Trafik tradutor Inglês
6,810 parallel translation
Muhtemelen trafik vardır.
No, I'm... There's probably traffic.
Trafik kameralarını tarayıp uydudan izlemiş olabilirler. En başından beri takip ediyorlarmış!
They could've combed through traffic cameras, tapped into the mapping satellite, following us ever since!
" Niye gelmedin? Trafik mi var?
And ask him, " Why didn't you come?
Aracını buluruz umuduyla trafik kameralarını inceliyoruz.
But we're pulling traffic cam footage, hoping that we get a hit on a vehicle.
Ama Kealohalar'ın evinin civarındaki trafik kameralarını inceledik.
But we pulled the traffic footage from around the Kealoha house.
- Trafik kameraları işe yaradı.
Listen, now, that, uh, traffic cam thing, it worked out.
Trafik bitmek bilmedi.
Uh, yeah, but... Traffic was, like, forever.
- Geç kaldın. - Trafik yüzünden.
~ You're late. ~ It was the traffic.
O günlerdeki trafik raporlarını bulmama yardım eder misin?
You think you could help me dig into some traffic reports around that time?
Tam da seni aramak üzereydim. Bakmamı istediğin trafik raporlarında bir şey buldum.
I got a hit on those traffic reports you asked me to look into.
Ne çevre kirliliği, ne trafik var, daha iyi bir hayat var.
No pollution, no traffic, better lifestyle.
Bu trafik hay Allah?
This traffic, huh?
Denver / Boulder KKZN radyo istasyonunda CBS haberler, trafik ve hava durumundan sonra David Sirota'yla beraberliğimiz devam edecek...
More with David Sirota after CBS news, traffic, and weather on KKZN Denver / Boulder, AM 7...
Trafik kameraları onları yakalamış.
Traffic-police services forwarded their feeds.
Çoğunluğu uyurken trafik gürültüsü gibi.
Most of it's fine, like traffic noise when you're sleeping.
Trafik kamerası, bölge izleme kameraları, güvenlik kameraları.
CPD pods, commercial, residential surveillance.
Trafik kameraları, park biletleri.
Traffic cams, parking tickets.
Trafik kazasında oldu.
It was a car crash.
Şehir genelinde trenler durmuş. Her yerde trafik zayiatı mevcut. Ve suç oranı düne göre % 50 artmış.
Trains are down all over town, there are traffic outages everywhere in the city, and the crime rate has spiked 50 % since yesterday.
- Nihayet geldin. - Üzgünüm. Trafik berbattı.
CHRIS HAD A DOUBLE SHIFT.
Trafik kazasıydı.
Vehicular assault.
Bayram için ne kadar insan gitmiş olsa da farketmiyor, trafik hala rezalet.
No matter how many people leave for the holidays, traffic still blows.
- Trafik yoksa tam olarak 26 dakika sürüyor ama trafiğin olduğunu varsayacak olursak günlük trafik raporunu kontrol etmiş olman gerekecek.
- It should take 26 minutes exactly without traffic, but I assume there will be traffic, meaning that you should probably check the traffic report on the day of.
- Tamam, trafik raporuna bakarız.
All right, well, we'll check the traffic report.
Trafik uygulaması güncellendi.
- Hi. The traffic app updated.
580. yolda trafik arttı yani bu iki dakika sonra yolda olmamız gerektiği anlamına geliyor. ... tabi zamanında orada olmak istiyorsan.
There is increased traffic on the 580, meaning that we have two minutes to be on the road if we want to be there on time.
Pek trafik olmayan bir mahalle. Güvenlik kamerası yok.
This neighborhood's not exactly a high traffic area.
Eric olabilir belki geri izleme hareketleri trafik kameralarını kullanarak.
Well, maybe Eric can backtrack his movements using traffic cams. Yeah.
Bir sonraki trafik sigortası faturanı alana kadar bekle.
I don't know about that.
Daha trafik okulunu bitirmedin mi?
You haven't finished traffic school yet?
Neyse birkaç trafik cezası yüzünden bunların olması çılgınlık.
Anyways, all this is crazy'cause of a couple of traffic tickets. Just a couple?
Trafik okulu şu an çok çekici görünüyor.
Traffic school's looking pretty good right about now.
Sence de trafik okulundan daha iyi değil mi?
Murder break- - a lot better than traffic school, don't you think?
Trafik işaretlerini çalışabileceğin bir şey.
Something so you can study up on your traffic signals.
Bir trafik ışığı vardı.
There was a stop light like, right...
Trafik arapsaçına döndü.
Traffic snarled to a dead stop.
Yavaş trafik algılandı.
Slow traffic ahead.
Yeni trafik polisi aradığını duydum.
I hear he's been looking for a new traffic cop.
Trafik kameraları, benzin istasyonu güvenlik kameraları ve her şey...
Traffic cams, gas-station security cams... everything.
- Ne? Rowan'ın plakası Roanoke dışında bir trafik kamerasında tespit edildi.
Rowan's license plate popped up on a traffic cam outside Roanoke.
Sorunları iki yıl önce ailesini trafik kazasında kaybedince başlamış.
Looks like his problem started two years ago when his parents died in a car accident.
Suşiciyi başlangıç noktası alarak beş sokak çevresindeki trafik kameralarını inceledik.
Using the downtown sushi place as a starting point, we scanned traffic cams within a five block radius.
- Trafik kameralarına bakayım.
Okay. I'll scan traffic cams.
Eğer isterseniz şehrin trafik modelleri üzerine olan araştırmamı paylaşabilirim.
If you'd like, I could share my analysis of midtown traffic patterns.
Polisin şüpheli bulduğu trafik kazasında Trey Wagner'in ölmesi bu olaydan ne kadar zaman sonra oldu? - İtiraz ediyorum.
- Objection.
Roman, seni masana, trafik raporlarını düzenlemek için yerleştirmediğime şükret.
Roman, be grateful I don't park you at a desk doing traffic reports.
Biliyor musun, daha önce hiç bir Hava Trafik Kontrolörü ile birlikte olmadım.
You know, I've never been with an air traffic controller before.
Geçen gün trafik polisi Ed'e ceza kesti ve tartışmaları sırasında Ed, kadının Latin olmasına laf etmedi.
Just the other day, a meter maid gave Ed a ticket and not once during his verbal assault did he mention that she was a Latina.
Trafik çok fenaydı.
Traffic was awful out on the roads.
Philadelphia'dan buraya kadar trafik çok sıkışıktı.
Um, traffic was so bad all the way from Philly,
Şimdi, Eve giden yola ilişkin özel bir şeyler hatırlıyor musun? Yoğun trafik?
A lot of traffic?