Sürün tradutor Inglês
886 parallel translation
Bayana koltuğuna kadar eşlik edip, toplantı salonundan çıkın, dışarıda bekleyen'3825'plakalı arabaya binin, dağ yolundan geçerek arabayı son sürat taş ocağına sürün.
You conduct the lady to her seat, leave the auditorium, get into the car number 3825 waiting outside the door, and drive at full speed over the mountain road into the quarry.
Salı diğer tarafa sürün.
Pole away to the other end.
Kıyıya sürün.
Pole for shore.
Lütfen dikkatli sürün Doktor.
Please drive carefully, Doctor.
Hepsinin içeri girdiğini görünce ata doğru sürün.
When you see them all in here, sneak to the horse.
Sürün!
Drive on!
Sonra iki elinizle suyu avuçlayın, yüzünüze sürün ve...
Then sсooр uр the water and rub it on your faсe and go...
- Bahisleri sürün.
- Place your bets.
Yüzüne sürün, ama dikkatli olun.
On his face.
Başka bir yöne sürün.
You'll crawl off some other direction.
Sanırım en son duyduğumda senin kendi sürün vardı.
Understand you fin'lly got your own herd.
- Sağlam zemin. Pekala, suya sürün. Nehrin aşağısına doğru ama!
All right, bring'em on in, but keep'em downstream!
- Kasabanın ortasından sürün.
- Drive'em straight through town.
- Dosdoğru ölüm vadisine... - Dosdoğru cehennemin ağzına sürün 600 süvariyi!
- Into the jaws of hell..... rode the 600!
Kahvenin altına biraz ateş sürün.
Just put some fire under the pot.
Beyaz atları gizli yerinize sürün.
Ride the white horses to your secret place.
Tanrı merhametle sizi gözetsin ve sizi manevi rahmet ve lütufla doldursun ki bu hayatta birlikte uzun bir ömür sürün öbür dünyada da sonsuz bir yaşam sürün.
The Lord mercifully with his favor look upon you and fill you with spiritual benediction and grace that ye may so live together in this life that in the world to come, ye may have life everlasting.
Sürebildiğiniz kadar uzağa sürün onları.
But not the Herreras.
O kayayı da sürün.
Creep past that rock.
Dikkatli sürün.
Well, drive carefully.
Kanyona sürün onları.
Get them down to the canyon.
Yürüyün, sürün atları, gidiyoruz.
Go on, hitch up and get out of here.
Dizlerinin üzerine çök, sürün.
Get down on your knees, crawl.
Sürün gittikçe büyüyor.
Your herd is sure getting big.
- Sürün atlarınızı! Yola devam!
- Send'em along.
Pekâlâ, sürün atları!
Roll'em out!
Dağ kampına doğru at sürün.
Ride to the ridge camp.
Şu atları daha hızlı sürün.
Drive them. Move them fast.
Biriniz sürün.
Somebody drive.
Sürün umurumda değil.
I don't care about your cattle.
Dikkatli sürün, yollar çok tehlikeli.
Drive carefully, the roads are dangerous.
Hızlı bir şekilde atları batıya sürün.
Ride the horses west, hard as you can.
Bu tekneyi oraya sürün, şimdi!
Take this boat in - now.
Eğer 64 dolar sorusunu sorarlarsa, Komünist Partisi üyesi olduğunuza dair, diplomatik dokunulmazlığınızı öne sürün.
But if they put the $ 64 question to you, as to if you are, or ever have been a communist, then again you must stand on your Royal Prerogative.
Ormana girdikten sonra, ağaçlara doğru sürün atınızı ve dosdoğru ilerleyin.
Once inside the forest, ride straight through the trees, and press only forward.
Çabuk, biraz ruj sürün!
Quick, put some rouge on!
Sürün!
Crawl!
Bir köpek gibi davrandın, onlar gibi sürün!
You act like a dog, crawl like one!
Sürün dedim sana!
Crawl, I said!
Tek umursadığın şey sığır sürün!
All you care about is your herd of cattle!
Sürün onları!
Move them out!
Onun sürüsünü tepelere sürün ve bizimkilerle birleştirin.
Drive his heard along the hills and join onto ours.
- Sürün... ne?
Herpe-what?
Sürün bakalım.
Crawl for it.
Değneğini almak için biraz sürün.
Crawl past him. He was a man, not all talk.
Dikkatli sürün çünkü değerli bir yük taşıyorsunuz.
Drive carefully. You're carrying precious cargo. I mean manpowerwise.
Bu konuşmanın izini sürün?
Trace this call, will ya?
Bizimle at sürün ve Paris bizim olsun.
Ride with us and.
Hadi, ileri sürün çocuklar.
Bring'em on, boys!
Aşağıya sürün!
Keep'em downstream!
Tankları ileri sürün.
- Ha! Throw in the German tanks.