English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ T ] / Tapes

Tapes tradutor Inglês

3,252 parallel translation
Bekle.Yani katilin bu kasetlere erişimi mi vardı?
Wait. So, you're thinking that the killer had access to these tapes?
Bunlar senin kasetlerin.
They are your promotional tapes.
Kasetleri birine verdin mi?
Did you give someone the tapes?
Birini kendisi Vietnam'a götürecek diğeri ise bende kalacak ve kayıtları karşılıklı olarak birbirimize göndereceğiz.
He's going to take one to Vienam with him, and I'll keep the other so we can record tapes and mail them back and forth.
Ne yazık ki durum değişti. Belki hatırlarsın, Michael bu projeyi tamamlamak istemediği için
Unfortunately it evolved, and I don't know if you remember, but Michael took the tapes out of the studio in Los Angeles, because he didn't want to finish the project.
Olan biten şöyle. Michael baskı altında bantları iade etti ama kopyaladığına hiç şüphe yok.
So, what really happened was, after Michael, under pressure, returned the tapes, he obviously copied them.
Gözleri genellikle kapalı olurdu, elimdeki kasetlerde görülüyor.
He looked like his eyes were closed most of the time, because I've got the tapes.
Yarın için ihtiyacımız olan şeyleri hazırladın mı?
Did you finish recording those tapes for tomorrow?
O zaman doğrulamak için güvenlik kaydına bakabilir miyim?
Then you won't object if I check the CCTV tapes?
Peki, hiç düşündünüz mü, bandı sevmesinin nedeni kendini bağlı hissetmemesi olabilir mi?
Did you ever think maybe he tapes things to himself'cause he doesn't feel connected?
- Kasetleri aldın mı?
Did you get the tapes?
Binada güvenlik kamerası var mı bir kontrol edin son 12 saatte misafiri falan var mıymış diye.
Check with the building to see if they have any surveillance tapes, find out if there were any guests in the last 12 hours that she might have had.
Ventura ile ilgili kısa bir zaman önce kayıt altına aldığınız teypler hakkında.
About tapes you recorded a while ago regarding Ventura.
Konuşmaların büyük bir kısmı es geçilmiş. Teypleri tekrar gözden geçirmeliyiz.
Whole chunks of conversation are skipped, we must review the tapes.
Bezi giydirip bantlarından tutturuyorsunuz.
And you put the nappy on and fasten the tapes.
Yeni boksörlerin bazı kayıtlarını izliyordum.
I watch some tapes of new fighters.
Eichmann sorgusunun 6 kaydı bir de.
Six tapes of Eichmann's questioning.
Çiftlik evinden polisin kutularca video kasetleri aldığını biliyorum.
I know that the police took boxes of video tapes from the farmhouse.
Bak, ben... deneyeceğim ve kasetleri sana getireceğim, tamam mı?
Look, I'll... I'll try and get you the tapes, okay?
Bu video kasetler... seninle ilgili bir şey yok içlerinde. Ona bir kutu videokaset ya da karşılık olarak bir şey verecekmişsin.
You were gonna get him a box of tapes or something as an exchange.
Siktiğimin kanalına gidip istediğim video kasetleri alana kadar morarmış taşaklarınla orada oturacaksın!
No, you're gonna sit there with your fucking blue balls until you go down to the fucking station and get me the fucking tapes that I want!
Dinle, ben... kasetleri aldım, tamam mı?
Listen, I... I got your tapes, okay?
Kasetleri aldın mı?
You've got the tapes?
Ünlülerin seks kasetlerinin resimleri hakkında...
It's paintings of celebrity sex tapes.
Ödeme noktası kayıtlarınızdan birine bakmam gerekiyor.
I'm going to need to have a look at one of your lane tapes.
Yarışlara dair bazı kasetler izletmişti.
He showed me some of the tapes of his races.
Anlaşılan insanların seks kasetleri düştüğünde kendilerini uyarmaları için dedikodu sitelerine rüşvet veriyorlarmış. Bu işe bulaşmış bir ünlü var.
Well, apparently, these gossip websites bribe clerks to alert them when people get down sex tapes, in case there's a celebrity involved.
Eğer Bin Ladin'in kuryeliğini veya bir şeye aracılık yapıyorsa kasetleri bırakması daha pratik olur.
It'd be convenient for him to drop the tapes off, if he's messengering, either from Bin Laden, or to an intermediary.
Ama işaretleri şeritlerin üstünde bulacaksınız.
But you will find his marks on all my tapes.
Cidden, yine de, o kasetleri sileceksin, değil mi?
Seriously, though, you're gonna destroy those tapes, right?
- Görüntüleri çıkar.
Pull the tapes.
- Güvenlik kamerası görüntüleri mi?
The security tapes? - Yeah.
Cinayetlerden sonraki saatlerin görüntülerini incelersek belki iki kalabalıktan da aniden çıkan birini bulabiliriz.
And we run the tapes through the hours after the murders, maybe we can catch a face that pops out in both crowds. - Black beard and a wig matching the eyewitness descriptions turned up in a Dumpster 15 blocks from the second cab murder scene. Yeah?
Evet. Görüntüleri getir.
Pull the tapes.
Bak, göz gezdirdiğimiz görüntülerden kısmi yüz eşleşmeleri var hâlâ tamam mı?
Look, we still have partial face matches from the tapes to look over, okay?
Mahi. Video sızdırıldı.
Mahi... the tapes have been leaked.
Bollywood güne Mahi Arora ve Aryan Khanna'nın sızdırılan online video sansasyonu ile başladı.
Bollywood woke up to a furore as... Mahi Arora and Aryan Khanna's tapes were leaked online.
Doktor Walsh'ın söylediği tüm kızlar görüntülerde var.
All those girls Dr Walsh mentioned were on the tapes.
kumarhane güvenlik kayıtları sabaha hazır olurmuş ama sizin gidip almanız gerekiyor. Arama emrine uygun davranıyorlar.
Chief Jackson said the casino security tapes will be ready in the morning, but you got to get them yourself.
Üzgünüm, bu kayıtlardan bir çoğunu duydum ama..
I'm sorry, I've heard so many of the tapes that- -
Tabi, Ben... sonunda kasetleri kağıda geçireceğim.
Well, I... am going to finally transcribe the tapes.
Tanrı aşkına, Jenkert'in kasetini dinledim.
For Christ's sake, I have listened to Jenkert's tapes.
Güvenlik Biriminden şu kasetleri yarın al.
Get those tapes tomorrow at the Security Service.
- Kasette sence bir şeyler var mıdır?
- Think there's anything on the tapes?
Eğer Güvenlik Birimi bazı kayıtları kestiyse durum gerçekten de kötü.
If the Security Service cut the tapes, it must be really bad.
Ben de bildiğim bütün ünlüleri araştırdım, hepsinin seks kasetleri var.
So I looked up all the famous people that I knew, and they all have sex tapes.
Tanrım, seks kasetleri bu günlerde beş para etmez.
My goodness, sex tapes are a dime a dozen these days.
Emmet eğer bana bir şey olursa bunları bulup yok etmem için söz verdirmişti ama belki bunların bize yardımı dokunur.
Emmet made me promise that if anything ever happened to him, I was supposed to find these tapes and destroy them, but... there might be something on these that could help us.
Emmet'in kasetleri çok değerli.
Well, Emmet's tapes- - Golden ticket.
O kasetlerin hepsini inceleyeceğiz.
We're gonna look through every single one of those tapes.
Sen bu konuda sadece karışık kasetler yaptın.
You made mix tapes about it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]