Tino tradutor Inglês
396 parallel translation
Ama idareli kullanıyor.
But he's like Tino. He uses it sparingly.
- Tino Orsini.
- Tino Orsini.
- Geç mi kaldım?
- ( Tino ) I got off late?
- Geçişim yanlış mı?
- ( Tino ) Kip still wrong?
- Başımın duruşu nasıl?
- ( Tino ) How was my head?
- Fırlarken yavaş mıydım?
- ( Tino ) Was I slow on the break?
Gel, Tino.
Come, Tino.
Ama senin Tino, seni bulmak için dünyanın yolunu geldi.
But your Tino, he had to come halfway round the world to find you.
Yılanların Tino gibi uçabildiğinde onlarla ilgilenirim.
When your snakes can fly like this Tino, then I'm interested.
Yüksekten hâlâ endişeleniyor musun?
- ( Tino ) Still worried about the height?
- Tino!
- Tino!
Tino...
Tino...
Tino, kavgadan nefret ederim.
- Tino, I hate quarrels.
Hoşça kal, Tino.
Goodbye, Tino.
- Lütfen, Tino, artık konuşmaya gerek yok...
- Please, Tino, we don't talk about it...
Tino ve ben yalnız çalışacağız, tıpkı planladığımız gibi.
Tino and me work alone, as we planned.
Bu bastonla yürüyorsun ama Tino'yla uçuyorsun.
With that stick you walk, but with Tino you fly.
Tino'dan ayrılabileceğini mi sanıyorsun?
You think you can live through Tino?
Tino'ya sor bakalım kim ayrılacakmış.
- Ask Tino who makes him live.
Ben Tino'ya senden daha fazla önem veriyorum.
I could mean more to Tino than you.
- Tino.
- Tino.
Tino.
- Tino. - ( fanfare )
Tino!
Tino!
- Merhaba, Tino.
- Hello, Tino.
Tino, geçiş töreni başlayacak!
Tino, the parade's starting!
Oh, Tino.
Oh, Tino.
Bize yapabileceği şeyleri düşünmek beni korkutuyor, Tino.
It frightens me to think what he could do to us, Tino.
- Tino nerede?
- Where's Tino?
Tino, beni dinle.
Tino, listen to me.
Ama o, Tino.
But her, Tino.
O kızın uçmak istediği Tino değil.
It is not Tino she wants to fly to.
- O kızın sevdiği Tino değil.
- It is not Tino she loves.
O zaman Tino'yla konuş.
Then speak to Tino.
Tino demek, bu gösteri demek.
Tino is the act.
Tino demek, senin yemek fişin demek.
Tino is your meal ticket.
Tino olmadan sen bir hiçsin.
Without Tino you have nothing.
- North bugün yarın gelir, Tino.
- North's due any day, Tino.
Tino, Mike New York'la ilgili bir şey söyledi mi?
Tino, has Mike said any more about New York?
- Oh, kızma, Tino.
- Oh, don't be angry, Tino.
Şimdi olmaz, Tino.
Oh, not now, Tino.
Tino'yu sevmiyorsun.
You don't love Tino.
Tino'nun Ribble'dan ayrılacağına emin misin?
You're sure that Tino will break with Ribble?
Tino daha önce de beni seçmişti.
Tino chose me before.
Tino nerede?
- Where's Tino?
Yeni bir gösteri, Tino'yla beraber.
To my new one, with Tino.
Tino'ya söylemeliyiz.
We must tell Tino.
Tino seni affeder.
Tino will forgive you.
Şimdi olmaz, Tino.
- Not now, Tino.
"Tino" dedi. "Sen dünyada üçlüyü yapabilecek tek adamsın."
"Tino" he said. "You're the only man in the world that can get a triple."
- Hayır, bu doğru değil, Tino.
- No, it's not true, Tino.
Tino da imzalayacak.
Tino will sign with me.