Tanışıyor musunuz tradutor Inglês
535 parallel translation
Bayan Whitehead, siz Kaptan Spaulding ile tanışıyor musunuz?
Mrs. Whitehead, you haven't met Captain Spaulding, have you?
Tanışıyor musunuz?
Do you know each other?
- Tanışıyor musunuz?
- You know each other?
- Tanışıyor musunuz?
- Have you met?
Siz tanışıyor musunuz?
You two know each other?
- Tanışıyor musunuz?
- You two have met before.
- İkiniz tanışıyor musunuz?
You two get acquainted?
Tanışıyor musunuz?
You know each other?
- Tanışıyor musunuz?
You guys know each other? Sure.
Siz ikiniz tanışıyor musunuz?
Have you two met?
Neill, tanışıyor musunuz?
Neill, you go north with me.
Tanışıyor musunuz?
Do you two know each other?
- Tanışıyor musunuz?
- Do you know each other?
- Tanışıyor musunuz?
- You know her?
Tanışıyor musunuz?
- You know each other?
Philip le tanışıyor musunuz?
You / they like Philip not particularly?
- Bay Stringer'la tanışıyor musunuz?
- Of course. You know Mr. Stringer?
Tanışıyor musunuz?
You know him, don't you?
- Tanışıyor musunuz?
- You know him?
- Tanışıyor musunuz?
You know each other?
- Tanışıyor musunuz?
- You two know each other?
Eee, siz daha önceden tanışıyor musunuz?
Er, you two know each other?
Babamla tanışıyor musunuz?
Is my father a friend of yours?
Tanışıyor musunuz?
- Have you met?
Siz tanışıyor musunuz?
Have you two met?
İkiniz tanışıyor musunuz?
You two know each other?
Tanışıyor musunuz?
- You two know each other?
Clark Gable'la tanışıyor musunuz?
Do you mean to say you actually met Clark Gable?
Rudel ile tanışıyor musunuz?
You know Rudel?
Tanışıyor musunuz?
Know each other?
Tanışıyor musunuz?
Are you together?
Siz ikiniz tanışıyor musunuz?
You guys know each other?
- Hepiniz tanışıyor musunuz?
- You all know each other?
Siz ya da kocanız, bay Thwaite'ın bunun gibi bir ismi olan... bir arkadaşını tanıyor musunuz?
But do you or your husband know of any friend of Mr. Thwaite's... who would answer to such a name?
- Sarışını tanımıyor musunuz? - Şey...
You mean, you don't know the blonde?
Carl Buckey'in karısını tanıyor musunuz?
Oh, nothing exciting.
- Siz tanışıyor musunuz?
Decided to visit?
- Tommasino'yu tanıyor musunuz, Costantina'nın çocuğu? - Şu tarafta.
- Do you know Tommasino, Costantina's child?
Kendini üstün bir kişi olarak görmeyen birini tanıyor musunuz?
What man doesn't think he's clever?
Juan'ın kız kardeşini tanıyor musunuz?
Do you know Juan's sister?
Bana bu otomobili hediye eden kişiyi tanıyor musunuz? Hayır.
Do you know who's offering me this car?
- Thomas ailesini tanıyor musunuz?
- Is this Mr. Thomas's?
Yardım edebileceğinizi söyledi. Weiss ailesini tanıyor musunuz?
You know the Weise's, right?
Dr Wolf'u tanıyor musunuz? ‚ adresi?
Do you know Dr Wolf's address?
Beni tanıyor musunuz, Pénélope'un kız kardeşiyim.
I spoke with you some time ago. I'm Penelope's sister.
Bu dedektife karşı asla bir tanık ya da kanıt bulamazsınız. Bu yüzden adını vermemin de hiçbir anlamı yok. Anlıyor musunuz?
You'll never get witnesses or corroborating evidence against that detective so there's no point in me naming him.
- Siz tanışıyor musunuz?
Yeah, we bumped into each other a couple of times... before, uh, Dick here became big-time. You two know each other?
Tammany'den, Hines'i tanıyor musunuz?
Or I'll leave the numbers business. - It's not about guns, it's politics.
Kullanılmış araba satan birini tanıyor musunuz?
DO YOU KNOW SOMEONE WHO'S SELLING A USED CAR?
Bize yemekte katılıcak. Onu tanıyor musunuz?
He's joining us for dinner.
Teğmen Stobbs'la tanışıyor musunuz?
You've met Lieutenant Stobbs?