Telephone tradutor Inglês
5,749 parallel translation
- Bir de vanilyalı olsun.
I want a telephone. With a shot of vanilla.
Telefon yok.
No telephone line.
Telefon eskiden buradaydı.
The telephone used to be here.
Kocaman yeşil odada bir telefon ve ölen Keith Moon bir de townshend eyaletinin fotoğrafı varmış.
In the great green room, there was a telephone and a dead keith moon And a picture of townshend jumping over the moon.
Düşünsene örneğin, bir gün nereye gitsen götürebileceğin kadar ufak bir telefon icat ederler mi acaba? Olmaz ki.
Imagine one day, they make a telephone so small that you could carry it around with you.
Stevie, sana Alex Kent'i sormak istiyorum.
TELEPHONE RINGS Stevie... I wanted to ask you about Alex Kent.
- Kingston Islahevi'yle görüştüm.
I was just on the telephone with Kingston Penitentiary.
Bunlar telefon numaraları.
It's telephone numbers.
Her işte parmağınızın olmasından hoşlandığınızı duymuştum, Bayan Rowley,... fakat bunun, telefonlara cevap vermeyi de kapsadığını fark etmemiştim.
I heard you like to have your fingers over everything, Miss Rowley, but I did not realise that extended to answering the telephone.
Komutan Stern, the Hour'dan Bayan Rowley telefonda.
Commander Stern, Miss Rowley from The Hour is on the telephone.
Sanki birisi Mini'yi telefonda tarif etmiş ya da bulanık bir faksla göndermiş.
It's awful. It's like somebody's described Mini to somebody on the telephone. Or sent a blurry fax.
- Şu telefonuna bak.
- Answer your telephone.
Şimdi orda oturup ben şu telefon direğine doğru pedal çevirirken benim zıt yüküm olur musun,
So you will merely sit below and be my counterweight as I pedal across the parking lot to that telephone pole,
Şu telefonu kaldırıp aramam tutuklanman için yeterli.
I just need to pick up this telephone here and you'll be arrested.
Neden o adam sekreter Oh'u aradı?
Why did that guy phone Secretary Oh's telephone?
Bize iş ve ev adresi ile telefon numarası lazım.
We're gonna need her address, telephone numbers and place of work.
Telefonumun şarjı bitti benim de bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.
Well, my mobile phone has run out and I need to make a telephone call.
Evet, yalnızca numarası var telefonumda bu akşama özel bir durum.
Yes, I have only got the number in my telephone, you see, and it's... it's for tonight.
♪ oh, bebeğim, telefon ♪
♪ oh, baby, telephone ♪
Sanıkla telefon konuşmanızı açıklamayı isteyip istemediğinizi dün size sormuştum.
I asked you yesterday if you were willing to discuss your telephone conversation with the defendant.
Bildiğiniz üzere, telefon kullanmak konusunda hür bir bakış açım olmuştur hep.
But as you know, I've always taken a somewhat liberal view of how to use a telephone.
Canım telefon sana.
Honey, telephone.
Bu nedenle ses kaydını ver ve telefon numaranı kaydettir.
Give this reason audio recording and record the telephone number.
Lütfen, telefon direğine filan çarparsan kimseye yardım edemeyeceğiz.
Would you slow down, please? We're not gonna be able to help anybody if we end up wrapped around a telephone pole.
- Bir sorun olursa beni arayın. - Teşekkürler.
If you get any problems, telephone me.
Amanın, telefonu bile var. Burada önceden yaşayan birileri var mıydı?
Oh my, there is even telephone
- Muhtemelen ona telefonla ulaşabilirim.
I can probably get him on the telephone.
Kutuplara koyduklarından, telefon çinileri gibi.
Like they usually have on the poles, with the telephone chinas.
Eğer bildiklerinden eminsen,... ben senin yerinde olsam bu telefonu alır polisi arardım.
Yeah, well, if you know that to be true, if I were you, I would use that telephone and call the police right now.
Pazar sabahı dört yaşındaki kızım oturma odasında babasıyla telefonda konuşuyor.
It's Sunday morning... and my four-year-old is in the living room... talking on the telephone with her father.
Onu telefonla aramasını ve ziyaretine gelmesini istiyor.
She wants him to crawl through the telephone... and visit her.
Şu telefon direkleri neden böyle tüylü?
Yo, why those telephone poles so hairy?
Benden telefon eden bir müşteriyi hatırlamamı mı istiyorsun?
You want me to remember somebody who made a telephone call?
Melborne'de iki genç bugün tutuklandı. Simon Snel ve Mark Kaliver, .. 5 binden fazla..... kredi kartı numrasını Amerika'nın en büyük bankasından..
Two Melbourne teenagers, Simon Snel and Mark Kaliver, both of Grinvud were arrested today charged with the theft of more than 5,000 credit card numbers from the banks in The United States connecting through a standard telephone line
Melbourne Telefon Santrali Haziran, 1989
Melbourne Telephone Exchange June, 1989
Amber'ın telefonunu ödünç aldım.
I borrowed Amber's telephone.
Televizyon seyretmemiz için sadece bir telefon bile alsaydın bize, bilirdin.
Which you would know if you just bought us a telephone to watch television on.
Bütün gün bir telefonun etrafında oturup anlamsızca televizyon seyreden ailem olmayacak.
I will not have my family mindlessly sitting around a telephone watching television all day.
Sizin telefon programlarınızdan birinden gerçek ev kadını olmayı öğreniyorum.
I've been studying Real housewives on one of your telephone programs.
Riley, telefon!
Riley, telephone!
Rica ederim.
[Telephone ringing]
Zavallı çocuk.
Please hold. - [Telephone rings] - Poor kid.
Charkham'dan sabah telefon geldi.
I had a telephone call from Charkham earlier.
Aniden telefonu kapattı.
She suddenly put down the telephone.
Bu gece Murray'e telefon edeceğim.
I'll telephone Murray tonight.
Ama arayacağımı söylemiştim.
But I said I'd telephone.
Matthew çok geç olmazsa arayıp haber vereceğini söylemişti.
Matthew said he would try and telephone if it's not too late.
- Az önce telefon dedi.
She just said "telephone."
Telefonun var mı?
Oh, do you have a telephone?
Sissy, Bayan Madden'ı ara.
Sissy, telephone Mrs Madden.
Troy?
( Telephone ringing ) Troy?