Transit tradutor Inglês
927 parallel translation
Fonzarelli tarzı bir motosikletten düşmüştüm.
I fell over the transit Fonzarelli type, too.
Dünya malı dünyada kalır efendim.
Sic transit gloria mundi, sir.
Inquirer'in "Public Transit Şirketi" ne karşı yürüttüğü kampanya.
The Inquirer's campaign against the Public Transit Company.
Public Transit'in en büyük hissedarlarından birisiniz.
You're one of the largest stockholders in the Public Transit Company.
Public Transit'in 82.364 hissesinin sahibi Charles Foster Kane olarak...
As Charles Foster Kane who owns 82,364 shares of Public Transit Preferred.
"Dünya'nın ihtişamı sona erdi!"
"Sic transit gloria mundi".
General de Gaulle'un imzaladığı transit geçiş mektupları.
Letters of transit signed by General de Gaulle.
Alman kuryelerde, transit geçiş mektupları olduğu söyleniyor.
I heard a rumor those German couriers were carrying letters of transit.
Ugarte'nın transit geçiş belgelerini Blaine'e bırakmasından şüphelendim.
I suspect Ugarte left the letters of transit with Mr. Blaine.
Transit mektuplarını duydun mu?
Have you heard about the letters of transit?
Rick, transit mektuplar sende mi?
Rick, have you got those letters of transit?
Ziyaretinin nedeni, şans eseri transit mektupları değil miymiş?
Your visit isn't connected by any chance with the letters of transit?
Lizbon'a iki transit mektubu vardı.
There'll be two letters of transit for Lisbon.
Transit mektuplarım mı?
My letter of transit?
Babası Philadelphia Tramvay şirketinde çalışmış.
Father employed by Philadelphia Transit Company.
Trafik sıkışıktı ve otobüs yavaştı.
He had very transit and the bus was going slowly.
Moskova'nın yüce prensi Ivan Vasilyeviç, Hansa Birliği'ndeki Alman ticaret kentleri ile ticari bir anlaşma imzalanmasına ve malların Baltık Denizi üzerinden taşınması için, buradaki kentlere vergi ödenmesine karar verdi.
Ivan Vasilievich, Grand Duke of Moscow, has graciously ratified a commercial treaty and agrees to pay duties for the transit of goods via the Baltic, to the great Hanseatic League of the German merchant towns.
Büyük bir kısmı nakil sırasında kayboldu.
A large consignment was lost in transit.
Aktarma sırasında topçu birliğimiz battı.
Our artillery was sunk in transit.
- Tahiti'ye gidiyorlar.
- In transit to Tahiti.
Nakil sırasında, beceremedim, kendimi Meksika'da buldum.
In transit, I bust out, make my way to Mexico.
- Transfer ediliyorlar.
- Convict in transit.
Gelip geçicidir, dünyanın ihtişamı.
Sic transit gloria mundi.
Fakat seyahat sırasında denemezsin, değil mi?
But you won't of course try to do that during transit will you?
Binbaşı Diepel, albaya Transit Operasyonunu anlatın.
Major Diepel, kindly explain Operation Transit to the colonel.
Transit Operasyonu düşman cephesine indi.
Operation Transit parachuted behind enemy lines.
Bir tür aktarma kampındayız.
10km north of Paris, sort of a transit camp.
Battaniyedeki alkollü karışım hastayı taşınırken soğuk tutacak, doktor.
The alcoholic mixture in the blanket will keep the patient cold in transit, doctor.
- Cisim nakil halinde.
- Object in transit.
Geçiş süresi ilk tahminlerimizle örtüşüyor.
Transit time checks with our initial estimates.
- Başka bir yerden aktarmayla, efendim.
- In transit, sir.
Aktarmayla mı geldim demiştiniz?
In transit, you said.
- Buraya gönderilmeden önce siz nerede görevliydiniz yüzbaşı?
- Where were you stationed, captain before you were picked up in transit?
Başka yerden nakille geldiğini söylüyor, sanki gökten düşüyor...
Picked up in transit, dropped out of the skies...
- Metro yetkililerinden bilgi alır mısın?
- Check with the Transit Authority, will you?
Sic transit gloria mundi.
Sic transit gloria mundi.
Düşman bir ülkenin Birleşik Devletler'in parasının değerini düşürme planı, ajanlarımızdan biri tarafından 41 karatlık bu zümrüt içine gizlenerek bize gönderildi.
Details of a plan by an unfriendly country to force devaluation of U.S. Currency were concealed by one of our agents on this 41-carat emerald for transit to us.
Diğerlerini ışınlamada eledik.
All others suspended in transit.
Koordinatları elimde fakat transit durumunda.
Something's interfering with the transporter signal. I have her coordinates, but she is suspended in transit.
Tüm ulaşım sistemi.
The whole transit system.
Böyle büyük bir şehir nasıl greve girer?
How can a big city like this have a transit strike?
Ulaşım sorunu yüzünden sizi zamanında görmeyi ummuyordum.
With the transit trouble, I didn't expect to see you on time.
Gördüğünüz gibi, sayın bayım, taşınma sırasında bazı sandalyeler kırılmış.
As you can see, my dear sir, some of our chairs were broken in transit.
Orada bir otobüsü soymuştuk Hatırladın mı?
We robbed a transit bus there. Remember?
Transit geçiş evrakları için gelmişti.
She came there for the letters of transit. Isn't that true, Ilsa?
Geçiş belgem mi?
My letter of transit?
Birkaç tur attıktan sonra.. ... meydana indik.
Sobrevoamos some times e we aterrisamos in the Square of the Concord, that it did not have transit absolutely none,
Transit filminde o değişiklikleri yapmış mıydınız?
Did you make those changes in the Transit film?
Donanmada transitteysen yerini kimse bilmez.
When you're in transit in the Navy, nobody knows where you are.
Biz buradan transit geçiyoruz, anladın mı?
We're in transit, the three of us, see?
- Ben de birkaç kez transitteydim.
- I've been in transit a few times too.