisayarları sanal bir ortamda birbiriyle tanıştıran bir tokalaşma gibi bir nevi.

I work on advanced packet-switching data systems- - a single communications link that collects information into datagrams and then transmits them onto an attached network, sort of like a handshake that introduces distant computers to each other in virtual space.

PDP-10 ya da bizim tabirimizle Canavar birçok işletim sistemini yürütebiliyor.

The PDP-10, or, as we affectionately refer to it as, The Beast, can run multiple operating systems- -

Graysonlardan uzakta tıbbi yardım alabileceği güvenli bir ev biliyorum.

- To where? I know a safe house where she can get medical attention away from the Graysons now can you access the other hospital computer systems?

Uçak sistemlerinde amonyağın olmaması gerekiyor.

There shouldn't be any ammonia in the plane systems.